1 Mart 2022 Salı günü yeniden keşif yapılacak. Akbelen ormanını vermeyecek binlerce yaşam savunucusu ve yürek var. Işıkdere’yi arazileri, evleri ile tarihi kalıntılarını kömür karasına boğdular ancak #AkbelenOrmanınıVermeyeceğiz! diye haykırdılar, Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulundular. Bu sayede Bakanlık maden ocağı işletme iznini uzatamadı. O yüzden bu keşif yaşamsal. İkizköylüler, destek bekliyor
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Gökova Körfezi’ni anlatmak için “Roma’yı gör de öl, Gökova’yı gör de yaşa” demiş.
Gökova Körfezi ve kıyıları dünyada az bulunan, korunmasından başka bir şey yapılmaması gereken hassas ekolojik bir bölgedir. Buna karşın bu hassas bölgede 3 tane kömürlü termik santral faaliyette, bu santrallere kömür sağlamak için dağlar, vadiler, ovalar kömür ocağına dönüştü, kül dağları oluştu.
Gökova’nın kıyısına yapılan Kemerköy Termik Santrali’ne karşı yürütülen mücadele Türkiye’deki çevre ve ekoloji hareketinin tarihini oluşturuyor, mücadele 30-40 yıldır devam ediyor.
Yeniköy, Kemerköy Termik Santralleri ile komşu Yatağan Termik Santrali’nin hukuksal denetimi yıllar önce yapılmıştı, mahkemelerce kapatılmalarını gerektiren kararlar verildi, kararlar uygulanmadı, en sonunda AİHM ihlal kararı verdi. İzmir Çevre Hareketi Avukatlarının başvurusu üzerine 12 Temmuz 2005 tarihli 36220/97 başvuru nolu Okyay ve Diğerleri/Türkiye kararı verildi, ancak 2005 yılından bu yana AİHM kararı Anayasa’nın 90. maddesine aykırı olarak uygulanmadı.
Son dönemde mücadele, Akbelen’de yoğunlaştı. Şimdi Muğla’nın Milas İlçesine bağlı İkizköy sakinleri, havalarını, sularını, ovalarını kirleten, köylerini yutan, kamulaştırmalarla topraksızlaştıran, göçe zorlayan Yeniköy ve Kemerköy termik santraline bu kez HAYIR diyorlar.
40 yıla varan süredir çalışan termik santraller 2014 yılında özelleştirildi. Devralan şirket bilindik “5’li çete” de yer alan IC İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji ortaklığı ile kurulan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim A.Ş. Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri 23 Aralık 2014 tarihinden bu yana bu iki yandaş şirketin ortaklığı tarafından işletiliyor.
İşletenler paraya, termik santraller de kömüre doymadıkları için bölge kömür sahasına dönüşmüş durumda. Bu süreçte İkizköylüler de en eski mahalleri olan Işıkdere köylerini terk etmek zorunda kalmışlar. Onlara, “siz köyünüzden ovaya inin orada hayatınızı kurun, orada kimse size dokunmayacak” denmiş. Ama öyle olmamış, Işıkdere’yi yutan termikçi şirket, santrali daha uzun süre çalıştırmak için, gözünü İkizköy’ün ovası ile yaşam kaynağı Akbelen Ormanı’na dayanmış.
Öyle ki özelleştirilirken söz verilmiş olsa gerek, bu işler için hiçbir çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) yapılmamış. Şimdi de yine çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan, İkizköylülere sorulmadan toplam 780 dönümlük bölgenin akciğeri olan Akbelen Ormanı tıraşlanıp, maden ocağı haline getirilmek, çıkan kömürlerin taşınması için konveyör bant yapılmak isteniyor. İkizköylüler yaklaşık 3 yıldan beri, bu projelere karşı direniyor. Bölgeyi yaşanmaz hale getirecek projelerin ÇED’den muaf olmasına, Akbelen Ormanı’nda maden ocağı açılmasına karşı davalar açtılar. Davanın yanı sıra yaşam alanlarını koruyacak direnişi örgütlediler. Fiili meşru müdahale ile iki kez orman kesimini durdurdular. Destek veren doğa ve yaşam savunucuları ile birlikte 17 Temmuz’dan bu yana jandarmanın gece yarısı baskınlarına rağmen çadır nöbetini sürdürüyorlar. Direniş sayesinde her iki davadan da Mahkemelerden yürütmeyi durdurma kararı aldılar.
Geçtiğimiz 7 Eylül’de Akbelen Ormanı’nda keşif yapıldı, keşifte avukatları, uzmanları mahkemenin yargıcı tarafından hakarete uğradılar, yok sayılmak istendiler. Buna rağmen ülkenin dört bir yanından gelen dostlarıyla birlikte direndiler. Sonunda önceki keşifteki Yargıçların dışındaki bir başka Yargıcın naip üyeliğinde, yeni bilirkişilerle 1 Mart 2022 Salı günü yeniden keşif yapılacak.
Akbelen ormanını vermeyecek binlerce yaşam savunucusu ve yürek var. Işıkdere’yi arazileri, evleri ile tarihi kalıntılarını kömür karasına boğdular ancak #AkbelenOrmanınıVermeyeceğiz! diye haykırdılar, Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulundular. Bu sayede Bakanlık maden ocağı işletme iznini uzatamadı. O yüzden bu keşif yaşamsal.
İkizköylüler, destek bekliyor, Akbelen Ormanı’nın da doğanın altını üstüne getiren, zehirli su çukurları olan, kapkara cehenneme dönüştürecek maden sahasına dönüştürülmesinin önüne geçmek için dayanışmanızı bekliyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.