HDP Meclis Grubu, TBMM önünde bir açıklama yaparak, AİHM’nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ancak Anayasa’nın ilgili maddeleri de hiçe sayılarak 72 gündür uygulanmayan kararın bir an önce uygulanması çağrısında bulundu
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ihlal kararının uygulanmamasına dair Meclis’te açıklama yaptı.
Açıklamaya katılan HDP’li milletvekilleri “Herkes İçin Adalet” yazılı önlükler giyip “AİHM kararı uygulansın” yazılı dövizler taşıdı.
Saruhan Oluç, 22 Aralık 2020’de verilen AİHM Demirtaş kararının bugüne kadar uygulanmadığını, uygulanması için herhangi bir adım atılmadığını, 72 gündür bu kararın uygulanmasını beklediklerini söyledi. Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’nin 9-11 Mart tarihlerinde toplanacağını ve AİHM’nin Demirtaş kararının uygulanıp uygulanmaması meselesinin bu toplantıda gündeme geleceğini ve Türkiye’ye ilişkin bir kez daha görüşmenin gerçekleşeceğini ifade etti.
AİHM kararının uygulanmamasına ilişkin hiçbir hukuki izahın olmadığını belirten HDP Grup Başkanvekilleri şöyle konuştu:
Bir kez daha Türkiye’nin tamamını ilgilendirdiği için AİHM Demirtaş kararının uygulanmaması meselesine değinmek istiyoruz. Neden uygulanmıyor sorusunun hiçbir hukuki ve doyurucu cevabı yoktur. Cumhurbaşkanının hukuk danışmanı sıfatıyla da olsa başka sıfatlarla da olsa çeşitli kişiler AİHM kararının uygulanmamasının gerekçelerini üretmeye çalışmışlardır. Fakat hukuken ve uluslararası sözleşmeler açısından bugüne kadar üretilmeye çalışılan gerekçelerin tamamı safsatadır. Hiçbirinin hukuki ve uluslararası sözleşmeler açısından değeri yoktur. AİHS’nin 46. maddesi AİHM kararının üye ülkeler tarafından yani AK’ye AB’ye üye olan ülkeler tarafından uygulanmasını öngören maddedir.
Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamasını gerekli gören bir anayasa maddesi vardır. Anayasa’nın 90’ıncı maddesi açık bir şekilde kararın uygulanmasına dair içeriğe sahiptir. Buna da uyulmamaktadır. Ne AİHS’nin 46’ncı maddesine ne de Anayasanın 90’ıncı maddesine uyulmaktadır. Şimdi AİHM’in 5 konuda ihlal saptadığını biliyoruz. Bunların her biri çok önemlidir şüphesiz. Ama bugünkü gelişmeleri ilgilendirdiği için yani HDP’nin kapatılması ve HDP’nin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışması ile doğrudan ilgili olduğu için 5 maddeden 3’üne değinip bazı örnekler vermek istiyorum.
Bu maddelerden bir tanesi sözleşmeye ek 1 nolu protokolün 3. maddesinin ihlalidir. Bu seçilme hakkının ve halkı mecliste temsil etme hakkının ihlalini belirlemiş olan bir maddedir. Yani bu Demirtaş kararında geçmiş dönemde milletvekillerimizin tutuklanması ve dokunulmazlıklarının kaldırılarak yargılanmasının ihlal olduğuna işaret eden bir maddedir. Hem de bu bugünkü tartışmalara doğrudan referans teşkil eden bir maddedir. Bu madde der ki; milletvekillerinin seçilme ve halkı temsil etme hakkını kullanmaları engellenirse sözleşmeye ek 1 nolu protokolün 3. maddesi ihlal edilmiş olur. Bugünkü tartışmalar doğrudan doğruya bununla ilgilidir.
