Kadınlar Birlikte Güçlü, 15 Mayıs günü Kadıköy Bahariye Caddesi’nde gerçekleşen erkek şiddetine ilişkin kadının sesini duyup yardıma koştuğu için karalama ve linç edilme durumuyla karşı karşıya kalan Ebru Zerey ile basın açıklaması yaptı. Kadınlar Birlikte Güçlü açıklamada bir kez daha “O sese bizler de koşardık, hepimiz koşardık” dedi
15 Mayıs günü İstanbul’un Kadıköy ilçesinde Bahariye Caddesi’nde göçmen bir kadının yoldan geçenlere seslenerek cinsel saldırı girişimi ile karşı karşıya olduğunu söyleyip yardım istemesi, ardından kadının sesini duyanların saldırgan erkeği dışarı çıkararak teşhir etmesinin ardından başlayan tartışmalar sürerken Kadınlar Birlikte Güçlü açıklama yayımlamıştı. Göçmen kadına şiddet uygulayan Diş Hekimi İsmail Beker ise ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Kadınlar Birlikte Güçlü, Beker’in kadınları ve kadın hareketini hedef haline getirmesine ve yargılama süreci henüz başlamışken aklandığını iddia etmesine sessiz kalmayacaklarını duyurmuştu.
Bugün (21 Mayıs) Beşiktaş Mor Dayanışma Derneği’nde saat 14.00’te Kadınlar Birlikte Güçlü, kadının sesini duyup koşan Ebru Zerey ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Kadınlar Birlikte Güçlü adına basın metnini Tülay Korkutan okudu. Korkutan şunları söyledi:
15.05.2021 tarihinde Kadıköy Bahariye Caddesi’nde diş hekimi İsmail Beker göçmen bir kadına şiddet uyguladıktan sonra kadınları ve kadın hareketini, arkadaşımız Ebru Zerey’i hedef haline getirdi; yargılama henüz başlamışken kırpılmış video görüntüleriyle kendisinin aklandığını iddia etti. Kadınların şiddetin her türlüsüne mecbur bırakılmaya çalışıldığı, yetkililerin şiddeti önleme yükümlülüğünü yerine getirmediği, cinsiyet eşitliğinden her gün uzaklaşılarak kadın ve göçmen düşmanlığının örgütlendiği, kazanılmış haklarımızın gasp edilmeye çalışıldığı bir ülkede etrafta bulunan kadınların ve arkadaşımızın balkondan duyduğu çağrıya kayıtsız kalmaması ve olaya müdahale etmesi kadın dayanışmasının gereğidir. Şiddet karşısında ancak birbirimizin sesini duyup müdahil olduğumuzda şiddeti önleyebileceğiz, ancak böyle bir kişi daha eksilmeyeceğiz!
Korkutan, “Sosyal medya ve ana akım medyada İsmail Beker ve yakınları tarafından manipüle edildiğinin aksine arkadaşımız yalnızca duyduğu sese karşılık olay yerine gitmiş, destek isteyen kadının beyanını tekrar etmesi ve kollarındaki darp izlerini göstermesi üzerine İsmail Beker’e cinsel saldırı iddiasını sormuş, ‘Daha önce oldu ama bu sefer yapmadım’ diyen failin kaçmasını engellemek istemiş, üstelik etrafta failin bu beyanını duyan erkeklerin, faile yönelik fiziksel saldırılarını engellemeye çalışarak kadının isteği üzerine polis çağrılmasına ve şikâyetinin gerçekleştirilmesine destek olmuşlardır” diyerek şöyle devam etti:
Üstüne üstlük göçmen bir kadının sırf birinin “itibarını zedelemek” için sınır dışı edilme riskini ve daha fazlasını göze alarak karakola gideceğini düşünebilenlere en naif tabirle hayret ediyoruz. Fail çeşitli medya organlarında ifade edildiği gibi aklanmış değildir! Bizler de bu davanın takipçisi olacağız, arkadaşlarımızın hedef gösterilmesine sessiz kalmayacağız.
