Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki (851) basın açıklaması çevrimiçi gerçekleşti. Basın açıklamasında ilk olarak Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak söz aldı. Ocak, “Gözaltına kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 851. haftasındayız. Cumartesi Anneleri, insanları ve destekçileri hakkında açılan davanın ikinci duruşması 12 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Evrensel hukukun gereğini yapın, bizi değil sevdiklerimizi gözaltında kaybedenleri ve kaybetme iklimini yaratanları yargılayın” dedi
Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki (851) basın açıklaması çevrimiçi gerçekleşti. Basın açıklamasında ilk olarak Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak söz aldı. Ocak, “Gözaltına kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 851. haftasındayız. Cumartesi Anneleri, insanları ve destekçileri hakkında açılan davanın ikinci duruşması 12 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Evrensel hukukun gereğini yapın, bizi değil sevdiklerimizi gözaltında kaybedenleri ve kaybetme iklimini yaratanları yargılayın” dedi.
Ocak’ın ardından davaya ilişkin gelişmeleri aktarmak için Avukat Metin İriz söz aldı.
İriz sözlerine, mahkeme heyetinin tarafsızlık konusunda kendilerinde ve Cumartesi Anneleri’nde ciddi bir kuşku oluşturduğunu ifade ederek başladı. Îriz şöyle devam etti:
Yargıcın ilk defa çıkmış olduğu duruşmada gerek sanık sorgusu öncesi beraate vermiş olduğu karar, duruşmanın geç başlaması, yine sanık sorguları aşamasında vekillere sormuş olduğu sorular ve iddianamede sevk maddesi olarak gösterilmemesine rağmen ek savunma hakkı kapsamında istinadı değiştirebileceğine ilişkin sunduğu sorular ve sonra bir müvekkilin mahkemenin siyasi ilişkilerden uzak tutulması anayasal haklarının korunması talebine yönelik vermiş olduğu tepkiler de bizde mahkemenin tarafsız bir yargılama yapmayacağına ilişkin bir kanaat oluştu.
İriz’in ardından Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren söz aldı. Eren, “699 hafta boyunca barışçıl şekilde yürütülen bu etkinliğin siyasi iktidar tarafından yasaklanmış olmasını bir kez daha kınıyorum. 700. haftanızda yaptığınız etkinlikten dolayı başlatılan soruşturmayı ve açılan davayı hukuk düzeni açısından bir utanç davası olarak görmekteyim” dedi.
Eren sözlerini birlikte mücadele vurgusuyla sonlandırdı.
851. Hafta’nın basın açıklamasını Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Tosun sözlerine, “Bizi değil sevdiklerimizi gözaltında kaybedenleri ve bu iklimi yaratanları yargılayın” diyerek başladı:
Devletin ağır baskısı ve şiddetiyle karşı karşıya kaldığımız zamanlar oldu. Sadece bizler değil yeri geldi ellerimizdeki karanfillerimiz bile suç unsuru yapılıp gözaltına alındı. 700. Haftamız’da Galatasaray’daki buluşmamız İçişleri Bakanı’nın talimatıyla yasaklandı. ‘Beni bul anne’ demek suç sayıldı ve dava açıldı. Galatasaray’daki barışçıl buluşmalarımız şimdi yargılanıyor. Davamızın duruşmalarında sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfillerimizi sanık kürsüsüne bıraktık.
Tosun da hakimin tavırlarına ilişkin, “Hakimin yarattığı yargılama ortamı bizde, kendisinin tarafsız ve objektif tutum içinde olamayacağı peşinen bizi suçlu saydığı duygusunu yarattı” dedi. Tosun avukatların gerekli hukuki girişimlerde bulunduklarına da dikkat çekti.
Tosun sözlerini, “Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Sendika.Org