Enerji patronları, enerji krizinin çözümünü kömürde ve termik santrallerde görüyor. Geçtiğimiz günlerde maden arazilerindeki zeytinliklerin taşınması ile ilgili çıkan yasa da sermayenin isteklerini yerine getiriyor
Geçtiğimiz aylarda yaşanan doğalgaz krizi ile birlikte Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı gözler önüne serildi. Sanayi üretimi için doğalgaz kısıtına gidilirken, elektik üretimi de sekteye uğradı.
Enerji patronları ise enerji krizinin çözümünü kömürde ve termik santrallerde görüyor. Geçtiğimiz günlerde maden arazilerindeki zeytinliklerin taşınması ile ilgili çıkan yasa da sermayenin isteklerini yerine getiriyor.
dunya.com’dan Mehmet Kara’nın sorularını yanıtlayan Aydem Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı elektrik krizinin yalnızca kömür ile aşılabilir olduğunu savunarak, “Vatandaş yeterli bilgi sahibi değil, sınırlı sayıda zeytin ağacı taşınacak diye, koca santraller, fabrikalar feda ediliyor” açıklamasında bulundu.
Kara’nın “Yatağan Santrali’ne kömür tedarikiyle ilgili son durum nedir?” sorusuna “Sıkıntımız büyük” diyerek yanıtlayan Saldanlı, vatandaşın yeterli bilgi sahibi olmadığını savunarak, “Geçenlerde zeytin ağaçlarının taşınmasına dair bir düzenleme çıktı. Aslında ihtiyaç halinde zeytin ağaçları eskiden beri taşınıyordu. Yani o düzenleme çıkmadan önce de ağaçlar taşınıyordu. Zeytin ağaçlarına yönelik en küçük bir zarara izin verilmiyor. Vatandaş yeterli bilgi sahibi değil, sınırlı sayıda zeytin ağacı taşınacak diye, koca santraller, fabrikalar feda ediliyor” dedi.
Bölgedeki kömürleri çıkaramadıkları için diğer bölgelerden kömür taşıdıklarını ve bununda santraldeki elektrik üretim maliyetini kilovatsaat başına 2,5 sent artırdığını ifade eden Saldanlı şunları söyledi:
Özelleştirme öncesi bu problemler yok muydu?
Özelleştirilirken ÇED belgesi var, çalışmasında mahsur yoktur denildi. Ama ne yazık ki çalışamıyoruz. Yani devletin çalıştığı sahalarda biz çalışamaz hale geldik. Şu anda işin kârını bıraktık, vatandaş elektriksiz kalmasın diye santrali çalıştırabilmek için uzaktan kömür taşıyoruz.
Bölgede Yeniköy ve Kemerköy santralleri de var, onlar nasıl?
Şu anda o santraller de uzaktan kömür taşımaya başlamadılarsa bile bildiğim kadarıyla birkaç ay zarfında taşıma kömüre muhtaç olacaklar. Üstelik oraya taşınabilecek başka bölgelerde de kömür yok.
Bu ne anlama geliyor?
Bu santraller, bölgedeki kömür sahalarını değerlendirmek üzere kurulmuş santraller. Oysa şimdi kömür hemen yanı başında duruyor ama santraller uzaktan kömür taşınarak çalıştırılıyor. Bu da kredilerin ödenmesinde sorun yaratıyor bunlar.
Bunların eksiği başka yollarda kapatılamaz mı?
Saydığınız elektrik üretim tesisleri, Güney Batı Anadolu’nun en büyük üç baz yük santrali. Bunlar devre dışı kaldığında büyük sorunlar yaşanır. Elektrik kesintilerine gitmek zorunda kalırız. Bölgesel bazda kesintiler olur. Hatta o bölgede zaten etkili olur da, İzmir dahil, Türkiye çapında da etkileri görülür. Çünkü ülkemizin batı bölgelerinde ciddi elektrik tüketimi var.
Enerji patronları sorunu “vatandaşın bilgisizliği” olarak gösterip, çevreye zarar veren yeni bir durum olmayacağını savunsa da hukukçular ve ekoloji mücadelesi yürüten yaşam savunucuları durumun bütünüyle farklı olduğunu vurguluyor.
Bu yasa ile 1939 yılında yürürlüğe giren “Zeytincilik Kanunu” sermayenin istediği yerde hükümsüz hale getirilecek ve kanun ile korunan zeytinlikler tahrip edilecek. Yalnızca ağaçlar değil ağaçların bulunduğu ekosistem, bu zeytinliklerle geçimini sağlayan bölge halkının geçim ve yaşam alanları da ortadan kaldırılmış olacak.
Ağaçları taşıyarak zararı telafi edeceğini söyleyen sermaye temsilcilerine karşı yaşam savunucuları, “zeytin ağacı” taşınabilir olsa da zeytinliğin üzerinde bulunduğu ekosistem ve hayat verdiği toplulukla birlikte bir bütün olduğunu ve taşınması diye bir şeyin söz konusu olmadığını vurguluyor.
Sendika.Org