Çernobilin 36. yılında Sinop’a yapılacak nükleer santral için verilen ÇED raporunun iptali için açılan davada ret kararı verilmesi santralin yapılacacağı yerde protesto edildi
Çernobilin 36. yılında Sinop’a yapılacak nükleer santral için verilen ÇED raporunun iptali için açılan davada ret kararı verilmesi santralin yapılacacağı yerde protesto edildi
Sinop Nükleer Karşıtı Platform, Sinop’a yapılacak nükleer santral için verilen ÇED raporunun iptali amacıyla açılan davada Samsun 3. İdare Mahkemesi’nce ret kararı verilmesini, santralin yapılacağı İnceburun’da protesto etti.
Çernobil nükleer felaketinin 36. yılında yapılan eylemde NKP’den söz alanlar ret kararını değerlendirdi. Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan ve Cumhuriyet Halk Partisi Sinop Milletvekili Barış Karadeniz de konuşma yaptı.
NKP adına yapılan açıklamada “36 yıl önce meydana gelen Çernobil nükleer faciasını unutmadık, unutmayacağız” denilerek şunlar söylendi:
Patlamanın ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye dâhil, Avrupa’nın bir bölümü ile birlikte birçok ülkeyi etkilemiştir. Bazı bağımsız araştırmalara göre Çernobil Nükleer faciasında yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne sebep olduğu görülmüştür. Facianın etkileri nedeniyle 100 binlerce çocuk sakat dünyaya gelmiş, kanser vakalarının arttığı tespit edilmiştir. 1990 ile 2000 yılları arasında Belarus’da kanser oranı yüzde 40 artmıştır. Dünya sağlık örgütünün tahminlerine göre, sadece Gomel bölgesinde yaşayan 50 binin üzerinde çocuk tiroit kanserine yakalanmıştır. Kürtajlar, erken doğumlar ve ölü doğan bebek oranları çarpıcı şekilde artmıştır. Reaktörün yakınında yaşayan 350 bin insan evlerini sonsuza kadar terk etmek zorunda kalmışlardır. Türkiye de de Çernobil’den yayılan radyasyon nedeniyle kanser vakalarında artış olduğu, Türk Tabipler Birliği’nin yaptığı araştırmaya göre Çernobil kazasından en ağır şekilde etkilenen Karadeniz bölgesinde bulunan Hopa’da ölümlerin % 47,9 unun kansere bağlı olduğu da tespit edilmiştir. Kazanın etkilerinin daha nesiller boyunca sürmesi de beklenmektedir.
Facianın günümüzdeki en olumsuz etkilerden birisinin, Ukrayna ve Belarus sınırları içinde yer alan yaklaşık bir milyon hektarlık toprağın radyoaktif kirliliğin etkisi altında olması olduğu söylenen açıklama şöyle devam etti:
Nükleer yakıt ve radyoaktif maddelerin kalıntılarının kontrol altında tutulmasının ve gömülmesinin günümüzde de temel sorunlardan biri olarak önemini korumaktadır.
Yine 11 Mart 2011 yılında Japonya’da yaşanan deprem ve tusinami ile birlikte Fukuşima nükleer santralinin 3 reaktöründe çekirdek erimesi meydana geldi. Felaket sonrası etrafa yayılan radyoaktif maddelerden binlerce canlı etkilendi, binlerce insan evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. Bölgeye giriş çıkışlar yasaklandı, denizdeki radyasyon seviyesi normalin çok üstünde ölçülürken kaza sonrası reaktörlerin peş peşe kapatılması fayda sağlamadı. Fukuşima kazası tüm dünyanın sorunu haline geldi. Tehlikenin farkına varan kimi ülkeler santralleri kapatma kararı aldı. Alınan bu karar ölüm karşısında yaşam için umut verse de, kapitalizmin bitmez tükenmez kar hırsı bir kez daha insanlığın baş belası bir sorunu olarak gündeme gelmiş oldu. Hiç bir tehlike onu sermaye birikiminden alı koymadı/koyamadı. Yine yaşamın kazanması mücadelesi insanlığın önünde en önemli sorun olarak durmaktadır.
Çernobil’de 4 Nisan 2020 de başlayan ve yaklaşık iki hafta sonra ancak kontrol altına alınabilen orman yangını, nükleer facianın izlerinin günümüzde de ne derece risk taşıdığını bizlere göstermiştir.
Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ile de nükleer enerjinin, insanlığın geleceği için ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha düşünülmesini gerekli hale getirdi. Rusya Çernobil nükleer santralinin bulunduğu bölgeyi işgal ederek caydırıcı güç nükleer silahları kullanmaya hazır olduğunu duyurdu. Saldırının 9. Gününde ise Avrupa’nın en büyük santrali olan Zaporijya’yı vurarak tüm dünyayı büyük bir felaketin eşiğine getirdi. Nükleer santrallerin savaşın tam ortasında kalması, nükleer silah kullanma olasılığı korku yarattı. Nükleer santrallerin barındırdığı tehlike potansiyeli yeniden sorgulanmaya başlandı.
