Türkiye Barolar Birliği (TBB), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hak ihlali kararı verdiği Osman Kavala hakkında açıklama yaparak serbest bırakılarak atılı suçların kayıttan silinmesi ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasını talep etti
Türkiye Barolar Birliği (TBB), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hak ihlali kararı verdiği Osman Kavala hakkında açıklama yaptı. 2017’den beri tutuklu bulunan Kavala hakkında AİHM’in kararına riayet edilerek Kavala’nın serbest bırakılması gerektiğini ifade eden TBB, eski halin de iadesi talep edildi. TBB, eski halin iadesinden kastın ise atılı suçların kayıttan silinmesi ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması olduğunu ifade etti.
Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
Bu arada yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmiş ve Mahkeme, 25 Nisan 2022’de Osman Kavala’yı TCK md. 312’den yani Gezi olayları nedeniyle, cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirmeye kalkmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etmişti. Burada dikkati çeken nokta, AİHM’in 2019 yılındaki kararıyla Kavala’nın suç işlediğine dair makul bir kuşku bile oluşturmadığı sonucuna vardığı olgularla, müebbet hapis cezasına yol açan olguların aynı olması ve hiçbir yeni kanıtın bulunmamasıdır.
AİHM’in 11 Temmuz 2022 tarihinde açıklanan kararı kesindir. Şimdi yapılması gereken, AİHM kararlarının uygulanarak Osman Kavala’nın serbest bırakılması ve eski halin iadesidir. Eski halin iadesinden anlaşılması gereken, atılı suçların kayıttan silinmesi ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıdır.
AİHM kararının uygulanması, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan bir yükümlülüğü olduğu kadar hukuk devleti olmanın da gereğidir. Türkiye’nin AİHM yeni kararını uygulamamakta ısrar etmesi, Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar uzanan yaptırımlar uygulamasına yol açacaktır.
Türkiye Barolar Birliği olarak AİHM kararının derhal uygulanmasını; hukukun üstünlüğü ilkesinin, Anayasa’nın 90/5 maddesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46/1 ile 19. maddelerinden doğan taahhütlerimizin gereği olarak gördüğümüzü belirtiriz.
Sendika.Org