14 Şubat Sevgililer Günü öncesinde Ankara’da Kadın Savunması, ilişkilerde yaşanan şiddete, erkek egemen aşk anlayışına karşı eylemdeydi
14 Şubat Sevgililer Günü öncesinde Ankara’da Kadın Savunması, “Aşk eski bir yalan Adem’le Havva’dan kalan! Dünyayı değiştireceğiz dedikçe bizi şiddetle kendi sınırlarına, kendi aşk anlayışına hapsetmeye çalışan erkek egemenliğine karşı sokaktayız” diyerek Çankaya Belediyesi önünde buluştu. İlişkilerde yaşanan şiddete, erkek egemen aşk anlayışına tepki gösteren kadınlar bir açıklama yaptı. Kadın Savunması’nın çağrısı üzerine etraftaki kadınların da bir kısmı eyleme katılırken bir kısmı alkışlarıyla destek oldu.
Yapılan açıklamada sevgi adı altında ilişkilerde yaşanan fiziksel ya da psikolojik şiddete dikkat çeken kadınlar, “Pofuduk oyuncaklar ya da mutfak robotları değil biz yaşamı istiyoruz” diyerek aşkın gösterişli hediyeler ya da “özel” kutlamalarla değil, özgürleştiren pratiklerle yaşanabileceğini vurguladı.
Kadnlar açıklamanın ardından kendilerine dayatılan rolleri, ev işlerini, faturaları kabul etmediklerini söyleyip bunların simgelerini pankartın önüne kurdukları “cadı kazanında” kaynattılar.
Kadınlar eylemin son kısmında kurdukları “aşk kürsüsüyle” nasıl bir aşk istediklerini anlatı. Konuşmaların ardından kadınların danslarıyla eylem sonlandırıldı.
Kadınlar kendilerine dayatılan ne kadar şey varsa “cadı kazanında” kaynattı, istedikleri aşkı anlattıhttps://t.co/xNk8S4EMRW pic.twitter.com/6fzPCfi8qI
— sendika.org (@sendika_org) February 13, 2022
Kadınların eylemde okuduğu metnin tamamı şöyle:
Bugün burada yıllardır “sevgi” adı altında bizlere sormadan yaşamımıza karışanlara iki çift laf etmeye geldik. Sadece bugün değil her gün “sevgi” adı altında kadınların hayatını dar etmeye çalışan hocasına, kocasına, abisine dünya tersine dönecek demeye geldik. Bugün buraya “eşitlikten, şiddetsiz yaşamaktan, istediğimiz bedeni istediğimiz gibi sevmekten, istediğimiz gibi olmaktan çok, hoyratça kıskanılmaya, kısıtlanmaya, şaşaalı kutlamalara, sahiplenilmeye ihtiyacımız olduğuna, yaşanılabilir tek aşkın da heteroseksüel aşk olduğuna bizi inandırmaya çalışan bu erkek egemen düzene isyandayız” demeye geldik. Şaşaalı kutlamalar, allı pullu mektuplar sizin olsun. Biz hayatı istiyoruz!
Kapitalist, erkek egemen sistemin kadınlar şiddetin gölgesinde yaşamıyormuşcasına kadınlara sahte bir değer biçtiği bir gün 14 Şubat sizin olsun, biz özgür ve eşit yaşamak istiyoruz. Evet, yanlış duymadınız. Pofuduk oyuncaklar ya da mutfak robotları değil biz yaşamı istiyoruz. Sadece nefes almakta değil, yaşamın tüm güzelliklerini, özgürce kahkaha attığımız, istediğimiz aşkı özgürce yaşadığımız, kendi yaşamımız hakkında bir takım erkeklerin karar verdiği değil, kendi kararlarımızı verdiğimiz bir yaşam istiyoruz. Bize biçilen kaderi bozuyoruz ve en güzel cevabı veriyoruz.
Şimdi soruyorum sana: HİÇ BANA SORDUN MU? Ev işlerini, temizliği üzerime yıkarken, çocukların, yaşlıların bakımını üzerime bırakırken, sosyal ilişkileri düzenlemeyi, ailedeki herkesin mutluluğunu sağlamam gerektiğini söylerken, senin için işimden vazgeçmem gerekirken, HİÇ BANA SORDUN MU? HAYIR! Bize sormadan yarattığınız bu düzen sizin olsun; sevgi adı altında emeğimizin sömürülmesine izin vermiyoruz, hep birlikte sesimizi yükseltiyoruz.
Şimdi soruyoruz size: HİÇ BİZE SORDUNUZ MU? 3 çocuk diye avaz avaz bağırırken, kürtajı fili olarak kısıtlarken, “Her kürtaj Bir Uludere’dir” derken, nasıl giyineceğimize karışırken, şort giydiğimiz, kahkaha attığımız için cennetten çıkma tokadı bize hak görürken, kaç yaşında evlenebileceğimize karar verirken, 250 ile 400 TL arasında değişen nafaka hakkımıza göz dikerken, boşanmaları zorlaştırıp bizi şiddete mahkum ederken HİÇ BİZE SORDUNUZ MU? HAYIR! Bize sormadan bedenlerimiz üzerinde aldığınız kararları tanımıyoruz, hep birlikte sesimizi yükseltiyoruz.
