Samsun Vegan Topluluğu dün, 4 Ekim Hayvan Hakları Koruma Günü sebebiyle Atakum sahilinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı topluluk adına İrem Yıldırım okudu. 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nün bir “farkındalık günü olarak görüldüğü” ve “hayvan haklarının veganlık olduğu” vurgusu yapıldı
Samsun Vegan Topluluğu dün, 4 Ekim Hayvan Hakları Koruma Günü sebebiyle Atakum sahilinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı topluluk adına İrem Yıldırım okudu. 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nün bir “farkındalık günü olarak görüldüğü” ve “hayvan haklarının veganlık olduğu” vurgusu yapıldı.
Bugünün hayvanları insanlardan koruma günü olarak anılması gerektiğini ifade eden Yıldırım “Nitekim hayvanlar halen daha insanlar tarafından mal, kaynak olarak görülerek sömürülmekte ve sayısız eziyetlere maruz kalmaktadır” dedi.
Yıldırım, ülkemizdeki sosyal bilincin eksikliğine dikkat çektiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ülkemizde ise hayvanların korunması/hayvan haklarına dair en büyük eksiklerin başında hayvan haklarını tesis edecek yeterli ve etkili bir mevzuatın bulunmaması ile beraber hayvan haklarına dair sosyal bilincin son derece zayıf olmasıdır. Bu iki husus çözülmeden yapılacak her şey eksik ve yetersiz olacaktır. Bugün hayvanların uğradıkları haksızlıklar saymakla bitmeyecek kadar çokken, toplumda herhangi bir itiraz yükselmemekte, sosyal medyada infial uyandıran tekil vakalar dışında hayvanların uğradıkları tüm haksızlıklar, çektikleri acı ve eziyetler sessiz çığlıklarında yok olmaktadır. Daha özele inildiğinde, Türkiye’nin hayvan hakları konusunda (resmi/sivil) karnesinin oldukça kötü olduğu, hayvanların uğradıkları haksızlığın “Anadolu’da insanlar tarihten beri hayvanları sevmişler ve korumuşlar” ön kabulü ile örtülemeyecek kadar derin olduğu yüzleşilmesi gereken bir gerçektir. Bu gerçekle yüzleşilmeden ise müspet bir mesafe kat edilemeyeceği bilinmelidir.
Ülkedeki barınak sorununa da değinen Yıldırım, barınakların yalnızca tedavi ve rehabilitasyon merkezi olarak kullanılması gerektiğini vurgulayarak, “Belediyeler atıl personellerini barınaklara yerleştirmekten vazgeçip bilinçli ve nitelikli personeller istihdam etmeli, barınaklar yeterli tıbbi imkanlara kavuşturulup vaka yerinde acil müdahale yapabilecek nitelikte 7 gün 24 saat ambulans hizmeti sunulmalıdır” dedi.
Yıldırım, hayvanların sokaklardan toplanmasına da itiraz ederek, “Diğer taraftan barınakların hayvanların sokaktan toplatılıp hapsedildikleri yer olduğu algısı yok edilmeli, hayvanların en az insanlar kadar sokağın sahibi oldukları kabul edilmeli, bu anlayışı besleyecek sosyal ve pedagojik çalışmalar ilgili tüm kurumlar tarafından önemle projelendirilip hayata geçirilmelidir” dedi.
Hayvanların sağlık güvencesine kavuşturulması gerektiğini de ifade eden Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
Hayvanlar sağlık güvencesine kavuşturulmalı, özellikle muhtelif kazalarda zarar gören hayvanların özel kliniklerde de ücretsiz devlet tarafından karşılanacak şekilde tedavi edilmesinin önü açılmalı; gerekli tıbbi, fiziki, ekonomik çalışmalar ortak akıl ile yürütülmelidir. Sirkler, yunus parkları ve hayvanat bahçeleri tamamen kapatılmalı; özellikle doğal alanından uzakta olan hayvanlar derhal doğal ortamına kavuşturulmalı, hayvanların burada çektikleri eziyetler ifşa edilerek bu etkinliklerin bir eğlence olduğu algısı yıkılmalıdır.
Petshoplardaki hayvan satışının tamamen yasaklanması gerektiğini de belirten Yıldırım, “Yalnızca hayvan bakımı ve beslemesi ile ilgili ürünler satılmalı; “satın alma, sahiplen” algısı, sokakta yaşamını devam ettirmede zorlanacak hayvanlar öncelenerek egemen kılınmalı; süs hayvanı, cins hayvan gibi kavramlar terk edilerek hayvanlar arasındaki ayrım kaldırılmalıdır” dedi.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylere son verilmesi çağrısı da yapan Yıldırım sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
İnsan yaşamının konforunun her şeye değdiğini savunan bilim insanları bu konuya daha ahlaki çerçeveden bakarak hayvanlar faydasına çözümler geliştirmelidir. Kuşkusuz hayvanların uğradıkları haksızlıklar saymakla bitecek gibi değildir. Ancak çok acil olarak gördüğümüz hususların çözüme kavuşturulması hukukun, vicdanın ve ahlakın bir gereğidir. Bunu değerlendirirken hayvanların en büyük haksızlığı insanlardan gördüğü gerçeği asla unutulmamalıdır.
Samsun Vegan Topluluğu olarak medyada veya günlük hayatta önümüze çıkan her türlü hayvana şiddet olayının kökeninde hayvanları birey olarak kabul etmeyen, onların yaşam ve özgürlük haklarına saygı duymayan, bazı hayvanları sevilebilir bazılarını sömürülebilir olarak gören türcü bakış açısının yattığını biliyoruz. Yaşadığımız çağda tüm hayvan kullanımlarının keyfi sebeplerle yapıldığının farkına varıp inek, koyun, tavuk, balık, kuş gibi bilinçli ve hissedebilir tüm canlıların gasp ettiğimiz haklarını onlara geri vermek ahlaki yükümlülüğümüzdür.
Sendika.Org