Kadınlarla Dayanışma Vakfı’nın 2021 yılı Eylül-Ekim ayına ilişkin bu yıl beşincisini yayımladığı raporda kadınların şiddet gördüğü evlilikleri sonlandırma süreçleri hem yasal düzenleme ve uygulamalar sebebiyle hem de şiddet faillerinin bu süreçte tekrar ve daha yoğun olarak şiddet uygulamaları nedeniyle kadınlara birçok mağduriyet ve sorun yaratmakta olduğu söylendi. Raporun sonunda şiddete karşı kadınları desteklemesi gereken karakol, sığınak, sosyal hizmet merkezleri, kaymakamlık gibi kurumların aksine daha da direnç kırıcı uygulamalar benimsediği belirtilerek KADAV’a ulaşanların uyruğu ve talepleri grafiklerle paylaşıldı. Raporda ayrıca bu grafikler ışığında dayanışma içinde oldukları kadınların bir kısmının deneyimleri ile gözlemlerinden bir kısmı paylaşıldı
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılan göçmen ve Türkiyeli kadınlara yönelik dayanışma danışma çalışmaları yürüten Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) 2021 yılı Eylül-Ekim ayı raporunu yayımladı.
KADAV tarafından Ocak ayından beri yayımlanan raporların beşincisinde, Eylül ve Ekim ayları içinde kadınların şiddet gördüğü evlilikleri sonlandırma süreçleri hem yasal düzenleme ve uygulamalar sebebiyle hem de şiddet faillerinin bu süreçte tekrar ve daha yoğun olarak şiddet uygulamaları nedeniyle kadınlara birçok mağduriyet ve sorun yaratmakta olduğu söylendi. Raporda, “Kadınlar ve varsa çocukları bu süreçte yalnızca failin şiddet tehdidi altında kalmıyor, sıklıkla doğrudan çeşitli biçimlerde şiddete maruz bırakılıyor ve hatta şiddet faili tarafından sırf boşanmak veya velayet istediği için öldürülüyorlar. Kadınların en çok eşleri ya da eski eşleri ve yakın akrabaları tarafından öldürüldüğü Türkiye’de, boşanmaların engellenmesi ve aile yapısının korunması amacıyla mecliste kurulan araştırma komisyonları ve raporlarına değil; kadınları şiddetten koruyan ve şiddet faillerini önleyen mekanizmaların geliştirilmesine, bu bağlamda yasaların etkin şekilde uygulanmasına ihtiyaç vardır” denildi.
Raporun devamında göçmen kadınlar ve çocuklar için uydu il düzenlemesine değinildi:
Son aylarda dayanışma içinde olduğumuz kadınların deneyimleri, ekonomik kaygılar ve istihdam olanakları ile ayrımcılık ve her türlü toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten uzak şekilde yakınlarıyla güvende hissettikleri bir yaşam sürebilme nedenleriyle kadınların geçici koruma kimlik kaydının olduğu uydu illerinden farklı bir ilde yaşamak zorunda kaldıklarını göstermektedir. Önceki raporlarımızda bahsettiğimiz gibi, uydu ilinden farklı bir ilde yaşamak zorunda kalan göçmen kadınların, hak ve hizmetlere erişememeleri nedeniyle, hayatlarını idame ettirme ve şiddetten uzaklaşma bağlamında önemli güçlükler yaşadığını Eylül ve Ekim aylarında da gözlemlemiş olduk.
Mevzuatımızda yer alan uydu il düzenlemesi, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikler ve şiddet perspektifiyle uygulanmadığı için göçmen kadınların ve çocuklarının sağlık, eğitim, çalışma, sosyal destek gibi en temel haklarını kullanmalarının önünde yapısal bir engel haline gelmektedir. Örneğin şiddet gördüğü kişiden kaçarak başka bir şehre gitmiş ve boşanmak isteyen kadınların avukatlarına vekâlet vermeleri için uydu illerine yani, şiddet failinin onlara erişebileceği yere geri gitmeleri gerekmektedir; bu durum kadınlar üzerinde ekonomik ve psikolojik olarak yoğun bir baskı oluşturmakta ve özgürce karar almalarını engelleyen bir sorun oluşturmaktadır. Yol masraflarını karşılayamayan kadınlar ise, boşanmayı ertelemek zorunda kalmaktadır.
Yukarıdaki nedenlerle uydu ilinden farklı bir ilde yaşamak zorunda kalan göçmen çocuklar eğitim hayatından yoksun bırakılmakta dolayısıyla çocuk emeği sömürüsü ve çocuk yaşta zorla evlendirme riskleri ortaya çıkmaktadır.
Oysa göçmenlere yönelik uydu il düzenlemesi, kadınların ve çocukların hayatlarını zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olmalıdır. Bu nedenle tüm Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı önleyici ve koruyucu mekanizmaların etkin şekilde işletilmesi ve güvenceli istihdam ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğine duyarlı sosyal destek politikalarının uygulanması şarttır.
