Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2’nci duruşması başladı. Selahattin Demirtaş savunmasında, “Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli, Soylu; savcı koltuğunda yandaş medya oturuyor” dedi. Figen Yüksekdağ, “Bu dava bizim açımızdan yargılanmaktan çok, ifşa etmek ve hesap sormak anlamına gelmektedir” dedi. Yüksekdağ savunmasında “Bu davanın 6 yıl önce açılmamasına, soruşturmanın genişletilmemesine iktidarda da savcı da cevap veremiyor” ifadelerini kullandı. Yüksekdağ’ın ardından Sebahat Tuncel de söz alarak Sincan 3 Nolu Kadın Kapalı Cezaevi girişinde kendisine “çıplak arama” dayatıldığını ve kabul etmediği için hakkında soruşturma başlatıldığını anlatan Tuncel, “Sürekli bir devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Bu devlet şiddeti ile karşı karşıya olduğumuzun hep altını çizmek isterim. Başlangıç sonucu belirler. Siz öyle bir başlangıç yaptınız ki buradan bir adalet beklemek mümkün değildir” dedi. Siyasetçilerin ardından avukatlar savunmaya devam etti. Avukatların taleplerinin ardından mahkeme heyeti, duruşmaya 20 Mayıs’ta devam edilmek üzere ara verdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2’nci duruşması başladı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı davanın duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülüyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz’ün aktardığına göre IŞİD’in Kobanê’ye saldırısına karşı 6-8 Ekim’de gerçekleşen protestolardan 6 yıl 3 ay sonra 30 Aralık 2020 tarihinde düzenlenen 3 bin 530 sayfalık iddianame, 324 klasörden oluşan eklerle birlikte mahkemeye sunuldu. İddianamede, 108 kişi için “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ve 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
İddianamenin ilk 241 sayfasında yaşamını yitiren 37 kişinin isimleri, mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve gizli tanık beyanları da eklendi.
Dava avukatları, reddi hakim taleplerini içeren dilekçeleri, 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 3 Mayıs’ta sundu. 23. Ağır Ceza Mahkemesi ise avukatların, hakimin reddine ilişkin taleplerini “itiraz etme yolu açık olmak üzere” reddetti. 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 7 günlük itiraz süresi bugün doluyor. CMK’ye göre itiraz süresi dolmadan yargılamaya devam edilemez. Ancak 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 günlük sürenin dolmasını beklemeden yine CMK’ya aykırı duruşma günü belirlemiş oldu.
Dava avukatlarından edindiğimiz bilgiye göre, gün içinde talebin reddine ilişkin itiraz dilekçelerini 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunacak.
Duruşmanın başlama saatine yakın avukatlar, milletvekilleri ve izleyiciler, “bomba araması var” gerekçesiyle uzun süre kampüs girişinde bekletildi. Yapılan tartışmaların ardından salona alımlar başladı.
Duruşma salonunda polis yoğunluğu dikkat çekerken, izleyiciler, aileler ve müştekiler için ayrı salon hazırlandı.
Duruşmayı takip etmek isteyen gazeteciler, turkuaz kartı olmadığı gerekçesiyle salona alınmadı. Ayrıca duruşma salonuna bilgisayar ve telefonların alınmasına da izin verilmedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ile HDP milletvekilleri ve parti yöneticilerinin katıldığı duruşmayı, Avrupa Birliği Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delagasyonu’ndan uzmanlar da izliyor.
Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki dava öncesi Kobanê Davası’nı değerlendirdi.
Tiryaki, “Bu özel yetkili bir mahkeme değil, özel yetkili bir heyetle karşı karşıyayız. Özel olarak sadece yargılama görevini yürütecek bir heyetle karşı karşıyayız” dedi.
