26 Nisan Bursa Gezi eyleminde görüldü ki 7 yıl önce sonlanan koca bir isyandan hiç ders çıkarılmamış. Tabi ki hata yapmaya hepimizin hakkı var. Kararlarımızı alırken her birimiz ayrı koşulları gözetmek durumundayız. Ama yapacaksak yeni hatalar yapalım. Aynı hatalarda ısrar etmek isyanda kaybettiklerimize, tutsak düşen arkadaşlarımıza, sürgüne gönderilen-ihraç edilen yoldaşlarımıza ve Gezi’de direnen milyonlara yazık etmektir
Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı Gezi Davası yargılamasında mahkeme; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verdi. Milyonların katıldığı direnişin davasında bol kepçe dağıtılan hapis cezalarının yeni direnişleri çağırmasından daha doğal bir şey olamaz. Mahkemenin kararı yeni bir isyana gebe olabilir. Fakat aynı karar, tarihe uzun bir sessizlik ve faşizm döneminin başlangıcı olarak da yazılabilir.
Karar karşısında akla ilk gelen ve savunulan senaryolardan biri ekonomik kriz karşısında çaresiz kalan hükümetin bu kararla gündem saptırmaya ve sokakları hareketlendirmeye çalışmasıydı. Geçen hafta gerçekleşen patlamalar ve operasyonlar da bu tezi desteklerken “bu oyuna gelmeyelim” diyenler sokağa çıkma konusunda da çok istekli davranmadılar.
Bir de arada kalanlar oldu. Yeni bir direniş olmasını asla istememelerine rağmen sokaktaki her işin içinde olma arzuları, onları olmamaları gereken bir yere sürükledi. Sürüklenmenin sonucunda hatalı kararlar kaçınılmaz oldu.
Hatırlayalım, Gezi ve sonraki süreçte Bursa önemli bir direnişe sahne olmuştu. Dolayısıyla Gezi Davası kararları sonrası kentimizde bir tepki olması ve bu tepkinin eyleminin örgütlenmesi kaçınılmaz görünüyordu. 26 Nisan akşamı saat 18.00’de Bursa direnişinin simgesi olan Setbaşı-Heykel güzergahında yürüyüş olacağı duyurulduktan sonra Valiliğin müdahalesi üzerine emek ve meslek örgütü yöneticilerince Ulucami’nin yanındaki havuz başında basın açıklaması yapılması kararı alındı ve küçük de olsa bir direniş ihtimali başarıyla sönümlendirildi.
Böylece 2013-2015 direniş sürecinde yaşadıklarımızı bir kez daha hatırlamış olduk. 2013 Haziran’ından 2015 1 Mayıs’ına kadar defalarca tekrar edilen senaryoyu izlemekten de değiştirmeye çalışmaktan da bir hayli sıkıldığımız için bu defa müdahale etmeye kalkışmadık. Muhtemel ki bu kararla da bu eyleme dair hatalar zincirinin bir parçası olmuş olduk.
Madem aynı filmi bir kez daha izlemek zorunda kaldık, bu yazı aracılığıyla, son bir çabayla, direniş sürecinden çıkardığımız bazı dersleri de birlikte hatırlayalım ve hatamızı biraz da olsa telafi etmiş olalım istedim.
Şöyle ki; muhalifsen ve koşullar seni siyasal iktidara karşı ya da bulunduğun alanın iktidarına karşı direnişe geçme/katılma kararı almaya zorluyorsa belirli hususlara dikkat etmen gerekir.
Bu ilkelere uyduğun sürece sonuç ne olursa olsun vicdan azabıyla baş başa kalmazsın.
Neticede, en önemli husus gündemin ya da birilerinin peşinde sürüklenmeden kararını vermek ve kararına uygun hareket etmektir. Herkes için faydalı olan bu ilkelere uygun tavır takınmaktır. 26 Nisan Bursa Gezi eyleminde görüldü ki 7 yıl önce sonlanan koca bir isyandan hiç ders çıkarılmamış. Tabii ki hata yapmaya hepimizin hakkı var. Kararlarımızı alırken her birimiz ayrı koşulları gözetmek durumundayız. Ama yapacaksak yeni hatalar yapalım. Aynı hatalarda ısrar etmek isyanda kaybettiklerimize, tutsak düşen arkadaşlarımıza, sürgüne gönderilen-ihraç edilen yoldaşlarımıza ve Gezi’de direnen milyonlara yazık etmektir.
Yeni bir yolda, bizzat biriktirdiğimiz tecrübelerimizle, hep birlikte yürüyeceğiz. Biz büyük bir isyanı yaşamış bir kuşağız. 2013-2015 direniş sürecinde çok önemli dersler biriktirdik. Önemli direniş günlerini kendi ellerimizle, fikrimizle, emeğimizle ördük. Çok vahim hatalara da imza attık. Bu anlamda önemli bir birikim sahibi olduk. Biriktirdiğimiz bilgiyi halk yararına kullanacağız, aynı hatalara tekrar tekrar düşmeyeceğiz. En ufak bir direniş olasılığında, katılmak zorunda hissettiği için tedirgin olan arkadaşlarımızdan ricamız eylemi riskli gördüklerinde sönümlendirmek yerine eylemden çekilme iradesi sergilemeleridir. Kendileri olmadan kentte eylem yapılamayacağını düşünerek fedakarlık yapma gereği hissediyorlarsa lütfen hissetmesinler. Faşizme karşı direnme konusunda birlikte yol yürüme niyetindelerse, bizim ilkelerimize değilse bile en azından başında bulundukları örgütlerin tarihinden süzülüp gelen mücadele ilkelerine uygun davranmaları, birlikte mücadele etmemizi kolaylaştıracak, gücümüze güç katacaktır.
Kaynak: Bursa Muhalif
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.