Yaşanan trajik olayların ardından devletin Altındağ’daki yeni organizasyonunu görünce yine akıllara sistemi ve yaşananları sorgulayan yeni sorular geliyor şüphesiz!
Cep telefonumun ekranına çarşamba akşamı düşen son dakika haberini okurken, birden tebessüm ettiğimi fark ettim.
Durup dururken beni gülümseten haberin başlığı “İçişleri Bakanlığı’ndan yeni karar: Ankara’daki Suriyeliler kayıtlı oldukları illere gönderilecek” idi!
Haber, ağustosun ilk günlerinde Ankara Altındağ’daki Önder ve Hüseyingazi mahallelerinde Suriyelilerin evlerine, dükkânlarına yapılan saldırılar ve öncesinde yaşanan olaylarla ilgiliydi.
Yaşananları kısaca hatırlatayım.
Altındağ’da, bir parkta yaşanan tartışmada, Suriyeli bir kişi, 18 yaşındaki Emirhan Yalçın’ı bıçaklayarak öldürdü. Emirhan Yalçın’ın hayatını yitirmesinin ardından mahallede yapılan protestolar sırasında olaylar çığırından çıktı. Evlere, dükkânlara yönelik saldırılar gerçekleşti.
Bu konudaki yeni gelişmeyi aktaran habere göre, İçişleri Bakanlığı sorunun uzun vadeli çözümü için beş maddelik bilgilendirme yayımlamıştı.
Bakanlığın beş maddelik açıklamasındaki bilgilere göre özetle; “geçici koruma kaydı” uygulaması kapsamında başka kentlerden mültecilerin Ankara’ya gelişleri dün itibarıyla yasaklandı. Bu şekilde başkente gelen Suriyeliler yakalanacak, kayıtlı olduğu kentlere geri gönderilecek ve barındıkları kentlerde takip altında tutulacak.
Yanı sıra; Ankara’da göç, uyuşturucu ve asayiş olaylarına kaynaklık eden metruk yani yaşamanın mümkün olmadığı, yıkık, kullanılmayan binalar belirlenecek. Bu tarzdaki yapılarda yaşayan yabancı uyruklular yani Suriyeliler başta göçmenler tespit edilecek, binaların yıkım ve tahliye işlemleri bitirilecek. Yakalanan yabancılar ise, kayıtlı oldukları kentlere gönderilecek.
Açıklamaya göre, herhangi bir koruma statüsü ya da ikamet izni bulunmayan düzensiz göçmenler yani kaçak göçmenler kolluk birimlerince yakalanacak ve geri gönderme uygulaması çerçevesinde geri gönderme merkezlerinde idari gözetim altına alınmalarına “kararlılıkla” devam edilecek.
Açıklamada son olarak, yabancılara ait vergi levhası olmayan iş yerleri ile ilgili olarak gerekli mevzuat çerçevesinde “ivedilikle” yaptırımlarda bulunulacağına dikkat çekildi.
Haberi okurken yüzümde tebessüm oluşmasının nedeni ise; İçişleri Bakanlığı’nca olayın hemen ertesinde “kararlılıkla” ve “ivedilikle” yani hızlıca alınması gereken önlemlerin – aslına bakarsanız bu önlemler olayın yaşanmasından önce alınması gerekirdi. O da ayrı tabii ki – neredeyse olayın üzerinden bir ay geçtikten sonra alınmasıydı.
Üstelik “kararlılıkla” ve “ivedilikle” uygulanması istenerek hem de!
* * *
Bakanlığın bu açıklaması bana İstanbul’da yaşanan süreci hatırlattı.
Yine hatırlarsınız; pandemi öncesiydi.
İstanbul’da Temmuz 2019’da yaşanan Ankara’dakine benzer olaylar sonrasında, kentte ikamet izni bulunmayan Suriyelilerin toplanıp bağlı oldukları kentlere ya da geçici barınma merkezlerine gönderilmesi uygulaması başlatılmıştı.
Altındağ’daki olay sonrasında 13 Ağustos’taki Büyüteç’te aynı konuya (https://www.t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/altindag-da-yasananlar-persembenin-gelisi-carsambadan-belliydi,32081) dikkat çekmiştim.