Bir önceki duruşmada avukatların usule uygun reddi hakim talebinde bulunduğunu ve gerekçelerini de eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’ın açıklayacağını ifade eden Tiryaki, mahkeme başkanının talepleri kabul etmediğini ve yazılı bir talepte bulunmasını istediğini belirtti. Aynı zamanda hukukçu olan Tiryaki, reddi hakim taleplerinin sözlü olarak katibe söylenmesinin dahi yeterli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ama bu konuyla ilgile bir değerlendirme yapmamak için, seri bir şekilde ben kimlik kontrolünü yaptım, iddianameyi okudum, sorgulamaya başladım, demek için reddi hakim talebi alınmamıştı. Daha sonra yazılı olarak iletin dediler. Selahattin başkana da süre verildi. Şimdi aynı şeyin devamını göreceğiz. Reddi hakim talebinin bile görüşülmesine izin verilmiyor. Tekrar altını çiziyorum. Bu özel yetkili bir mahkeme değil. Özel yetkili bir mahkeme heyetiyle karşı karşıyayız. Eskiden sıkıyönetim vardı, DGM mahkemeleri vardı, istiklal mahkemeleri, CMK 250’yle görevli mahkemeler vardı, ancak tek bir dosya için tek bir heyetin oluşturulduğu bir dosya örneği tarihte yoktur. Özel bir heyet, özel olarak sadece bu dosyada yargılama görevi yürütecek. Bunun çok büyük bir hukuksuzluk olduğu açık. Ve tarih de bunu emin olun böyle geçecek.
Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, reddi hakim talebine ilişkin, “Usule ilişkin söyleyeceklerimiz var. Daha önce reddi hakim talebimizi yazılı olarak iletmiştik bugün sözlü olarak kayda geçmek istiyorum. Çünkü bizim reddi hakim talebimiz duruşmada cereyan eden herhangi bir hadiseye dair reddi hakim talebi değildir. O nedenle her ceza yargılamasının ilkeleri gereği bütün taleplerimizi sözlü olarak mahkemenize iletmek ve mahkemenizden de çeşitli ara kararların tesis edilmesini talep edeceğiz. Dolayısıyla bana verilen sözü bu şekilde kullanmak istiyorum” dedi.
Önceki celse mahkeme heyetinin muhakeme yürütme tavrına ilişkin avukatlarının itirazı olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Bizim itirazlarımız buna dair değil. 30 Aralık tarihinden itibaren mahkemenizin teslim aldığı müzakere tutanağında yaptığı usule ilişkin işlemlere dair itirazlardır. Dolayısıyla şimdiden sırasıyla onları kayda geçirip taleplerimizi tek tek maddeler halinde belirtmek istiyorum. Siyasetin bu kadar kirlendiği yozlaştığı, yolsuzlukların, ahlaksızlıkların ayyuka çıktığı bir dönemde ben arkadaşlarımın burada böylesine suçlamalarla suçlanmasını politik yargılamanın en bariz göstergesi olarak belirtiyorum” diye konuştu.
Demirtaş’ın sözlerini kesen mahkeme başkanı, “Savunma almıyoruz ki, taleplerinizi alıyoruz, karıştırmayalım birbirine” dedi. Demirtaş, tutanağa geçmesi için söylediğini belirtirken, bir kez daha araya giren mahkeme başkanı, “CMK gereği sadece tanıkların sözü kesilmeden dinlenir, sanıklara soru sorabilirsin, araya girilebilir, bu konuda bir engel yok” şeklinde konuştu.
Demirtaş, şöyle konuşmasına şöyle devam etti:
Usule dair itirazlarıma ve taleplerime geçmeden önce bir düzeltme yaparak başlamak istiyorum. Tutanakta adlandırıldığı şekliyle bu dava Kobanê davası değildir. Bu davanın adı da içeriği de esası da HDP’ye yönelik kumpas davasıdır. HDP’ye yönelik siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobanê Davası açılacak ve gerçek sorumlular, sokakları provoke eden devlet ve hükümet yetkilileri, vali, kaymakam, emniyet müdürleri katliamı yapan yaptıran gerçek sorumlular ortaya çıkarılacaktır mutlaka. Ama herkes emin olsun zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Şimdi madde madde usul itirazlarımızı gerekçeleri ile paylaşalım ve ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Bu kumpasın tüm aşamalarını tereddütte yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduğumuzda kumpasın bir iddia değil, siyasi bir itham değil, tartışmasız bir gerçek olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de bugüne kadar çok sayıda siyasi dava görüldü. Birçok kumpas davasına da tanıklık ettim ancak sanırım dünya hukuk tarihinde ilk defa bir mahkeme salonunda bir parti yani AKP MHP bir başka partiyi yani HDP’yi yargılamaya cüret ediyor.
