Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, kentte devam eden doğa talanına karşı 8 Ekim’de “Biz kazanacağız yaşam alanlarını savunuyoruz” şiarıyla miting yapacak
Türkiye’de yer altı kaynakları bakımından en fazla çeşitliğe ve zenginliğe sahip olan Dersim’de her geçen gün yeni maden sahaları açılıyor. 145 maden projesinin bulunduğu Dersim’de, 60 kilometre uzunluğundaki Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edildi. 2019 yılında Dersim’de 43 bin 500 hektar alanda maden ruhsatı verilmişti.
Son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, aralarında Dersim’in Pülümür İlçesindeki üç bölgenin de yer aldığı 285 maden sahası için ihale açacağını duyurdu.
Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, kentte devam eden doğa talanına karşı 8 Ekim’de “Biz kazanacağız yaşam alanlarını savunuyoruz” şiarıyla Dersim Bölgesel Çevre Mitingi düzenleyecek
Dersim coğrafyasına sömürgeci mantığıyla bakıldığını vurgulayan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu şunları belirtti
Dersim’de yapılan barajlar da, maden projeleri de dünyadaki en büyük maden kartelleri ve Türkiye’deki işbirlikçileriyle bu coğrafyayı talan etme projesidir. Bir maden cevherinin ayrıştırılması 30-40 yıllık süreçtir ama siyanür ve benzeri kimyasallar kullanarak en kısa zamanda elde edip madeni çıkartmak için gayret içerisindeler. Bu fütursuzluk o bölgedeki bütün canlıyı, yer altı sularını tehdit eder ve o bölgeyi insansızlaştırır. Bugüne kadar bakir kalan bu coğrafyada, siyanürle zehirlenen topraklarda insanların temiz suya ulaşma imkânları ortadan kalkacak. Bütün canlılar ve bitkiler bu zehirden payını alacak ve orada yaşam bitecek. Bu kadar insanlık dışı bir projeye kayıtsız kalmak insan olmaktan çıkmaktır. Bu ülkede yaşayan herkesin bu yok etme projesine karşı bir direncinin, sözünün olması gerekiyor. İnancı, mezhebi, dili, etnik kimliği ne olursa olsun her insanın bu doğa katliamına karşı çıkması gerekiyor.
Kaynak: Cihan Berk/PİRHA