Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 811. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı. Bu hafta, 40 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu
811 haftadır fail meçhul cinayete uğrayan yakınlarının faillerini ve kaybedilenlerin akıbetini soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bu haftaki açıklamayı da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle eylemlerini 82 haftadır İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştiriyordu. Koronavirüs salgınına rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, son 30 haftadır sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları canlı yayınlarla adalet taleplerine devam etti.
Bu haftaki açıklamada kayıp yakınları, 13 Eylül 1980 tarihinde, o dönemde Kars’a bağlı Göle ilçesinin Okçu Köyü’nde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Cemil Kırbayır’ın akıbetini sordu.
Bu hafta ilk olarak Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır konuştu.
13 Eylül 1980’de kardeşi Cemil Kırbayır’ın gözaltına alındığını belirten Kırbayır, “8 Ekim 1980, sorgusu bittikten sonra kardeşim Cemil Kırbayır’ın katledildiği gündür. Aradan 40 yıllık bir zaman geçmiştir. Bu zaman içerisinde hükümetler kuruldu, hükümetler devrildi. İktidarlar el değiştirdi. Çalmadığımız kapı kalmadı ama akıbeti hakkında hiçbir şey değişmedi. Değişmeyen tek bir şey vardır; o da 12 Eylül’ün zihniyetinin devam ettiğidir” dedi.
Mikail Kırbayır, verdikleri mücadele sonucu Cemil Kırbayır dosyasının Meclis’e getirildiğini hatırlatarak “Meclis İnsan Hakları Komisyonu’ndan çıkan karara karşın Kars Savcılığı herhangi bir iddianame hazırlamadan kanun yararına bozma talebiyle Yargıtay 8. Daire’ye dosyayı göndermiştir. Bizim beklentimiz ve temennimiz şudur: Adaletin daha fazla zedelenmemesi için Yargıtay’ın derdimize derman olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır da “40 yıl önce abim Cemil Kırbayır’ı gözaltına aldılar. Her yeri aradık, başvurmadığımız merci kalmadı ama bir sonuç alamadık” dedi.
Tayyip Erdoğan’ın, annesi Berfo Kırbayır’a söz verdiğini hatırlatan Fatma Kırbayır, “Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Anamın vasiyetini yerine getirin. Verilen sözleri yerine getirin. Anam mezarında rahat uyusun. Kemiklerimizi verin. Bütün kayıpların kemiklerini verin. Anneler ağlamasın” diye konuştu.
Kırbayır Ailesi’nin avukatlarından ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin de Kırbayır’ın gözaltına alındıktan sonra ailesinin bir türlü kendisiyle görüşemediğini ve bu süreçte yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını hatırlattı.
Cumartesi Anneleri’nin 2010 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi hatırlatan Keskin, “Başbakan gözaltında kayıplarla ilgili sorunu çözeceği sözünü verdi. Hatta en büyük sözü de Berfo teyzeye verdi, ‘oğlunu bulacağım’ diye. Sonra Meclis’te bir rapor hazırlandı. İlk kez bir Meclis İnsan Hakları Komisyonu ‘Cemil Kırbayır’ın gözaltında işkence edilerek öldürüldüğü kanısına varılmıştır’ şeklinde rapor düzenledi. Onun ardından Kars Savcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma sırasında gördük ki olayla ilgili Kars Savcılığı daha önce de bir soruşturma başlatmış. Hiçbir şey yapmamış. Takipsizlik kararı vermiş ve aileye bunun bilgisi dahi verilmemiş” ifadelerini kullandı.
2011 yılında yeni bir soruşturma dosyasının başladığını dile getiren Keskin, defalarca kez talep etmelerine rağmen hiçbir işlemin yapılmadığını söyledi. Keskin, dosyanın şu an Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay’a geri gönderildiğini belirterek, dosyanın takipsizlikle sonuçlandırılmak istendiğine işaret etti. İç hukuk yollarının tüketilmesini beklediklerini vurgulayan Keskin, Anayasa Mahkemesi’ne adil yargılama ihlali nedeniyle başvuru yaptıklarını söyledi.
Bu haftaki açıklamayı ise 1980’de işkence ile öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost okudu.
Kırbayır’ın Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi olduğunu ve 12 Eylül Askeri Darbesinin hemen ardından 13 Eylül 1980 tarihinde Ardahan’ın Okçu Köyündeki evinden devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığını söyleyen Erdost, “9’uncu Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı Kars gözetim evinde tutulan Cemil’le düzenli haberleşen ailesine gözaltının 25’inci gününde ‘bir daha buraya gelmeyin oğlunuz firar etti’ denildi. Baba İsmail Kırbayır’ın yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Cemil Kırbayır’dan bir daha haber alınamadı” dedi.
İsmail Kırbayır’ın kendi imkânları ile olayı araştırdığını belirten Erdost, sözlerinin devamında “Araştırmaları sonucunda biri güvenlik görevlisi olan tanıklara ulaştı. Cemil’in gözetim evinden işkencehaneye dönüştürülen Kars Eğitim Enstitüsü’ne getirildiğini, burada işkence ile sorgulandığını, 8 Ekim günü işkence ile öldürülerek, bedeninin kaybedildiğini öğrendi. İşkencecilerden dört kişinin isimlerini tespit etti” ifadelerini kullandı.
İsmail Kırbayır’ın, 30 Temmuz 1981 tarihinde bu bilgilerle Milli Güvenlik Konseyi’ne, ilgili Sıkıyönetim komutanlıklarına, Kars Valiliği’ne, Cumhuriyet Gazetesi’ne ve Türkiye Barolar Birliği’ne başvurduğunu dile getiren Erdost, “Yaptığı başvuruda olayı detayları ile anlattı. İsimlerini yazdığı işkencecilerin ve Cemil ile birlikte gözaltında bulunanların sorgulanması halinde oğlunun nasıl öldürüldüğünün ve bedeninin nasıl kaybedildiğinin ortaya çıkacağını söyledi. Ancak herhangi bir soruşturma başlatılmadı” dedi.
Alaz Erdost, Cumartesi Anneleri’nin Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi hatırlatarak, sonrasında gelişen gelişmelere işaret etti. “Cemil Kırbayır’ın gözaltındayken kamu görevlileri tarafından işkence ile öldürüldüğü ve bedeninin kaybedildiği kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktır ve bu durum TBMM raporu ile de sabittir” diyen Erdost, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
“Yargıtay, insan hakları ve evrensel hukuk değerlerini esas alarak, Adalet Bakanlığının ‘kanun yararına bozma’ başvurusunu reddetmelidir. Devlet, Berfo Anne’ye verdiği sözü tutmalı; Cemil Kırbayır’ın akıbetini açıklayacak, TBMM Raporu’nda da isimleri geçen fail ve sorumluların yargılanmasını sağlayacak adli ve siyasi iradeyi göstermelidir.”
Erdost, “Kaç yıl geçerse geçsin Cemil Kırbayır ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 112 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Sendika.Org