Bu davada gerçekte hakim ve savcı yoktur. Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli Soylu; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu oturmaktadır. Partiler birbirleriyle Meclis’te, meydanlarda, sandıkta mücadele ederler. En faşist düzenlerde bile cübbe giyip mahkeme salonlarında kendini doğrudan yargı yerine koyarak başka bir partiyi yargılamaya cüret edemezler. Ancak AKP-MHP pervasızlıkta, hukuksuzluk da sınırları bir hayli aştığından bugün mahkemede kendilerini hakim, savcı ilan ederek, HDP’yi yargılamaya yelteniyorlar. Bu dava boyunca kimin kimi yargıladığını göreceğiz. Biz halkın iradesini bu kumpas yargılamalarla asla ezdirmeyeceğiz. AKP-MHP faşizmine de halk sandıkta gerekli cevabı verince esas sorumluların, gerçek suçluların bağımsız yargı önüne çıkması, kumpasların parçası olan herkesi hukuk önünde hesap vermesi için elimizden geleni mutlaka yapıp hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Merak etmeyin diyorum tüm Türkiye toplumuna. Merak etmeyin devran dönüyor. Şimdi bu izahatlar ışığında madde madde açıklayacağız.
Kobanê Davası’nın iktidarın açtığı siyasi dava olduğunu söyleyen HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Bu dava bizim açımızdan yargılanmaktan çok, ifşa etmek ve hesap sormak anlamına gelmektedir” dedi. Yüksekdağ şöyle devam etti:
Saray’dan verilen talimat, MHP Genel merkezinde hazırlanan dava yoluyla uygulanmaya konulmaya çalışılıyor. Siyasi iktidar bu dava yoluyla bir seçim kampanyası yürütüyor. Bu zamana kadar seçim kampanyalarıyla HDP’yi siyaset dışı bırakma planları üzerinden kurdular. 2023 seçimlerine gidemeyeceklerini bundan önce halkın güvenoyu ihtiyaçları olduğunu bildikleri için güvenoyunu almak için, HDP’nin siyasi hareket kabiliyetini daraltmak, tasfiye etmek için bu iddianame hazırlanmıştır.
Birinci duruşmadaki tablo öyle bir tabloydu ki orada gerçek bir yargılamanın çıkmayacağı belliydi. Bizi yargılamanın, bizden hesap sormanın talimatını Devlet Bahçeli verdi. Bunun dışında bizim dışımızda herkes konuşurken; bizi linç ederken biz bir söz söyleme hakkına sahip olamadık ilk duruşmada. Neden bu davanı 6 yıl sonra açıldığına yanıt arıyorum. Bu davanın 6 yıl önce açılmamasına, soruşturmanın genişletilmemesine iktidarda da savcı da cevap veremiyor.
Siyasi iktidar bizden intikam almak istiyor. Siyasi iktidar HDP’yi kapatarak, bizi suçlu ilan ederek, kazanmak istiyor. Seçimlere böyle girmek istiyor. Yargı kurumunu da sizi de buna alet ediyor. Yıllardan beri yaklaşım budur. Yargı siyasetin figüranına dönüştürüldü. Şu an figüranda değil dublör durumunda siyasi iktidar kendisi oynamak istemediği rolü yargıya oynatıyor. Bu flimin baş rol oyuncusu benim ama sen dublörsün sen oynayacaksın diyor. Yani yapmak istemediği işleri onun bekasını güvence altına almaya zorlayan bir kurumsal yapıya dönüştürülmüştür. Bizim davamız bunun laboratuvarı gibidir. HDP davaları laboratuvar olarak kullanılmıştır ama bugün bu davanın da laboratuvar olarak kullanılmasına asla ama asla izin vermeyeceğiz.
Duruşma, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in savunmasıyla devam etti.
