“Recep Tayyip Erdoğan’ın “sürtük” ve “çürük” ifadelerini kullanarak milyonlarca insana hakaret ettiği gerekçesiyle Adana Halkevi şube yöneticileri olarak suç duyurusunda bulunacağız. Yaşasın Gezi Direnişimiz”
Adana Halkevi, Gezi Direnişi’ne katılan yurttaşlara yönelik “bunlar çürük, bunlar sürtük” şeklinde sözler sarf eden Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacak.
1 Haziran günü AKP grup toplantısında konuşan Tayyip Erdoğan, Gezi Direnişi’ne katılanları hedef alarak şu ifadeleri kullanmıştı:
Tarihimize ‘Gezi Olayları’ adıyla bir ihanet, bir utanç, bir vandallık vesikası olarak geçen hadiselerin dokuzuncu yılındayız. Olaylar, İstanbul’da Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın kesildiği iddiasıyla 2013’ün Mayıs sonu Haziran başı gibi alevlendirilmişti. Ağaç bahanesiyle çakılan kıvılcım, bir anda Türkiye’nin hükümetini, millî projelerini, uluslararası çıkarlarını hedef alan bir kalkışmaya dönüşmüştü. Düşünün, Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan Camii’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler, bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük. Bunlar için ulu mabet nedir, ne değildir, böyle bir şey yok…
Erdoğan’ın milyonlarca yurttaş hakkında “çürük”, “terörist”, “sürtük” gibi ifadeler kullanması büyük tepki çekmişti.
Adana Halkevi de Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Suç duyurusu öncesi açıklama yapan Adana Halkevi üyeleri şunları söyledi:
İktidarı boyunca hak arayan, iktidarının ikiyüzlülüğünü ortaya çıkaran ve ona biat etmeyen herkesi itibarsızlaştırmaya çalışan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Gezi İsyanı’nın korkusuyla bir kez daha aynı yönteme başvurmaya çalıştı. Memleketi bir avuç şirkete peşkeş çekerek halkın cebinden aldıklarını ailesine ve yandaş şirketlerine akıtan Erdoğan, yoksullaştırma politikalarının karşısında halkın haklı öfkesinin yeniden bir isyan doğuracağını görmektedir. Baskı ve zorla toplumu kontrol altında tutmaya çalışırken kendi karşısında ciddi bir öfke biriktiren Erdoğan, halkın bütün haklarına, yaşam biçimine ve değerlerine saldırmaya devam ediyor. Halkın öfkesini kutuplaştırma ve ayrımcılıkla yönetmeye çalışan Erdoğan 20 yıllık iktidarı boyunca Kürtlere, kadınlara ve LGBTİ+’lara dönük yapmaya çalıştığı itibarsızlaştırma denemesini bir kez daha Geziciler için kullandı.
Gezi Direnişi’ne katılanlara ve bugün bu isyanı sahiplenerek sokağa çıkanlara “çürük” ve “sürtük” diyen Erdoğan, kürsülerden halka hakaret etmekte ve aşağılamakta herhangi bir beis görmemektedir. Halk içerisinde cinsiyetçi bir anlam ifade eden “sürtük” kelimesini Meclis kürsüsünden kullanarak milyonlarca kişiye ulaştırmış ve erkek egemen sistemin kadınları aşağılamak ve kısıtlamak için oluşturduğu ayrımcılık ve nefret içeren dili bir kez daha üretmiştir. Bunu üretirken de Gezi’de onuruna, geleceğine, ülkesine sahip çıkan milyonlar için kullanarak bu dili güçlendirmekte, kadınlara karşı düşmanca tutumu pekiştirmektedir. Kadınlar hayatlarının güvende olmadığı bu ülkede; dilediği gibi gezebilmek, özgürce ve bir erkek tarafından şiddete uğramadan yaşayabilmeyi mücadele ederek kazanmanın ne demek olduğunu biliyor. Ayrımcılık ve nefret içeren bu şiddet dilini tersine çevirmeyi, makbul kadın normlarına hapsolmamayı da gayet iyi biliyor. Ancak Erdoğan, ülkeyi devletin bütün yetkilerini elinde toplayarak yöneten bir cumhurbaşkanı olarak bu nefret dilini kullanamaz. Bu açıkça bir toplumsal kesimi hedef haline getirmektir. Erdoğan başta kadınlar olmak üzere Gezi’ye katılan milyonlardan özür dilemelidir.
Şimdi söyleyelim; sen halka hakaret edemezsin, aşağılayamazsın, itibarsızlaştıramazsın!
Sen bize çürük diyemezsin! Sen bize sürtük diyemezsin! Biz halkız, milyonlarız.
Biz ülke tarihinin en güzel Haziran’ın unutulmaz sıcağında ağacı, toprağı, barışı, emeği, özgürlüğü, cumhuriyeti ve ülkesi için cesaretle sokağa çıkmış yurttaşlarız.
Biz o sokaklarda Erdoğan’ın “talimatı ben verdim” diye savunduğu polislerce katledilmiş Ali İsmail’in, Ethem Sarısülük’ün, Mehmet Ayvalıtaş’ın, Ahmet Atakan’ın, Abdullah Cömert’in, Berkin Elvan’ın sıra arkadaşları, yoldaşları, kardeşleri, anne babalarıyız.
Gezi’yi savunuyoruz. Hepimiz oradaydık.
Üç beş ağaç başta olmak üzere Taksim Gezi Parkını ve Türkiye’nin soluk alıp veren her canlısını, tarihini ve değerlerini savunmak üzere mücadele verdik, yaralandık, sakatlandık, yargılandık, tutuklandık, can verdik.
Gezi onurumuzdur. Gezi isyanımızdır. Gezi haklılığımızdır.
Eşitlik, özgürlük, adalet talebi ile ortaya çıkan Gezi onurlu bir direniştir, haktır, şiddet diliyle hakaret etmek suçtur.
Şiddeti besleyen bu cinsiyetçi dil karşısında hesap soruyoruz.
Siyasetin ve makamın verdiği ayrıcalıklar yurttaşlara hakaret etme, aşağılama hakkı vermemektedir. Kimliğimizi, onurumuzu, haklarımızı, memleketi savunmak için Dün Gezi’deydik, şimdi de buradayız.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve aşağılayan Erdoğan’dan şikâyetçiyiz.
Cumhurbaşkanı’nın Anayasa ile tanımlanan kamusal görev, yetki ve sorumlulukları arasında yurttaşlara hakaret etmek yer almamaktadır, bunu hatırlatmak istedik.
Recep Tayyip Erdoğan’ın “sürtük” ve “çürük” ifadelerini kullanarak milyonlarca insana hakaret ettiği gerekçesiyle Adana Halkevi şube yöneticileri olarak suç duyurusunda bulunacağız. Yaşasın Gezi Direnişimiz.
Sendika.Org