Hatırlatıyoruz: Şiddete maruz bırakılan taraf bir göçmen olduğunda o şiddet normalleşmiyor. Şiddet faili diş hekimi ya da yaşlı olduğunda fail kendiliğinden aklanmıyor. “Vahşi bir tecavüz ya da katliam” sahnesi olmadığında erkek şiddeti şiddet olmaktan çıkmıyor. Erkek şiddetinin üstünün örtülmesine, şiddete maruz bırakılan kadının, ona destek olan kadınların ve kadın dayanışmasının karalanmaya çalışılmasının karşısında yine kadın dayanışması ile duruyoruz.
Açıklamanın sonunda “O sese bizler de koşardık, hepimiz koşardık. Yaşasın kadın dayanışması” denildi.
Ebru Zerey ise açıklamasında şunları söyledi:
Olayın gerçekleştiği süreçten hemen sonra şahsıma yönelik insanlık dışı boyutlara ulaşan bir karalama ve linç edilme durumuyla karşı karşıya kaldım. Gerek sosyal medyada hakaret ve tehdit içeren mesajlar alarak, gerek kişisel hesaplarım ve iş yerimin telefonları aranmak sureti ile ciddi bir psikolojik ve yaşamsal tehdite maruz bırakıldım.
Olayın seyrine ilişkin birçok sosyal medya kullanıcısının onlarca farklı ve manipülatif paylaşımları ile, kişilik haklarım ihlal edilerek kişisel bilgilerimin, fotoğraflarımın, iş yerimin isminin ve açık adresinin de paylaşılması ile hedef gösterildim. Türkiye’de koruma kararı çıkarılmadığı için katledilen, ihtiyadi tehbirler uygulanmadığı için yaşamdan koparılan kadınlar varken yardım çığlıkları atan bir kadının sesini duyduğumuzda birbirimizi korumak ve yaşatmak amacıyla birbirimize uzattığımız elin kadınlar olarak sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Biz civarda bulunan insanlar olarak toplumsal anlamda üzerimize düşen görevi yerine getirdik ve bir kadın daha yardım isterken onu korumakla yükümlü olanlar yasaları etkin uygulamadığı için, çevredeki insanlar tecavüze ve şiddete sessiz kaldığı için öldürülmesin, her gün katledilen kadınlara bir yenisi eklenmesin diye kadın dayanışmasını sürdürdük. Şahsım adına üzerime düşen sorumluluk suçu engelleyebileceğim ve mağduru koruyabileceğim anda bunu yapmaktı. Sonrasında kadının şikayeti üzerine fail hakkında yaralama, mala zarar verme ve cinsel saldırı suçları ile resmi şikayetler gerçekleşmiştir.
Kadın katliamlarının çığ gibi büyüdüğü, yasaların etkin uygulanmadığı, taciz ve tecavüzcülerin iyi hal indirimleri ile neredeyse cezalandırılmadan topluma geri salındığı bu koşullarda kadınlar olarak birbirimizi korumak ve yaşatmak için kadın mücadelesini yükselteceğiz. Kadınlara yardım ederken faillerden daha ağır cezalandırılan insanların olması bizi birbirimize koşarken korkutmayacak, birbirimizin güvencesi olmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Yardım sesi bugüne kadar katledilen bütün kadınların sesidir. Şahsıma yönelik yapılan saldırılara ilişkin yasal süreci başlatacağımı bildiriyorum. Kadınları koruyanların değil, kadınlara yönelik suç işleyenlerin isimlerinin tutuklansın talepleri ile paylaşıldığı günleri yaratacak olan kadın dayanışmasıdır. O gün orada olup duyduğu yardım çığlığına koşacak olan bütün kadınların öfkesi ve bilincini selamlıyorum.
Yaşasın Kadın Dayanışması!
İlgili haber:
Sendika.Org