Reddi hakim taleplerinden önce 26 Nisan’da görülen duruşmaya ilişkin konuşan Tuncel, yargılamada bir kez daha erkek yargının ne demek olduğunu gördüklerini belirtti. Mahkeme heyetinin kendisindeki iktidarı kötü kullandığını anlatan Tuncel, “Bizler Kürt kadın siyasetçiler olarak bu salonda buna bir kez daha maruz kaldık. Sözümüzü dinlemeden kesme, bizim üzerimizde iktidarı, teknolojinin üstünlüğünü kullanmanız herhangi bir yaklaşım değil aslında bir güç bir erkeklik göstergesidir. Mahkeme heyeti ‘benim borum öter’ dedi aslında. Bu kadar 6 milyon oy almış bir siyasi partinin yöneticilerini getirmişsiniz buraya. Dinleme zahmetine bile katlanamıyorsunuz. Savunma yapan arkadaşlarıma söz vermediniz, bizi savunmasız bıraktınız, güvencesiz bıraktınız. Herkesin kendisini güven içinde hissedebileceği sağlıklı bir ortamın yaratılması sorunu bize ait değil, size aittir. Ama siz bunu gerçekleştirmek yerine bir güç gösterisine girdiniz. Bunun problem olduğunu düşünüyorum tabi anlıyorum çünkü bu ülke böyle yönetiliyor artık. Örneğin Erdoğan kalktı bir gece İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıldı, bir gece Kulp’u başka bir yere bağladı. O kadar çok erkek olma durumu hücrelerine sinmiş ki devletin tüm kurumlarında bunu görüyoruz, o yüzden şaşırmadık” ifadelerini kullandı.
Sincan 3 Nolu Kadın Kapalı Cezaevi girişinde kendisine “çıplak arama” dayatıldığını ve kabul etmediği için hakkında soruşturma başlatıldığını anlatan Tuncel, “Sürekli bir devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Bu devlet şiddeti ile karşı karşıya olduğumuzun hep altını çizmek isterim. Başlangıç sonucu belirler. Siz öyle bir başlangıç yaptınız ki buradan bir adalet beklemek mümkün değildir” dedi.
Tuncel’in savunması şöyle devam etti:
Hiçbir arkadaşımız lehine bir tane delil bile toplama gereği duymamışsınız. Cumhurbaşkanı size çok önemli bir görev verdi. Ya takdir edileceksiniz ya da aforoz edileceksiniz. Demokratik, hukuk devletinden yanaysanız demokratik hukuk normlarını uygulamak zorundasınız. İdare hukuka uygunluk bakımından denetler. Hukuk dışına çıktılar mı çıkmadılar mı diye denetler. Burada birçok polis var. Polis faşist rejimlerinde vardır. Yargıdan bağımsız mafya liderinin İçişleri Bakanıyla kurduğu ilişki konuşuluyor şimdi.
HDP’nin kapatılma davasına bakın, siyaset yasağı istenenlerden 260 tanesi kadın. Yerel yönetimlerde, kurumlarda kadınlar hiç yokken siz HDP’den bu kadar kadını siyaset dışı bırakmak istiyorsunuz. Burada da bizim kadınlara dair yaptığımız tüm çalışmalarımızı suç olarak göstermişsiniz. Demek ki gerçekten görevimizi doğru yapmışız ve sizi rahatsız etmişiz ki bizi yargılıyorsunuz. Buradan baktığımızda erkek yargı mahkemenin başladığı günden itibaren sözümüzü kesen erkeklik olgusu üzerinden gerçekleştiren bir durumla karşı karşıyayız. Adalet çıkmaz zaten, hele hele kadınlara hiç çıkmaz. Saçınız uzun kadınlarla empati kurabilirsiniz ama zihniyet aynı değil.
“Türkiye’de faşizmin inşasına izin vermeyeceğiz” diyen Tuncel sözlerini şöyle sürdürdü:
İsterse mahkeme salonunda, ister sokakta. Bu tip yöntemlerle bizi mücadelemizden vazgeçiremezsiniz. Kendi durduğumuz noktada mücadelemizin doğruluğuna hep inandık. Uzun tutukluluğu uzatma hali var. İktidarın istediği bir şeyle karşı karşıyayız. Biz hep kendi durduğumuz noktada kendi ilkelerimizle mücadelemizi savunduk. Bunun da bedelini ödemek gerekirse öderiz. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız ama sizin için çok da emin değiliz. Bir gün demokrasi geldiğinde aynı kararlı duruş ve başınız dik savunabileceğinize de emin değiliz.
