Cumartesi Anneleri 918. hafta nöbetinde Mardin Dargeçit Jitem davasında cezasızlığa son verilmesini istedi
Cumartesi Anneleri 918. hafta nöbetinde Mardin Dargeçit Jitem davasında cezasızlığa son verilmesini istedi. 918. hafta açıklamasının okunmasından önce Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasının yargının hukuksuz kararlarının son örneği olduğunu ifade eden Cumartesi Anneleri, aynı zamanda bir insan hakları savunucusu olan Şebnem Korur Fincancı için de adalet istedi.
Açıklamada Dargeçit Jitem davasının hukuki süreci aktarıldı. 18 sanığın “taammüden öldürmek”le yargılandığı davada tüm sanıklara delil yetersizliğinden beraat verilmişti. Gaziantep Bölge Adliyesi’ne itiraz başvurusu yapıldığı hatırlatılarak şunlar söylendi:
Dosyayı değerlendirirken sanıklar aleyhine mahkeme tutanaklarına giren tanık beyanları ve delilleri dikkate alın. Failler hakkında işledikleri suçu karşılayan cezalara hükmedin. Unutmayın ki; bu suçu işleyenler kadar, suçun üstünü örtenler, cezasız bırakanlar da insanlığın vicdanında suçludur.
— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) October 29, 2022
29 Ekim-8 Kasım 1995 tarihleri arasında Mardin Dargeçit’te ağır silahlı askerler ve korucular tarafından yapılan ev baskınlarında çok sayıda kişi gözaltına alındı. Dört çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu bu kişiler Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü.
Gözaltında tutulanlardan bazıları bir süre sonra serbest bırakıldı. Ancak 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan için “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildi.
Olaydan 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Seyhan’ın bulunmasından iki gün sonra da onun bulunduğu yer hakkında ailesine bilgi verdiği ve taburda yaşananları üst makamlara aktarma potansiyeli taşıdığı gerekçesiyle Dargeçit Jandarma Taburunda görevli Uzman Çavuş Bilal Batırır da kaybedildi.
Evlatlarını aramaktan vazgeçmeyen aileler tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Kayıplarına ulaşmak için yaptıkları suç duyuruları etkin bir biçimde soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı.
Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği’nin yoğun çabası sonucunda olaydan 14 yıl sonra Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü, Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın taburun kazanında yakıldığı ortaya çıktı. 2012-2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı.
Savcılığın hazırladığı 30/10/2014 tarihli iddianame mahkeme tarafından kabul edildi ve 2015 yılında Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ile Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, “birden fazla kişiyi taammüden öldürme” suçlamasıyla dava açıldı.
Yedi Dargeçitlinin ve Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer aldı.
Ancak bugüne kadar 16 duruşması yapılan ve karar aşamasına gelen bu önemli davada beş kez mahkeme heyeti değişti. Duruşmalar boyunca davacıların ve halkın güvenini kazanacak bir yargılama ortamı sağlanmadı.
18 sanık hakkında açılan davanın 26’ncı duruşması Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanığın “taammüden öldürmek”le yargılandığı davada tüm sanıklara delil yetersizliğinden beraat verildi.
Sendika.Org