Geçtiğimiz günlerde Cumhur İttifakının bileşeni olan AKP ve MHP tarafından iki yıldır üzerinde çalıştıkları “Seçim Kanunu Teklifi” kamuoyu ile paylaşıldı. Teklif üzerine çokça tartışma döndü. Teklifin tartışılması gereken birçok noktası olduğu gibi teklifte olmayanları da tartışmak gerekir
Geçtiğimiz günlerde Cumhur İttifakının bileşeni olan AKP ve MHP tarafından iki yıldır üzerinde çalıştıkları “Seçim Kanunu Teklifi” kamuoyu ile paylaşıldı. Teklif üzerine çokça tartışma döndü. Teklifin tartışılması gereken birçok noktası olduğu gibi teklifte olmayanları da tartışmak gerekir.
15 Mart 2022’de Meclis Anayasa Komisyonu’na sunulan teklif ile; “Milletvekili Seçimi Kanunu’nda %10 olan ülke seçim barajının %7’ye indirilmesi; ittifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısının, her seçim bölgesinde ittifak içinde elde ettiği oy sayısı esas alınarak genel D’Hondt uygulamasıyla hesaplanması; siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup kurmuş olmaları şartının kaldırılması ile ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defadan fazla ihmal etmemiş olma şartının getirilmesi; il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanının birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından kura ile belirlenmesi; sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir partinin, oluru olmadan başka bir parti üyesini sandık kurulu üyesi olarak gösteremeyeceğinin düzenlenmesi; Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun uyarınca yapılacak seçimlerde, yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme işlemlerinin yapılması ve adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde görünmeyenlerin en son seçmen olduğu adrese göre seçmen kütüğüne kaydedilebilmesi” öngörülüyor.
Seçim barajı tartışmaları ülkemizde yıllardır devam eden bir tartışma. Teklif ile %7’ye düşürülmesi öngörülürken %7 oranın neye göre belirlendiği ise muamma. Neden sıfıra indirilmiyor ya da %5 değil sorularına bir yanıt yok. İkinci bir husus il ve ilçe seçim kurullarının oluşturulma usulünün değiştirilmesi. Daha önce kıdem esası baz alınarak bir belirleme yapılırken şimdi kura usulü getiriliyor ancak buradaki tehlikeye dikkat etmek gerekir. Darbe girişimi sonrası ihraçların ardından birçok AKP’li ve MHP’li avukatın hâkim yapıldığı listelerle paylaşılmıştı. Yine bu kişiler direkt birinci sınıfa ayrıldı. 15 bine yakın atamadan bahsediliyor. Bu durumun kendisi başlı başına bir tartışma konusu elbette. Yapılacak bir kurada seçilecek kişinin kıdeminin önemsizleştirilip, sayısal durum itibariyle kura ile iktidara yakın kimselerin il ve ilçe seçim kurullarına seçilme olasılıkları arttırılmış oluyor. Üçüncü bir husus ise; sandık kurulu üyeliklerinde başka bir parti üyesi gösterilmek istendiğinde yazılı olur şartı getirilmesi, gereksiz bir evrak kalabalıklığı yaratılarak, sandık kurulu üyeliklerinde partiler arası dayanışmanın önüne geçilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. Son olarak muhtarlardan seçimden sonra bir ay içerisinde “seçilme yeterliliğini” belgelemesi talep ediliyor. Seçim Kanunu bu konuda zaten açık ve aday olma şartları belli. YSK’ya ve Seçim Kurullarına dair geçtiğimiz seçimlerde “tarafsızlığa” dair eleştiriler hayli fazla iken kanunda olmayan bir kriterin getirilmesi yasa yapma tekniğine aykırılığın yanı sıra “seçilmiş” bir kimsenin “tarafsızlığı” tartışmalı olan YSK ve seçim kurulları eliyle seçilme hakkının gasp edilmesi gibi tehlikeli bir ihtimali ortaya çıkarmaktadır.
Teklif ilk olarak mevcut iktidar bileşenleri tarafından hazırlanmış durumda. Oysa demokrasiden bahsetmek istiyorsak, bu ülkedeki tüm yurttaşların seçme ve seçilme hakkını ilgilendiren bir konunun belli bir oy almış iki siyasi parti tarafından değil istişare ile belirlenmesi gerekirdi. Ancak ülkemizde ne yazık ki uzunca bir süredir bu olmuyor. Olmadığı için de bu hali de kanıksamamalıyız. Demokrasi, adil seçim, tarafsız ve bağımsız seçim yürütmesinden bahsedeceksek dayanağımız hukuk olmalı. Hukuktan bahsetmek istiyorsak da toplumun tüm kesimlerinin talep ve iradelerinin yansıdığı bir uzlaşı ile yasalar yapmalıyız. Özetle teklifte istişare yok.
Teklifte olmayan ikinci şey TRT, AA gibi devlet medyasında seçimde adayların “eşit temsili”nin nasıl sağlanacağı hususudur. Yine geçtiğimiz seçimlerde kamusal yayın organlarında eşit temsilin olmadığı mevcut iktidarın adaylarının diğer adayların yanına bile yaklaşamayacak kadar çok fazla sürelerde/sayılarda yer aldığı, bu durumun diğer adaylar açısından dengesizliğe ve eşitsizliğe neden olduğu tartışıldı. Ancak bu tartışmalara rağmen bu durumu düzenleyecek hiçbir hüküm teklifte yer almıyor.
Teklifte olmayan üçüncü şey “seçimlerin tarafsızlığı”. Hatırlayalım; Anayasa referandumunda mühürsüz pusula ve zarf tartışmaları yaşandı, YSK aldığı kararla bir hukuk skandalına imza attı. Yakın zamanda belediye seçimlerinde İstanbul seçimleri hukuksuz bir şekilde tekrarlandı. Hal böyle olunca bir kanun değişikliğinde ihtiyaç olan seçimin güvenliğini almaya yönelik kanun değişikliği olması gerekirken maalesef mevcut iktidar ortaklarının siyasi ihtiyaçlarına ve çıkarlarına çözüm bulacak bir teklif ile karşı karşıyayız.
Kanunda olmayanların yanı sıra şu an ihtiyacımız ve tartışmamız gereken konunun seçim olduğunu da düşünmüyorum. Maalesef ciddi bir yoksulluk içerisindeyiz. Derdimiz seçim değil geçim. Asgari ücret enflasyonun altında her geçen gün ezilirken, serbest piyasa fiyatlarına müdahale edilmezken ve yurttaşlar olarak bizler her geçen gün derin bir yoksulluğun içerisine sürüklenirken ihtiyacımız olan şey seçim kanunu değil geçim kanunudur.
Kaynak: Anayurt
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.