Şimdi İstanbul’daki bu uygulama halen devam ediyor mu sizce? Devletin bu noktadaki kararlılığı sürüyor mu acaba? Yoksa o günlerde otobüslere doldurulanlar İstanbul’a dönmüş olmasın sakın?
Ya da Ankara’dan toplanıp gönderilecek Suriyelilerin bir daha başkente dönmeyeceklerinin garantisi var mı?
“Kayıt dışılığın” veya “idare etmenin / edilmenin” sisteme dönüştüğü yönetimde “kararlılık” ve “ivedilikten” söz etmek hayli güç.
Kaldı ki, o gün İstanbul’dan gönderilenlerin yeniden kente döndüklerini tahmin etmek zor değil, mevcut devlet yönetim sistemi içinde.
İçişleri Bakanlığı’nın estirdiği sert rüzgârın sakinleyip yerini şartların oluşmasına teslim etmesiyle birlikte gidenler sessiz sedasız geri dönecektir mutlaka.
Zira gönderilenlerin büyük çoğunluğunun İstanbul’da, Ankara’da kurulu düzenleri vardı! Düzenin devamının sağlanması esas olacaktır.
Bu konuda başka bir gelişmeyi aktarayım.
Altındağ’daki olaylar sonrasında harekete geçen Ankara Emniyeti, bölgenin kontrole alınması ve yeni olayların yaşanmasını önlemek amacıyla özel bir güç oluşturdu.
İlçe sınırları içinde beş yıldan fazla süredir devam eden bu yaşamsal durumu izleyen devletin son olaydan sonra harekete geçmesiyle söz konusu yeni polis gücünün kurulması benimsendi.
Aynı zamanda kendisi de istihbarat kökenli emniyetçi olan becerikli Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, yaklaşık 700 kişiden oluşan özel polis gücünü sadece bölgenin güvenliği için konuşlandırdı.
Ankara Emniyet Müdürü olarak dört yılı geride bırakan Yılmaz’ın daha yeni kurduğu özel polis gücünde, muhtemel olaylara müdahale edecek çevik kuvvet polislerinin yanı sıra istihbarat, terörle mücadele, siber suçlarla mücadele, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele, yasa dışı göçle mücadele ve asayiş gibi birimlerden sivil polisler de yer alıyor.
Sivil polisler, Suriyelilerin yaşadığı tüm mahalleleri gözetim ve denetim ablukasına alacak. Kendi görev alanları çerçevesinde görev yapacak. Mesela, istihbaratçılar hangi evde kimin yaşadığını, terör örgütleriyle bağları olup olmadığını terörle mücadele polisleriyle birlikte araştıracak. Mahallelere kimlerin gelip gittiğini takip edecek.
Kaçakçılıkla mücadele polisleri Suriyelilerin organizesinde herhangi bir suç örgütü kurulup kurulmadığını, kaçakçılık ve uyuşturucu satışının yapılıp yapılmadığını izleyecek. Kaçak Suriyelilerin tespit edilmesiyle birlikte sokak suçlarının denetimi sağlanacak.
Ankara Valiliği’nin onayı ile oluşturulan yeni polis gücünün konuşlanması için Altındağ Belediyesi’ne ait özel bir bina tahsis edildi. Bina içinde yeni çalışma düzeni kurulması amacıyla bugünlerde elden geçiriliyor.
* * *
Yaşanan trajik olayların ardından devletin Altındağ’daki yeni organizasyonunu görünce yine akıllara sistemi ve yaşananları sorgulayan yeni sorular geliyor şüphesiz!
Mesela; mademki istendiğinde devletin böyle bir güç oluşturma olanağı vardı, uzun zamandır aynı bölgenin tam denetim altına alınabilmesi için neden büyük olayın yaşanması beklendi?
Bu soruyla bağlantılı olarak, bu beklemenin farklı bir amacı mı vardı?
Yeni polis kuvvetinin görevinin başarıya ulaşması halinde, geçmişte yaşanan olayların sorumlusu / sorumluları kim olacak?
Kaynak: T24
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.