Şimdi soruyorum sana: HİÇ BANA SORDUN MU? Nadira’ya, Yeldana’ya ne olduğunu öğrenememişken, Ümit Can Uygun’un Aleyna’nın katili olduğunu haykırmamıza rağmen cinayetten tutuklanmıyorken, Pınar Gültekin’i katleden erkek “Yakalanacağımı düşünmezdim” diyebiliyorken, Fatma Şengül’ün katili “ilk kez suç işlediği” için indirim alıyorken, İpek Er’in katili tecavüzcü Musa Orhan hala aramızda dolaşıyorken, Melek İpek, Çilem Doğan hayatını savunduğu için tutuklanıyorken; kısacası erkek şiddeti meşrulaştırırken HİÇ BANA SORDUN MU ne yapmam gerektiğini? Erkek şiddeti en çok da böyle günlerle meşrulaştırılıyor, kabul etmiyoruz. Bu şiddet karşısında harekete geçiyoruz ve hep birlikte söylüyoruz.
Ve geçinemeyenlerin diyarı Türkiye’de bir yanılsamadan ibaret olan Sevgililer Günü yarın! Bizi bekleyen ise büyük bir yalan! Tencereler boşken karnımız yalanlara tok! Şimdi size soruyoruz: HİÇ BİZE SORDUNUZ MU? Hijyenik ürünlere erişimimiz engellenirken, sömürü düzeni üzerine kurulan P&G gibi şirketleri ülkemize alırken, zam üstüne zam getirirken, enerji şirketlerini özelleştirip, bu ülkenin tüm köşesini sermaye sahiplerine peşkeş çekerken, devletin yapması gereken tüm işleri kadınların üzerine yıkarken HİÇ BİZE SORDUNUZ MU? HAYIR! O zaman dizilerin, reklamların, hatta ana haber bültenlerinin konusu aşkın gününde bu sefer mutlu son alnından bir öpücükle tescillenen evlilik, ne olursa olsun, hangi şiddeti, baskıyı, sömürüyü örterse örtsün sonsuza dek ‘aile’ olmak ile bitmeyecek. Ekonomik krizin faturasını kadınları yoksulluğa sürükleyerek, emeğini sömürerek yönetmeye çalışanlara bir mutlu son hikayesi de biz hediye ediyoruz. Yıllardır şiddetle, yoksullukla, faşizmle yönettiğiniz iktidarınızı kadınlar tarihin çöplüğüne gönderecek.
Pandemide kadın emeği sömürüsü katbekat artmışken, birçok kadın işsiz bırakılmışken ya da iyice güvencesiz koşullarda çalışıyorken hiçbir şey yokmuşcasına “Sevgililer Günü” hediyeleriyle bu çarkın dönmesine rızamız yok. Tekrar haykırıyoruz: Eşitliğin olmadığı bir dünyada aşk da yok! Varlığımıza, arzularımıza, kararlarımıza, hayırlarımıza alışacaksınız. Bize sormadan attığınız adımlar, aldığınız kararlar, kurduğunuz dünya bizim nezlimizde hükümsüzdür. Şimdi fıtrat diye sunduklarınızı hep birlikte cadı kazanında kaynatıyoruz. Mutfak önlükleri, çamaşır suları, çocuk bezleri, öldüren sevginiz, kutsal aileniz, faturalarınız sizin olsun, cadı kazanında kaynasın. Biz hayatı istiyoruz!
Şiddetin kaynağını biliyoruz. Bedenimize, emeğimize, yaşamımıza saldıranların çetelesini tutuyoruz. Bir gece vakti İstanbul Sözleşmesi’ni feshetme cürettini elinde bulunduran tek adamın da din kisvesi altında çocukların ve kadınların yaşamına saldıran Diyanet’in de katilleri barındıran, kadınları boşanma konusunda güçsüzleştirmeye ant içen Meclis’in de kadın mücadelesini sürdüren kadınlara saldıran polisin de allı pullu günlerle sermayenin çarkını sevgimizle döndürmeye çalışan sermayenin de dünyasını istemiyoruz. Bizim aşkımız da dünyamız da gerçek olacak. Eşit, özgür ve laik bir yaşam feminist mücadelemizle kurulacak!
Kadınların, LGBTİ+ların, gerçek eşitlik ve özgürlük isteyenlerin aşkını anlatıyoruz. Söz almak isteyenleri bekliyoruz.
Bugün 14 Şubat öncesi Ankara’da gerçek aşkı anlattık, bize aşk adı altında sattıkları yalanları açıkladık. Ve son kez tüm Ankaralı kadınları emeğimiz ve bedenimiz üzerinden döndermeye çalıştıkları çarkları durdurmaya, “Kriz varsa isyan var” diyerek evde, işte, okulda, sokakta bulundukları her yerde şiddetin kaynağını ortadan kaldırmaya, Kadın Savunma Ağı’na katılmaya çağrıyoruz.
Sendika.Org/Ankara