İkincisi sözleşmenin 10’uncu maddesinin ihlali, ifade özgürlüğü meselesidir. İfade özgürlüğünün aslında 2014’ten bu yana ihlal edildiğine karar vermiştir AİHM. Bunu da Anayasa’nın 83’üncü maddesinde ve 1 ve 2. maddesindeki dokunulmazlıklara dayandırarak yapmıştır ve demiştir ki “milletvekili dokunulmazlığı ihlal edilmiştir 83’üncü madde ve sözleşmenin 10’uncu maddesi ihlal edilmiştir”. Bugün sürmekte olan 6-8 Ekim Kobanê fezlekeleri doğrudan doğruya bu maddenin içindedir.
Gelen fezleke eklerinde ve tabii ki AİHM’in kararını dayandırdığı çeşitli belgelerde de aynı durum söz konusu. Bizim gelmiş olan fezlekelerimizde örneğin Meclis’te yaptığımız basın toplantılarının paylaşımları yer almıştır. Yani Meclis kürsüsünde, Meclis basın toplantılarında, grup toplantılarında yaptığımız bütün konuşmalar açıkça 83’üncü madde, yani dokunulmazlık kapsamındadır ama bize gelmiş olan fezlekelerin içinde Meclis’teki konuşmalar ve basın toplantıları yer almaktadır. Açıkça Anayasanın 83. maddesi ihlal edilmektedir.
AİHM, HDP’ye dönük tutuklamaların siyasi nedenlerle yapıldığını belirtmiştir. AİHM’nin kararının 18’inci maddesindedir. Türkiye hakkında uzun zamandır verilmiş olan en ağır karar bu 18’inci maddenin ihlali kararıdır. İktidara, HDP milletvekillerine yönelik 2014’ten itibaren attığınız bütün adımlar ve açtığınız davalar hukuki nedenlerle değil siyasi nedenlerle demiştir. Siyasi saikler var arkasında demiştir. 2014’ten sonra açılan davaların tamamını siyasi kumpas davaları olarak nitelendirmiştir. Bu madde bugün de aynıdır. Bize gelen fezlekeler ve bizim için açılan davalar siyasi kumpas olma özelliğine sahiptir. AİHM 18’inci madde ihlali derken açık bir biçimde buna işaret etmiştir.
Fezlekeler üzerinden koparılan yaygaranın, iktidarın bunu tartıştırma yönteminin ayrıntılarını kısaca paylaşmak istiyorum. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Meclis’e fezleke yağmasına, fezlekelerin bu şekilde tartışılması içeriğine dair şu ana kadar fezleke meselesi hukukidir diyenlere tek cümle ile yanıt verelim. Gelin eğer yüreğiniz varsa, hukuk bilginiz yetiyorsa bütün bu fezlekeleri tek tek -bine yakın fezleke var- kamuoyu önünde tartışalım. Bakalım bunlar hukuki mi yoksa siyasi mi? Hodri meydan diyorum. AKP ve MHP’li bütün hukukçuları açıkça tartışmaya devam ediyorum. 84 milyon yurttaşın gözü önünde canlı yayında biz tek tek fezlekelerin nasıl olduğunu açıklamaya hazırız, bunu peşinen söyleyeyim.
Torba Yasa uygulaması biliyorsunuz parlamentonun bir klasiği haline geldi. Onlarca, yüzlerce kanunu değiştiren kanunlar direkt önümüze Torba Kanun geliyor. Şimdi de Torba Fezleke dönemi. Nasıl hazırlanıyor, otomatiğe bağlanmış. AKP’li yetkililer, Cumhurbaşkanı konuşuyor ertesi gün savcılar bunu emir telakki ediyorlar, oturup fezleke hazırlıyorlar.
Kobanê davası üzerinden kıyamet koparılıyor. 2 örnek vereyim. 6-8 Ekim protestolarından sonra 28 Şubat’ta 5 ay sonra Dolmabahçe Sarayı’nda heyetlerimiz oturdu. Dolmabahçe Mutabakatını açıkladılar. Mademki 6-8 Ekim’den HDP’yi sorumlu tutuyordunuz, neden çözüm süreci devam etti. Neden Dolmabahçe Mutabakatı imzalandı ve neden sonradan vazgeçildi. Bu soruya verilecek cevap Kobanê davasının ne olduğunu yeterince açıklıyor.