“Buradan gelelim ülkemizde Nükleer Güç Santralleri kurma sevdalısı olanlara” diye devam edilen açıklamada yaşanan felaketlere rağmen nükleer atıklarda bulunan plütonyum elementinin yarılanma ömrünün 24 bin yıl, etkisinin 240 bin yıl sürdüğü bilim insanlarınca kanıtlanmış doğayı kirleten, insanlığa ve tüm canlı yaşama ölüm kusan nükleer santrallerden vazgeçmemenin taammüden cinayet işlemek, katliam, tür kırımı demek olduğu vurgulandı. Açıklama şöyle devam etti:
Mersin-Akkuyu ve Sinop-İnceburun’da kurulacak nükleer santrallerin zehir akıtmasından ve insanlığı felakete sürüklemekten başka bir yararının olmayacağı, bir avuç enerji lobilerinin ve büyük sermaye guruplarının daha çok kazanma hırsından başka bir yarar sağlamayacağı ortadadır. Akkuyu’da iş kazalarından işçi ölümleri şimdiden başlamıştır. Çevrede kirlilik yaratılmış, santral inşaat zemininde toprak yarılmaları yaşanmaktadır.
Sinop-İnceburun’da kurulacak olan nükleer santral ÇED raporu felaketlerin şimdiden bağıra bağıra geldiğini göstermektedir. Bunu gördük ve ÇED iptal davası açtık.
Açtığımız davada hem hukukçular, hem de alanlarında uzman bilim insanları tarafından bilimsel, hukuksal ve ÇED mevzuatı açısından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanlığının onay verdiği nihai ÇED raporunun iptal edilmesi gerektiği ile ilgili yüzlerce neden belirtilmiştir.
Mahkeme kendi alanında uzman 15 kişilik bilirkişi heyeti oluşturarak, yine mahkeme heyetinin sorduğu yaklaşık 210 soruya yanıt olacak keşif, inceleme ve araştırma yaparak bir rapor hazırlamasını istemiştir. Bunun üzerine bilirkişi heyeti gerekli keşif, araştırma ve incelemede bulunarak bilimsel, hukuksal ve ÇED mevzuatı açısından 276 ÇED iptali gerektirir neden tespit etmiş ve çok kapsamlı bir rapor hazırlayarak mahkeme heyetine sunmuştur. Mahkeme heyetine sunduğumuz ÇED iptal nedenlerimiz ile bilirkişi heyetince tespit edilen nedenlerde çakışarak doğrulanmıştır.
İlginç olan davalı kurum avukatlarının da mahkemeden ÇED raporunun iptalini ve yeni bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden ÇED raporunun düzenlenmesi talebinde bulunmaları oldu.
Mahkeme heyeti tüm bunlara rağmen ÇED iptal davasında RED kararı vermiştir.
Mahkeme heyeti bu kararı hangi gerekçelere dayandırarak verdi, sorusunu sormamıza yol açmıştır. Bu kadar çok ÇED raporunu iptal nedenleri varken, bilirkişi heyetinin tespit ettiği 276 nedenden dolayı böyle ÇED raporu olmaz demesine rağmen;
Kurum avukatlarının; “evet bu ÇED eksiklik, yanlışlık ve uyumsuzluk taşımakta, iptal edilmeli, yeni bilirkişi heyeti belirlenerek yeniden ÇED raporu düzenlenmeli” demesine rağmen, mahkeme heyeti ÇED iptal davasını neden RED kararı verilmiştir?
Bu sorulara dair şunlar söylendi:
- Mahkeme heyeti (yargıçlar) yargıç değil, özel olarak görevlendirilmiş, hukuk tanımaz, kasıtlı davranan, taraflı karar veren, siyasi kişilerdir.
- Talimatla hareket ederek hukuk bilmez ve vicdan yoksunu kişilerdir.
- Bilimsel, hukuksal gerekçelere göre değil, tamamen keyfiyete göre hareket ediyor olabilecek kişilerdir.
Mahkeme heyetinin suç işlediği şöyle açıklandı:
Bu mahkeme heyeti suç işlemiştir, suç işledikleri HSYK’ya bildirilmelidir. Bu kadar aleni hukuk tanımaz cüretkarlığını ancak, arkasında çok güçlü bir siyasi güç olanlar gösterebilir. Yani karar taraflı, kasıtlı ve siyasidir. Demokratik hukuk devletinde olabilecek bir durum değildir/olamaz. Tarih önünde bu anlayış, bu karar asla kabul edilemez, bilim, hukuk ve vicdanlarda şimdiden mahkûm edilmiştir.
Nükleere karşı mücadelemiz çoğalarak, güçlenerek sürdürülecektir. İnançlıyız, kararlıyız kazanacağız. Nükleer santral yaptırmayarak, doğadan, yaşamdan yana olacağız. Nükleere inat yaşasın hayat.
Alınan sözlerin ardından eylem sona erdi.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) bileşenleri, Sinop Nükleer Güç Santralı (NGS) için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali için açılan davanın 30 günlük inceleme süresi dolmadan reddedilmesi üzerine kararı Danıştay’a taşıdı.
Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) sekretaryasını üstlendiği NKP, Sinop ve Ayancık Belediyeleri ile Sinoplular; Merkez ilçesi Abalı Köyü, İnceburun’da EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi tarafından yapılması planlanan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 11 Eylül 2020’de onayladığı Sinop NGS projesi nihai ÇED raporunun iptali istemiyle mahkemeye açılan davada talebin reddedilmesi üzerine temyiz talebiyle 19 Nisan’da Danıştay’a başvurdu.
Sendika.Org