“Koruma Bölgesi” olmasına rağmen rüzgar enerji santralleri ile ekolojik yıkıma maruz kalan İzmir’deki Karaburun Yarımadası’nda bu kez de güneş enerji santrali yapılmak isteniyor
İzmir’deki Karaburun Yarımadası’nda çok sayıda rüzgâr tribünlerini bulunduran Lodos Karaburun Enerji Şirketi, bu tribünlerin etrafında şekillendirmek istediği güneş enerji santrali (GES) projesini hayata geçirmek istiyor.
Projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’ndan onay alırken, bölge halkı karara tepki gösterdi.
Karaburun Yarımadası’ndaki rüzgar enerji santrali (RES) faaliyetlerinin birçoğunun, adanın orman, çayır ve mera arazileri üzerinde kurulu olmasının; ekolojiye olumsuz etkilerinin yanı sıra bölgedeki kıl keçisi sayısının da git gide azalmasına neden oluyor. Geçmiş süreçte RES’lere karşı çıkan bölge halkı, aynı gerekçelerle GES’leri de istemiyor.
Proje kapsamında rüzgâr tribünleriyle çevrili Yaylaköy ve Küçükköy mahallelerine 7 adet güneş enerjisi santrali dikilmesi hedefleniyor. Bölge halkından Mustafa Şenbahar ve Avukat Cem Altıparmak, konuya ilişkin İz Gazete’ye değerlendirmelerde bulundu.
GES’lerin kurulmasının planlandığı bölgede arazisinin bulunduğunu söyleyen Şenbahar, projeye karşı dava açacağını belirterek, şöyle konuştu:
Çevre Bakanlığı, çevre düşmanı! En çok Çevre Bakanlığı çevreye zarar veriyor. Karaburun Yaylaköy’de 10 bin adet keçi var ama maalesef keçilerin merası kalmadı. Köyün etrafına durmadan RES’ler dikildi. O yetmiyormuş gibi şimdi bir de GES’leri dikecekler. Maalesef Karaburun Yarımadası işgal altında… Daha önce RES’lere karşı da dava açmıştım, mahkeme henüz sonuçlanmadı. Buna da dava açacağım. Benim arazimde zeytinlikler var. Arazim hem RES’lerin yapıldığı hem de GES’lerin yapılacağı proje alanı içerisinde yer alıyor. Yaylaköy talan ediliyor. Bu projeye karşıyım.
RES’lerin büyük bir kısmının Karaburun’daki mera alanlarını işgal ettiğini belirten Altıparmak ta şunları söyledi:
Son çıkan projenin de yine mera alanlarında uygulanmasına ilişkin bir projelendirme var. Aslında mevzuatta sıkıntı var. Yenilenebilir enerji santralleri ile ilgili mevzuatın acilen değişmesi gerekiyor. Çünkü şu anki mevzuata göre bunlar, istisnasız her yere yapılabiliyor; mera alanı, orman alanı, doğal sit alanı olması fark etmiyor. Yenilenebilir enerji desteklenmesi gereken bir üretim modeli iken Karaburun örneğinde zarara dönüşüyor. O yüzden ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var. Şunun da altını çizmek lazım; bir enerji yatırımı yapıyorsanız, bunun sonucunda o bölgede nelerin yok olacağının hesabını yapmanız gerekir. Burada, enerji yatırımı ve keçi yetiştiriciliği bir arada yaşamak zorunda. Yani, ‘Enerji yatırımı yapıyorum, keçiler yok olsun’ diyemezsiniz. Bu, iklim değişikliğiyle mücadele ile de uyumsuz bir politikadır. Bunu sürekli dile getiriyoruz.
Sendika.Org