Bütün Türkiye’ye söylüyorum; Eğer suç olsaydı AKP masaya oturmazdı. 6,5-7 yıl beklemezdi. Şu anda siyaseten sözleri tükendi, bütün vaatleri bitti, toplumda büyük bir tepki var, büyük karamsarlık var, anketler morallerini bozuyor ve HDP’ye saldırarak güç devşirmeye çalışıyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Kobanê fezlekesine ilişkin fezleke ve davayı ayırarak söyleyelim; bir kere davaya ilişkin hazırlanan iddianamede okudum hepsini 353 sayfaydı sanırım, eklerini hariç tutuyorum. Bir haftada kabul edildi. Bir haftada kim okur bu iddianameyi? Nasıl okudunuz? Bunu soru olarak ortaya koyuyorum.
İkinci tutuklamayı nasıl yaptınız? Aynı suçtan ikinci tutuklama yapılamaz ki! Siz her gün yeni suçlar iddiasıyla yeni suçlar iddia ediyorsunuz. Kobanê iddianamesi tek bir medyayı esas almış ANF sitesi. Yüzde 80’i oradaki haberlere dayanıyor. ANF diye bir site olmasaydı bu dava olmayacaktı. Erdoğan geçmişte AKP’ye kapatma davasında bu bir Google iddianamesi demişti ya bu sadece Google değil keşke Google olsaydı diğer basın yayınlarından faydalanırlardı, daha objektif bir değerlendirme yapılabilirdi.
Bunun dışında şunu da söyleyeyim. İki tweet var benim elimde. Ben, Saruhan Bey, Garo Bey birkaç arkadaş daha Boğaziçi direnişiyle ilgili attığımız tweetler Kobanê fezlekesinde. Bunların tümü Kobanê fezlekesinde. Hani yaktılar, yıktılar, öldürdüler diyorlar tabii ki öyle bir şey yok. Ne yapacaklar bir şey bulmaları lazım. Boğaziçi tweetim şöyle: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz. Boğaziçi rektör seçimi istiyor. Kayyımları ne belediyede ne siyasette ne üniversitede istemiyoruz. Kabul etmiyoruz, çünkü kayyım darbedir, gasptır.
Bütün fezlekeler böyle üzerinde yaygara koparılan, suç işlediler bölücüler, terörörü diye üzerinden kıyamet kopardıkları fezlekeler bu kadar gayri ciddi, bu kadar özensiz ve gerçeklikten uzak ve sıkılmadan, yüzleri kızarmadan hukuki diyorlar. Ya hukuk bilmesek, bu ülkede hukuksuzluktan en çok mağdur olanlar olmasak, belki bir soru koyardık oraya. Biz hukuksuzluğu bizzat yaşayarak öğrendik. Yani bizim grubumuzda öyle fena hukukçular yok. Bu fezlekeleri en az onlar kadar yorumlayabiliriz. Önümüzdeki günlerde bu fezlekelerle ilgili sizlere açıklamalar yapacağız.
Son olarak savcılara, valilere, emniyet müdürlerine bir çağrım var. Bütün samimiyetimle bütün içtenliğimle çağrı yapmak istiyorum. AKP’ye güvenmeyin. Güvenmeyin sonra yarı yolda kalırsınız. Sizden öncekiler şu anda nerede biliyorsunuz. Hukuksuzluğa imza atmayın. Çünkü yarın bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp yanıldık diyebilir; yanıltıldık, pişmanız diyebilir. Başka bir şey söyleyebilir. O nedenle siz siz olun, önerimizdir, bir emir filan değil sakın yanlış anlamayın, biz yargıyı birileri gibi etki altına alma onları yönlendirme çabasında değiliz. Sadece önünüzdeki mevzuata göre değerlendirme yapın. Hukukun gereğini yapın.
Grup Başkanvekillerimiz ve milletvekillerimiz, Meclis'te AİHM #Demirtaş Kararı Uygulansın talebiyle açıklama yapıyor – CANLI https://t.co/p58im5EKwf
— DEM Parti (@DEMGenelMerkezi) March 4, 2021
Sendika.Org