Tutuklu siyasetçiler Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel ve Selahattin Demirtaş’ın reddi hakim talepleri ardından avukatlar söz aldı.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın Mayıs ayında devam eden başka duruşmaları olduğunu belirterek, duruşmanın 15 Haziran’dan sonraya ertelenmesini talep etti. Dava dosyasında imzasız bir şekilde unutulan ve Ankara Terörle Şube Müdürlüğü yazılı 2018 tarihli belgeyi okuyan Karaman, “Burada gördüğümüz tüm kolluğun aslında tabi olduğu bir hiyerarşik kolluk düzeni var. Bunlar İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Bu belge İçişleri Bakanlığının dava nasıl müdahale ettiğini gösteriyor. 25 Nisan’da Soylu, ‘HDP PKK için hesap vakti’ diye bir kampanya başlattı ve tüm trol ordusuyla bir kampanya yürüttü. Bizler bunları dosyadan çıkarıyoruz ama galiba hiç gerek yok çünkü her gün yapıp ettikleri ortada” dedi.
İddianamedeki belgelerin basit cinayet dosyası açısından dahi ciddiye alınacak belgeler olmadığını kaydeden Karaman, “Bu kumpas davası nasıl ki önünüze getirildiyse bunun devamı sizden isteniyor” diye belirtti.
Karaman, taleplerini şöyle sıraladı:
Demirtaş’ın suç sayılan Kobanê’ye ilişkin konuşmasının tamamını bulunup, çözümünün yapılmasını istiyoruz. Bu celse de 3 kişi sizlerin reddi talebinde bulundu. Mahkeme heyetinin reddinin reddedilmesine dair karşı itiraz süresi devam ediyor ve bugün de son gün olması nedeniyle duruşma sonlanmalıdır. Reddi hakim talebinin reddine ilişkin itirazımızı da yapacağız. Sizden talebimiz bu itiraz dilekçelerini ne 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ne de 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Bu SEGBİS kayıtlarıyla birlikte gönderin. Çünkü biz Yüksekdağ, Demirtaş ve Tuncel’in reddi hakim talebi için sıraladıkları gerekçelere yer vermedik. Sahte twitter hesabının tespitinin yapılmasını istiyoruz. Ama kendi savcısı aleyhine bir delil oluşturur mu bilmiyorum ama siz yapmazsanız biz bunun sahteliğini huzurunuzda ispatlayabiliriz.
Demirtaş’la ilgili iddianamede 47 adet konuşma var. Bunların bir kısmı 2013-2014 ve sonrası hatta Demirtaş’ın cezaevinde bulunduğu sürece dair konuşmalar. Bu konuşmaları neden koyduğunuzu karar altına alın ve suç delili olarak ele alacaksanız ANF ve Fırat News menşeli haberleri Türkiye’de yayın yapan haber kaynaklarından edinmenizi istiyoruz. Bu konuda çözüm yapmanızı istiyoruz bilirkişi incelemesine bunları yetiştirmenizi istiyoruz. Sadece tüm sanıklar açısında 3 bin 530 sayfa iddianame dijital ortamda müvekkillerimiz cezaevinde bu dijital materyalleri incelemek, okumak için cezaevi müdürlüklerine koğuşlarına birer bilgisayar ve yazıcı tahsiz etmenzie dönük karar almanızı talep ediyoruz. Bunun maliyetini bizlerde karşılayabiliriz güvenlik açısından da bir sıkıntı yok gerekirse cezaevi tevkif müdürlüğünden bir yazı da alınabilir.
Ardından söz alan avukatlar da heyetin reddedildiğini hatırlatarak, “Bu nedenle acil işler dışında bir işlem yapamayacaksınız. Ancak tutukluluk incelemesi acil bir durum bu nedenle tutukluluk incelemesi yapmanızı istiyoruz” diyerek tahliye talebinde bulundu. HDP’nin Kobanê Davası’na dair hazırladığı kitapçığın da dosyaya dahil edilmesini isteyen avukatlar, bir sonraki duruşma için herkes için makul olacak bir tarihe verilmesini istedi.
Avukatların taleplerinin ardından mahkeme heyeti, duruşmaya 20 Mayıs’ta devam edilmek üzere ara verdi.
Sendika.Org, Mezopotamya Ajansı (MA)