150 milyar doların üzerinde Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) hacmi olan bir ekonominin başında olup “Kur benim için hiç önemli değil” sözü, olsa olsa vatandaşın zekasını hafife almakla açıklanabilir
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın üç yıllık Yeni Ekonomi Programı (YEP) açıkladığı toplantı sırasında bir soru-cevap bölümü olmadı.
Ancak Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Yazarı Hakan Güldağ, toplantı çıkışında döviz kurlarındaki durumu sorduğunu, Albayrak’ın “Kur benim için hiç önemli değil. Ben hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız. Çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde” dediğini TV yayınında aktardı.
“Hiç bakmıyorum” diye küçümsediği kur düzeyinin, memleketinin parasının değerini yansıttığını bilmeme ihtimali olabilir mi Bakan Albayrak’ın? Tam da bu nedenle canlı yayın sürerken soru kabul etmiyor olsa gerek.
Ekonomi gazetecilerinin canlı yayında yönelteceği her soru, süsleyip püsleme gayretinden lisanı anlaşılmaz hale gelmiş sunumun yaldızlarını dökecek, hakikati ortaya çıkaracak.
Sözüne dönecek olursak, Bakan Albayrak’ın “En kârlı çıkan biz olacağız” ifadesindeki “biz”in, biz vatandaşlar olmadığı malum.
150 milyar doların üzerinde Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) hacmi olan bir ekonominin başında olup “Kur benim için hiç önemli değil” sözü, olsa olsa vatandaşın zekasını hafife almakla açıklanabilir. Eğer kur gerçekten önemli değilse, o vakit bir an önce çıkılıp döviz üzerinden garanti verilen Yap-İşlet-Devret modelli ulaştırma projelerinde, döviz üzerinden kira ödenen ve gelir garantileri verilen şehir hastanelerinde “TL’ye döndük” denilmesi lazım.
YEP içindeki bir tabloya “TL bazlı alım garantili kontratlar” gibi ne anlama geldiği belli olmayan bir cümle kondurmakla olmaz. “TL bazlı alım garantili kontrat” ifadesiyle, mevcut döviz garantili sözleşmelerde TL’ye dönüş mü kastediliyor (keşke), yoksa bundan sonra özel sektörle bir daha döviz üzerinden sözleşme imzalanmayacağı taahhüdü mü, o da belli değil.
DÖVİZLİ SÖZLEŞME
Yeri gelmişken; genel hatlarıyla Hazine garantili projelere dair bir kısa hatırlatma yapalım:
– Yavuz Sultan Selim Köprüsü: 3 dolar + KDV+ ABD enflasyonu, günlük 135 bin araç. (ICA A.Ş.)
– Osmangazi Köprüsü: 35 dolar + KDV + ABD enflasyonu, günlük 40 bin araç. (Otoyol A.Ş.) İzmir Bursa otoyolu için 4 ayrı garanti var.
– Avrasya Tüneli: 4 dolar + KDV + birikimli 10 yıllık ABD enflasyon artışı, günlük 68 bin 500 araç.
– Çanakkale Köprüsü: 15 Euro + KDV, günlük 45 bin araç. (Yapımı sürüyor)
***
Bu tabloya yolcu başına garantiler verilen havalimanları dahil değil. 2040’lı yıllara kadar ödemesi sürecek şehir hastaneleri dahil değil. Akkuyu Nükleer Güç Santrali de dahil değil. Albayrak’ın kurun hiç önemli olmadığını söylediği tablo işte bu.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.