Feministler, 26 Haziran’da düzenlenen 20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde maruz kaldıkları polis şiddetine karşı suç duyurusunda bulundu
Feministler, 26 Haziran’da 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında düzenlenen 20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde maruz kaldıkları polis şiddetine karşı suç duyurusunda bulundu.
Yüzlerce kadın ve LGBTİ+’nın gözaltına alındığı eylemde polis eylemcilere ağır şiddet uygulamış, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin pek çok gözaltıda bizzat yer alarak kadın ve LGBTİ+’lara cinsel tacizde bulunmuştu.
Suç duyurusu öncesi adliye önünde bir basın açıklaması yapan kadınlar, “Kadınlar, kadına yönelik şiddeti önlemekle görevli olan kurumlardan şiddet görüyoruz” diyerek bu şiddete karşı da mücadeleye devam edeceklerini söylediler.
Feministlerden İstanbul Onur Yürüyüşü’nde maruz kaldıkları polis şiddeti hakkında suç duyurusu öncesi açıklama: "Onur Yürüyüşü'ndeki polis şiddetine isyandayız #Suçlusunuz"https://t.co/VWJBxYEvdU pic.twitter.com/QnNs0en9FI
— sendika.org (@sendika_org) July 7, 2022
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Suçlusunuz! Erkek devlet şiddetini teşhir ediyoruz, yargılatacağız.
20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde maruz bırakıldığımız tacizi, şiddeti, işkenceyi teşhir ediyoruz. Anayasa’da tanımlı haklar olmasına rağmen her türlü hak arama mücadelesinin, demokratik yürüyüşün ve protestonun yasaklanmasını 25 Kasımlarda 8 Martlarda kabul etmediğimiz gibi Onur Haftası’nda da kabul etmiyoruz, etmedik. Açıkça söylüyoruz, peşini bırakmayacağız; Kadıköy ve Beyoğlu Kaymakamlıklarının “huzur, güvenlik ve esenliğin korunması” uydurma gerekçesiyle yürüyüşümüzü yasaklaması ve İstanbul Emniyeti’nin gerici faşist çetelerin tehditlerine önlem almak yerine Beyoğlu’nun her sokağını abluka altına alarak kadınlara ve lubunyalara saldırması, darp ve tacizle gözaltına alması suçtur.
Suçlusunuz!
Bugün feministler olarak 26 Haziran’da gerçekleşen İstanbul Onur Yürüyüşü’nde maruz kaldığımız polis şiddeti hakkında suç duyurusu yapmak üzere Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Birazdan içeri girip suç duyurularımızı savcılığa teslim edeceğiz. Dilekçelerimizde ayrıntılı bir şekilde yaşadığımız şiddeti, işkenceyi anlattık. Uzunca bir süredir İstanbul’da yapılan her toplumsal eylemde yaşanan darp edilerek gözaltına alınma, ters kelepçe, saatlerce otobüs içerisinde hakaretlere maruz kalarak bekletilme, İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna hastanelere götürülme işkencesi Onur Yürüyüşü’nde de tekrarlandı. 26 Haziran günü Taksim’de İstanbul Emniyeti mensupları Onur Yürüyüşü’ne katılanlara LGBTİ+fobiyle, nefretle saldırmıştır. Gözaltına alınırken darp, hakaret, tehdit, yaralanmaya neden olacak derecede sıkılmış ters kelepçe uygulaması, tutanaksız başta telefonlar olmak üzere eşyaları gasp etme, cinsel taciz mevcuttur. Uygulanan şiddetin görüntü altına alınmaması için her gözaltı yoğun bir çevik kuvvet çemberi altında yapılmış, bu çemberin içinden ve etrafından basın mensupları darp edilerek uzaklaştırılmıştır. Bu işkenceler çevik kuvvet otobüslerinde ve Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde de devam etmiştir. Gözaltına alınanları savunmak üzere Emniyet Müdürlüğü’ne gelen avukatların müvekkilleriyle görüşme yapmaları, savunma süreçleri zorluk çıkarılarak uzatılmıştır. Üstelik bir avukat arkadaşımız doğrudan Emniyet Müdürü Hanifi Zengin tarafından darp edilmiştir.
