6831 sayılı Orman Kanunu’nda yapılan değişikliklere tepkiler devam ediyor. Muğla’da MUÇEP Menteşe Meclisi, Menteşe Kent Konseyi, KESK ve Tarım Orkam-Sen Muğla Şubesi, orman kanununa ilişkin Sınırsızlık Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi
6831 sayılı Orman Kanunu’nda yapılan değişikliklere tepkiler devam ediyor. Muğla’da KESK, Tarım Orkam-Sen, Menteşe Kent Konseyi, MUÇEP Menteşe Meclisi, kanunda yapılan değişikliğe ortak olarak yaptıkları basın açıklamasıyla tepki gösterdiler.
Muğla’nın Menteşe İlçesi’nde bulunan Sınırsızlık Meydanında toplanan grup adına basın metnini Bahadır Tamer okudu.
Dünyanın birbiriyle bağlantılı iki boyutlu tarihi bir krizle karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Tamer, “Son 19 yılda 10 defa Orman Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. Bu düzenlemelerle orman alanlarından ormancılık dışı amaçlarla yararlanma, deyim yerindeyse olağanlaşmıştır. Bu sayede en küçük bir ekonomik getiri için bile ormanlar rahatlıkla ranta kurban edilmektedir. Ormanlarımız şantiye alanı haline getirilirken, neredeyse ülkenin her yerinde yok edilen ormanların yerlerine taş ve mermer ocakları, RES’ler, JES’ler, HES’ler, maden sahaları, yollar, güvenlik barajları ve turistik tesisler karşımıza çıkmaktadır. 17/3 ve 18. Maddeler çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler de esas itibariyle orman alanlarının çıkar çevrelerinin önündeki engeli aşmanın yolu olarak kullanılıyor. Bu engel aşılırken de kamu yararı kelimesinin arkasına sığınılıyor. Menfaatçi ve rantçı bir bakış açısı ile belirledikleri işleri ya da projeleri bu talan politikalarıyla hayata geçiriyorlar. Oysa niceliksel ve niteliksel olarak aynı zamanda ekolojik açıdan sürdürülebilirliği olmayan hiçbir proje, hiçbir iş, hiçbir yapı kamu yararı oluşturmaz” dedi.
Açıklamanın devamında şunlar söylendi:
Anayasa’nın, Devlet ormanlarında, gerçek ve tüzel kişilere irtifak hakkı tesis edilebilmesi için öngördüğü kamu yararı; yerine getirilmek istenen kamu hizmetinin üstün bir kamu yararına dayanmasını ve bunun yerine getirilebilmesi için de devlet ormanlarına ait alanların kullanılmasının zorunlu bulunmasını gerekli kılmaktadır. Ancak, bu durumunda kamu yararının varlığından söz edilerek devlet ormanlarında irtifak hakkı tesis edilebilecektir. Böylece, her kamu yararı üstün bir kamu yararı olarak kabul edilemeyecek ve üstün kamu yararı taşıdığı kabul edilen hizmetin, orman ekosistemi dışında gerçekleştirilmesinin imkânsız olması da mutlak surette aranması gerekmektedir.
Esas suçlu; doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistemdir. Doğa ve insanı kontrolüne alarak yaşam akışının önüne set çeken sistemin gerçekliği bilinmektedir. Söz konusu değişiklik, yıllardır alıştırılmaya çalışıldığımız, sermayenin arazi ihtiyacının kamu arazilerinin bedelsiz arsa olarak görülen orman alanları ile karşılanması ve ormanların sadece bir rant kaynağı olarak görülmesi anlayışının uzantısından başka bir şey değildir. Bu anlayış karşısında her türlü fiili, meşru mücadele hakkımızı kullanarak, halkın olanın halk tarafından yönetilmesi anlayışımızla bu yönetmelikleri yargıya taşıyacağımızı ve ekolojik yaşam hakkı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi açık ve net bir şekilde beyan ederiz.
Sendika.Org