Raporda şiddete maruz kalan kadınların failden şikâyetçi olma süreçlerinde hak ihlalleriyle karşılaştıklarını, ilk başvuru merkezlerinden biri olan karakollarda kimi zaman şikâyet başvurularının alınmadığını, gerekli yönlendirme ve bilgilendirmenin yapılmadığını hatta yanlış bilgilerin verildiğini dahi gözlemlendiği aktarıldı.
Ayrıca velayetin kadında olmasına rağmen babaları tarafından kaçırılan çocuklar için şikâyette bulunan kadınların, karakollarda şikâyetlerinin alınmadığını aktardıkları söylendi. Resmi nikâhın olmadığı durumlarda kural olarak velayet kadında olduğu hatırlatılarak “Ancak bu durumda dahi kolluk kuvvetlerinin gerekli işlemleri yapmayıp ‘O da çocuğun babası’ diyerek görevlerini ihmal ettikleri belirtilmiştir” denildi.
Raporun devamında anadillerinde kendilerini ifade edemeyen kadınlara değinilerek karakollarda tercüman bulunmaması, olduğunda da kolluk kuvvetlerinin kadınlara gerekli bilgilendirmeyi yapmamasının kadınların güvenliğini riske attığı söylendi:
Türkiye’deki hak ve hizmetlere ilişkin gerekli kamu bilgilendirmesi yeterli olmadığı için göçmen kadınlar sıklıkla harekete geçememektedir. Kamu kurumlarındaki görevlilerin göçmen kadınların gerekli işlemlerinde yanlış bilgilendirmeleri ve şiddet faillerinin manipülasyonları kadınların doğru bilgiye erişimi önünde engel oluşturmaktadır. Şiddete maruz kalan kadınlar erkeklerin yanlış bilgilendirmesiyle çocukların kendilerine gösterilmeyeceğini, herhangi bir haklarının olmadığını düşünerek şiddetten uzaklaşamamaktadır.
Kamu kurumlarında gerekli tercüman desteğinin sağlanmaması kadınların haklara erişimleri önündeki çok büyük engellerden biri olarak devam etmektedir. Kadınların kendilerini anadillerinde ifade edememeleri kimi zaman yanlış anlaşılmalara yol açmakta ve kadınların şikâyet başvurularındaki sürecinin uzamasına yol açmaktadır. Özellikle karakollarda tercüman bulunmaması, tercüman olduğunda da kolluk kuvvetlerinin gerekli bilgilendirmeyi yapmaması yine kadınların güvenliğini riske atan uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Raporda ŞÖNİM sığınaklarında kadınların yaşadıkları da şöyle anlatıldı:
ŞÖNİM sığınaklarında kalan kadınların aktarımları gösteriyor ki, güvenlik önlemleri adı altında benimsenen baskılayıcı uygulamalar, psikososyal destek hizmetlerinin yetersizliği, mahremiyet alanının gözetilmemesi, bakanlık tarafından sığınaklara ayrılan bütçenin kısıtlılığı sığınaklarda kadınların güvende ve iyi hissetmelerinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik güvenlik önlemi adı altında sosyalleşme ve telefon kullanma konusundaki kısıtlamalar, kadınlara yaşadıkları şiddetin mağduru değil, failiymiş duygusunu hissettirmektedir.
Raporun sonunda şiddete karşı kadınları desteklemesi gereken karakol, sığınak, sosyal hizmet merkezleri, kaymakamlık gibi kurumların aksine daha da direnç kırıcı uygulamalar benimsediği söylendi:
6284 Sayılı Kanun’da şiddetin fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik türlerinin tanımlanmasına rağmen başvuru mekanizmalarında sadece fiziksel şiddete yönelik tedbirlerin uygulandığını, kadınların diğer şiddet türleri için korunmadığını ayrıca faillerin de bundan güç alarak ilk bakışta tespit edilemeyecek biçimlerde fiziksel şiddet ve ayrıca psikolojik şiddet uyguladıklarını gözlemlemekteyiz.
Eylül ve Ekim aylarında kadınların deneyimleri bir kez daha göstermiştir ki, yetersiz ve cinsiyet eşitliğine duyarsız sosyal destek politikaları ve uygulamaları, özellikle boşanma sonrası süreçte kadınları güçsüzleştirmektedir. Şiddete karşı kadınları desteklemesi gereken karakol, sığınak, sosyal hizmet merkezleri, kaymakamlık gibi kurumların aksine daha da direnç kırıcı uygulamalar benimsediğini görmekteyiz.
Ardından KADAV’a ulaşanların uyruğu ve talepleri grafiklerle paylaşıldı:
Raporda bu grafikler ışığında dayanışma içinde oldukları kadınların bir kısmının deneyimleri ile gözlemlerinden 15 madde ile bahsedilmiş, bunlardan bazıları şöyle:
KADAV’ın Eylül ve Ekim ayları boyunca dayanışma içinde oldukları kadınların deneyimleri ve gözlemlerinin de paylaşıldığı raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
📢KADAV Kadına Yönelik Şiddet Raporu Eylül ve Ekim ayı yayınladı.
Raporumuzu okumak ve indirmek için ⤵️https://t.co/FVkyf0Esd9 pic.twitter.com/5SEQhTbJmK
— Kadınlarla Dayanışma (@Kadavist) December 14, 2021
İlgili haberler:
Sendika.Org