Eğitim-Sen, Dünya Kız Çocukları Günü sebebiyle “Benim sesim, eşit geleceğimiz…” başlıklı bir açıklama yayımladı. Açıklamada çocukların okulların kapalı ve uzaktan eğitim olduğu dönemde evde, tarlada çalıştığına dikkat çekildi, “Okulların açılacağı dönemde kız çocuklarının okula dönüş oranları düşebilir” ifadelerine yer verildi
Kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizliklere dikkat çekmek, haklarını savunmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla, 19 Aralık 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 11 Ekim tarihinin “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanmasına karar verdi. 2012 yılından itibaren Birleşmiş Milletler tarafından alınan bu karar uygulanmakta ve 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanmakta.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Dünya Kız Çocukları Günü sebebiyle “Benim sesim, eşit geleceğimiz…” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada “Her veri kız çocuklarının sistematik olarak ayrımcılığa uğradığını, insan olmaktan kaynaklanan haklara erişemediğini göstermektedir” denilerek, “15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Bu oran erkek çocuklar arasında 10’da birdir” bilgisine yer verildi.
Pandemi ile birlikte zaten var olan ekonomik krizin derinleştiğini ifade eden açıklamada “Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerden birini de kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır. Dünya genelinde 435 milyon kadın ve kız çocuğu, 2021’de günlük 1,90 ABD dolarından daha az gelire sahip olacak ve ayrıca salgın nedeniyle 47 milyon kadın ve kız çocuğunun daha dünya genelinde yoksulluğa itileceği tahmin edilmektedir” denildi.
Okulların çocukların korunmasında en güçlü kamusal denetim araçlarından biri olduğuna ancak okulların açılmamasının çocuğa dönük istismarın tespitini zorlaştırdığına dikkat çekilen açıklama aşağıdaki ifadelerle devam etti:
Pandemi sürecinde artan ev içi sorumluluklar, yoksulluk, cinsiyete dayalı şiddet en çok kız çocuklarını etkilemektedir. Okullar çocukların korunmasında en önemli kamusal denetim araçlarından biridir. Bunun devreden çıkmış olması özellikle kız çocuklarına dönük şiddet ve istismarla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Yüz yüze eğitime acilen geçilmesi talebinin pek çok nedeninden bir tanesi de budur. Küresel salgın kız çocuklarının eğitim hakkını ciddi şekilde tehdit etmektedir. UNESCO verilerine göre, dünyada 743 milyon kız çocuğu okula gidemiyor; okula gidemeyen bu çocuklar ailelerinin işlerine yardım ediyor, kardeşlerine bakıyor, tarlada çalışıyor. Bu durum okulların tekrar açılacağı dönemde ise kız çocuklarının okula dönüş oranlarının düşeceğine de işaret etmektedir. Birleşmiş Milletler, pandemi sonrasında 11 milyon kız çocuğunun okula dönememe riski ile karşı karşıya olduğunu ifade etmekte ve bununla ilgili mutlaka önlem alınması çağrıları yapmaktadır.
Çocukların korunması ve güçlendirilmesi sorumluluğunun tüm topluma ait olduğunun ifade edildiği açıklama şöyle sonlandırıldı:
Dünyanın her yerinde yaşanan savaşlar nedeniyle yerinden yurdundan edilen okul çağındaki çocuklar çalışmak zorunda bırakılmakta, çalışma ortamlarında tacize, istismara maruz bırakılmakta ve çocuk yaşta evlendirilmektedir. Çocukların korunması ve güçlendirilmesi sorumluluğu tüm toplumundur. Devletler kamusal sorumlulukları gereği yoksullukla ve çocuk işçiliği ile etkin mücadele etmelidir. Eşitliğin sağlandığı, cinsiyet ayrımının olmadığı bir toplum ancak bilimsel ve eşitlikçi bir eğitim sistemiyle mümkündür. Çocukların, ayrımcılık ve istismarın ne olduğunun dahi bilinmediği bir dünyada büyüdüğü, bütün haklardan eşit yararlandığı bir gelecek mümkün. Eğitim Sen olarak, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele ediyoruz. Toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı yaşasın eşitlik ve özgürlük…
Sendika.Org