2019’da sadece 6 şirket halka arz edilirken 262.3 milyon lira fon toplandı. 2020’de sayı 8, para 1.1 milyar lira oldu. 2021’de ise sayı 52’ye, toplanan fon 21.7 milyar liraya fırladı. İşte bugün ortaya dökülen rüşvet tezgâhı tam buraya kuruldu
Fotoğraf: Depo Photos
Borsa İstanbul’la ilgili skandal, halka nasıl ‘tuzak içinde tuzak’ kurulduğunu gösterdi. Bunu insanların hayatlarından endişe ettiği bir dönemde, pandemide yaptılar üstelik. Dağıtılan ucuz kredilerin büyük kısmının adresi borsaydı. Yüzbinlerce insan, ‘halka arz karnavalına’ katılması için teşvik edildi. Yabancı kaçarken yandaş basın, “milli taarruz” başlıklarıyla küçük yatırımcıya borsaya hücum borusu çalıyordu. Nihayetinde faiz-enflasyon makasına kıstırılanlar, sürüler halinde hisse senetlerine itildiler. Önce şirketlerin sermayesi oldular; ardından o şirketlerin sahiplerinin servetine, siyasi-bürokrat zümrenin de haracına dönüştüler.
Sedat Peker’in ifşalarıyla ortaya çıkan siyasi rüşvet çarkının zirvesinde olduğu besin zinciri böyle kuruldu işte. Hırsızlık içinde hırsızlığın yaşandığı bir hikâye bu. Hikâyenin, AKP’nin “Bu kadar da olmaz” denilen ama her aşamada yeni bir seviyeye sıçramayı başarabilen soygunlarını uygun bir adı da barındırması hayli ironik: Next Level.
Halka arzlardaki rüşvetin merkez üssü olduğu ileri sürülen Ankara’daki Next Level AVM imar rantının, batık kamu bankası kredisinin, nepotizmin, çete-mafya-rüşvet ilişkilerinin ve sonunda bugün borsaya uzanan rant paylaşımının tamamını kapsıyor. Başkent’in göbeğine dikilmiş bir abide o. Baktığımızda 21 yılın özetini görüyoruz.
Next Level’ın da nemalandığı, rüşvet çarkının kurulduğu borsa oyunlarının nasıl hazırlandığını anımsayalım şimdi.
2021’in sonunda, skandalın merkezinde duran eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, 38 halka arzla tüm dönemlerin rekorunu kırdıklarını söylüyordu. Yatırımcı sayısı yüzde 18.4 büyüyerek 2.3 milyona, portföy değeri de yüzde 45.8 yükselişle 555.1 milyar liraya ulaşmıştı. Ama 1 milyon lira ve üzeri portföy sahibi sadece 34 bin 607 kişiydi. Borsadaki gerçek kişi nüfusunun yüzde 1.5’i milyonerdi yani. Toplam portföyün yüzde 63.3’ü onların elindeydi. Geriye kalan yüzbinler ise enselerinden tutulup silkelenecek ‘küçük’ insanlardı. Borsada sahte bir cennet inşa ediliyordu. Tıpkı TOKİ’yle, kentsel dönüşümle, mega projelerle inşaatta yapıldığı türden…
Durumun ne hale geldiği şu özet bilançodan anlaşılıyor: 2019’da 6 şirket ilk kez halka arz edilirken toplanan fon 262.3 milyon liraydı. 2020’de sayı 8, para 1.1 milyar liraya çıktı. 2021 patlama yılıydı. Şirket sayısı 52’ye, para 21.7 milyar liraya fırlıyordu. 2022’nin ilk yarısında ise halka arz edilen şirket sayısı şimdilik 27, toplanan fon 11.6 milyar lira.
Pandeminin üzerine krizin vurduğu, şirketlerin kur ataklarından etkilendiği, banka borçlarını ödeyemediği, eksi faizin yaşandığı bir dönemde borsaya açılacak kadar ‘parlak’ bilançolar nasıl yazıldı peki? Sihirli değnek krediydi. Rezerv yakılarak tutulan kur ve ucuz kredi dağıtımı, 1 milyona yakın ‘yeni oyuncuyu’ ite ite borsaya götürdüler. Borçlandırarak ceplerine para konulanlardan, bunu fazlasıyla almanın zamanı gelmişti.
Kaynak: BirGün
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.