Bütün bu şiddetin içinde sosyal medyaya yansıyan taciz görüntüsü kamuoyunda gündem olan İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü Muhammed Hanifi Zengin adeta başrolü oynamaktadır. O gün yapılan birçok gözaltı işleminin yapılması için bu polisin olay yerine gelmesi beklenmiştir. Ve Hanifi Zengin her seferinde tehdit ederek, darp ederek, cinsel tacizde bulunarak gözaltı işlemlerine bilfiil katılmıştır. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde ise Hanifi Zengin polisin saldırısı sonucu kaçarak dağılan bir grubun içerisinden genç bir kadını alay ederek yakalıyor, elle taciz ediyor ve bu sırada gülüyor!!! Bu görüntülerdeki adam İstanbul Emniyeti’nin toplumsal konularda güvenliği sağlamaktan sorumlu Güvenlik Şube Müdürlüğü’nün başında! Hanifi Zengin sadece Onur Yürüyüşü’nde değil 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün yasaklanması nedeniyle Taksim Tünel’de yapılan eylemde, Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanmasına karşı yapılan öğrenci eylemlerinde, Gezi tutuklamaları sonrası yapılan gözaltılarda, 31 Mayıs’ta yapılan Gezi anmasında, Enerji işçilerinin Sabancı Holding önünde yaptığı eylemlerin her birinde ve Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklamasında gözaltına alma sırasında yaşanan birçok darp ve şiddet uygulanmasının başındadır.
Onur Yürüyüşü’nde ve diğer demokratik eylemlerde karşımıza çıkan polis şiddetinin kaynağı erkek devlettir, erkek şiddetini koruyan bu iktidardır, patriyarkadır. Sokakta karşılaştığımız polis şiddeti, mahkemede Pınar Gültekin’in, Hatice Kaçmaz’ın katillerine verilen erkeklik indirimleri, şüpheli kadın ölümlerinin üstünün hızla örtülmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin tek adamın kararıyla feshedilmesi ve daha birçok kadın ve LGBTİ+ düşmanı uygulama, karar hayatlarımızdaki şiddeti yaratan suç şebekesini işaret etmektedir. Kadınların haklarına saldıran, LGBTİ+ları nefret söylemleriyle yok sayan bütün iktidar sahibi yöneticiler, erkekleri cezasızlıkla ödüllendiren mahkeme başkanları, tacizci Hanifi Zengin gibi gözaltına alırken şiddet kullanmayı kendinde hak gören bütün polisler ve her gün yaşadığımız ve çoğu zaman en yakınlarımızdan gelen şiddetin faili erkekler; birbirinden güç alan bu suç şebekesinin üyeleridir.
Uzunca bir süredir İstanbul Sözleşmesini savunmak için yaptığımız eylemlerden, kadın cinayetlerine karşı yürüyüşlerimize kadar sokağa her çıktığımızda karşımıza çıkan yasaklamalara ve polis şiddetine karşı isyandayız! Bunu artık herkes biliyor, bilmiyorsa da bilsin ve duysun! Bu şiddet biz kadınlara ve LGBTİ+’lara geri adım attırmıyor! Hayatlarımızı, haklarımızı, birbirimizi savunmaktan vazgeçmiyoruz. Yasakları aşıyoruz, sokaklara akıyoruz, mahkeme salonlarını dolduruyoruz, dayanışmamız sınır tanımıyor. Ama hayatımızın dört bir yanını saran bu şiddetin yanınıza kar kalacağını sanıyorsanız da yanılıyorsunuz.
Suçlusunuz! Siz kadınları erkek şiddetine karşı koruyamazsınız. Bu şiddetin normalleşmesine izin vermeyeceğiz ve üstüne gideceğiz. Bugün Onur Yürüyüşü’nde maruz bırakıldığımız polis şiddetine karşı suç duyurusunda bulunuyoruz. İşkenceci, tacizci polisleri yargılatacağız. Bu şiddeti teşhir etmeye ve hesap sormaya devam edeceğiz. 20. İstanbul Onur Yürüyüşü’nde dediğimiz gibi her yürüyüşümüz onur, hayatımız direniş.
İlgili içerikler:
Sendika.Org