Bilirkişi heyeti 41 madencinin öldüğü Amasra’da ön raporunu savcılığa gönderdi. Rapora göre patlamanın temel nedeni yetersiz havalandırma ve metan drenajı yapılmaması olarak ifade edildi
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesi’nde 14 Ekim’de meydana gelen ve 41 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetine ilişkin bilirkişi heyeti ön raporunu hazırlandı.
Maden, jeoloji, jeofizik, elektrik ve makine mühendisleriyle iş güvenliği uzmanından oluşan 7 kişilik heyetin hazırladığı rapor, Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
Patlamanın “iş kazası” olarak nitelendiği ön raporda “-320 Kalın Damar Tavan Yolu’ndaki patlatma çalışması kaynaklı olarak meydana gelmiş, grizu ve kömür tozu patlamasını içeren bir patlamadır” ifadesi kullanıldı.
Patlamanın sorumluları olarak, TTK Yöneticileri, Amasra İşletmesi mühendisleri ve Enerji ve Tbii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri işaret edildi.
Raporda, patlamanın en büyük etkeni olan havalandırma sisteminin yetersiz olması ve gerekli yatırımların yapılmamış olması belirtilirken, bu yatırımlar için gerekli bütçeyi ayırmak ve uygulanmasını sağlamakla görevli Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bir sorumluluk yüklenmediği görüldü.
Raporda “Havalandırma” başlığı altında şu değerlendirmeler yer aldı:
Havalandırmada hayata geçmeyen iyileştirme projeleri: TTK’ye bağlı ATİM’de maden havalandırmasının iyileştirilmesine dair hayata geçmeyen yatırım ve iyileştirme projeleri, kazanın meydana gelmesinde önemli rol oynamıştır.
Yetersiz ve etkisiz havalandırma sistemi olayın meydana gelmesindeki en temel unsurdur. Ocak içinde yeterli miktarda ve hızda hava dolaşımı sağlanamamış, bu nedenle yanıcı, patlayıcı gazları ve tozları insanların çalıştığı ve bulundukları yerlerde seyreltme ve hızla ortamdan uzaklaştırma görevi yerine getirilememiştir.
…
Toplam galeri açıklığının yaklaşık 18 km olduğu ve ocaktaki üretim ve hazırlık faaliyetlerinin -300 ve -350 katlarında yoğunlaştığı düşünülürse ocağa ve -300 -350 katlarına gönderilen hava miktarı son derece yetersizdir. Bu büyüklükteki bir ocakta bu kadar az hava (toplamda 3600 m3/dk, üretim ve hazırlıklar için yaklaşık 1800 m3/dk) ile yeterli ve etkin bir havalandırma sağlamak neredeyse imkansızdır.
Bilirkişi raporunda sensör kayıtlarına göre, patlamadan önceki aylarda metan gazı ölçümlerinin defalarca yasal sınır olan %1.5, % 2 limitlerini ve Grizu Patlaması alt limiti olan %5’i geçmesine rağmen üretime ara verilmediği yer altında çalışmaların devam ettiği belirtildi.
Teknik olarak metan gazının alt patlama limiti olan yüzde 5’i geçtiği durumlar da yaşanmıştır ancak tertip defterler incelendiğinde ikaz ve alarm seviyelerinde maden ocağının kısmen dahi olsa boşaltılması yönünde bir önlem alındığı ve üretim miktarlarında bir azalma olduğu görülmemiştir. Havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsaydı olayın meydana gelmesi önlenirdi.
Raporda “Metan Drenajı” başlığında “TTK’ye bağlı ocaklarda metan drenajı uygulaması yapılmamaktadır. Bu durum yaşanan kazanın, yetersiz ve etkisiz havalandırma ile birlikte temel nedenlerinden biridir. Metan drenajı uygulaması hayata geçirilmiş olsaydı meydana gelen kaza olayı önlenebilirdi” ifadelerine yer verildi.
Yeraltı taş kömürü madenciliği ‘çok tehlikeli işler’ sınıfında olduğu için gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Ruhsat Denetleme Dairesi Başkanlığı tarafından gerekse de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından rutin denetimlere tabi tutulmaktadır. Maden işletmesinde gerçekleştirilen denetim faaliyetleri sonucunda hazırlanan raporlarda havalandırma, metan drenajı, kömür tozu ile mücadele ve benzeri konularda tespit veya iyileştirmeye yönelik bir talep, öneri ya da yaptırım uygulanmamıştır. Denetleme mekanizmasının gereken etkinliği sağlayamadığı görülmekte olup, kazanın meydana gelmesinde etkisi vardır.
Yeraltının zor şartları ve kompleks jeolojik yapısından dolayı, maden ocağında etkin bir denetlemenin sağlanması çok önemlidir. İşletmede P2 vardiyası (08.00-16.00) dışındaki vardiyalarda bulunan mühendisler genelde vardiya mühendisleridir. Müessesedeki toplam vardiya mühendisi sayısı 4’tür. Kazanın meydana geldiği P2’de görevli tek vardiya mühendisi R.O’dur. Kendisi, yer üstündeki rutin işlerini tamamlayıp, saat 17.50’de yer altına girip, üretim yerine giderken -300 kotunda kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. İşletmede, yer altındaki farklı kartiye (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) ve birimlerde yapılan tüm teknik işleri tek bir vardiya mühendisi ile denetlemenin ve yönetmenin yetersiz kalacağı aşikardır. Bu kusur, kazanın meydana gelmesinde etkendir.
Yeraltı maden işletmesinde olası bir acil durumda yeraltı çalışanlarının yer yüzüne ulaşabilmesinin en önemli destekçisi, Oksijenli Ferdi Kurtarıcı (OFK) maskeleridir. ATİM’de (Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi) meydana gelen olayda, yer altı maden işçilerinin OFK maskelerini kullanmakta yetersiz olduklarını belirttikleri görülmüştür. Gerek kazadan kurtulan işçi B.S’nin anlattıklarında gerekse de diğer işçi tanık ifadelerinde acil durum tatbikatlarında yetersizlikler olduğu beyan edilmektedir (19.10.2022 tarihli savcılık ifadesi). İş güvenliği eğitimleri ve tatbikatlar konusunda görülen eksiklikler, kaza sırası ve sonrasında meydana gelen hataların kaynağını oluşturmaktadır.
Bilirkişi Heyetinin kusur bulduğu yetki şeması şu şekilde
Sendika.Org