Haziran İsyanı sırasında polis tarafından katledilen Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin açılan davanın 17. duruşması görülüyor. Duruşma öncesi adliye önünde yapılan açıklamada konuşan Sami Elvan, “Tetikçiler değil, asıl katiller yargılanmalı” dedi
Haziran İsyanı sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin açılan davanın 17. duruşması bugün (23 Eylül) Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görüldü.
Elvan Ailesi ve avukatları, sanık polis Fatih Dalgalı’nın cezalandırılmasını ve soruşturmanın derinleştirilmesini talep ederek sorumluluğu bulunan tüm sıralı amirlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Mahkeme heyeti ise dosyayı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi ve bir sonraki duruşmanın 9 Aralık’ta yapılmasına karar verdi.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla adliye önünde açıklama yapıldı. Açıklamaya Elvan Ailesi, avukatları, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.
Taksim Dayanışması’ndan Akif Burak Atlar, Berkin Elvan Davası’nın sona yaklaştığını belirterek şunları kaydetti:
“Bugüne kadar davanın her aşamasında çelişkili beyanlarla, karşılığı olmayan ifadelerle, karartılan delillerle, tarafsızlığı şüpheli raporlarla dolu duruşmalar birbirini izledi. Tutuklama taleplerimiz reddedildi, adalet talebimiz engellendi. Davanın esas hakkında beyan aşamasına geldiğimiz 17. duruşma öncesinde de tıpkı ilk duruşmada olduğu gibi Berkin için adalet istiyoruz. Katillerin, faillerin korunduğu, gerçeklerin karartılmaya çalışıldığı her davada olduğu gibi, akıl dışı ithamlarla karalanmaya, lekelenmeye çalışılan ancak haklılığı ikinci kez ispat edilen Gezi Direnişi’nin ilk günündeki gibi adalet istiyoruz.”
Gezi’de yaşamını yitirenler ve aileleri için adalet istediklerini ifade eden Atlar, sözlerinin devamında “Biz Taksim Dayanışması ve Elvan Ailesi olarak, ölüme karşı yaşamı savunmaya inatla ve ısrarla devam edeceğiz. Umuduna, Berkin’in kısacık ömründen bizlere yansıttığı kalacak. Çocuklar bir daha öldürülmesin diye, katillerinin yargılanması için ısrarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan Berkin da oğlunun sabahın erken saatlerde açık bir şekilde katledildiğini hatırlattı, acılarının taze olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Benim çocuğumu 5 Haziran’da ifadeye çağırarak, onu deşifre ettiler. Bundan 15 gün sonra bilinçli öldürdüler. Burada tetikçiler değil, asıl katiller yargılanmalıydı. Umarım adilane bir şekilde karar verilir.”
Açıklamanın ardından duruşma salonuna geçildi. Elvan Ailesi, avukat ve sınırlı sayıda gazetecinin salona alınmasının ardından duruşma başladı.
Pandemi nedeniyle salona kısıtlı seyirci alındığı duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da takip etti.
Soruşturma aşamasında tanık olarak ifadesi alınan polislerin duruşmada da dinlenmesi planlanıyordu ancak gelmedikleri için heyet bu karardan vazgeçmeyle ilgili tarafların görüşünü sordu. Polislerin ifadeleri okundu.
Heyet başkanı, esas hakkındaki beyanlarını almak için sözü taraflara verdi. İlk olarak Sami Elvan söz aldı.
Elvan Ailesi’ne ait “Berkin Elvan“ adlı Twitter hesabının aktardığına göre, Sami Elvan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Benim çocuğum özellikle seçildi. Hiçbir olay yokken benim çocuğumu bu ekrandaki katil, tetikçi vurdu. 13 yaşındaki bir çocuk nasıl terörist olabilir? Bunu açıklasınlar.
“Bir emniyet müdürü devlet bakanına ‘Berkin Elvan’ın illegal fotoğrafları servis edildi’ diye mail yolluyor. Ailem yedi yıldır acı çekiyor. Dönemin başbakanı ailemi yuhalattı. Hangi vicdana sığar bu? 13 yaşındaki bir çocuğun terörist olduğu iddiasını aklamanız gerek.
O dönem Abdullah Gül, Devlet Bahçeli arayıp başsağlığı diledi. Bu çocuk teröristse bu insanlar başsağlığı diler miydi? İsterseniz beni idam edin ama söyleyeceğim. Benim çocuğumun katili bu ülkenin cumhurbaşkanıdır. Karar verirken çocuğunuz varsa aklınıza onları getirip verin.”
“Ben buraya Berkin olarak geldim” diyen Gülsüm Elvan ise 17 duruşmadır mahkemenin katili aklamaya çalıştığını belirterek tepki gösterdi. Elvan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Her şey meydanda. Öldürülen çocukların suçlusu adaleti sağlamayanlardır.
Kimseyi öldürmedim, hırsızlık yapmadım. Meydanlarda yuhalandım. Hangi acıya yanayım? Çocuğumu o katil aldı benden. Ben yaşamıyorum, nefes alamıyorum. Soruyorum o katile: Çocuğu baba dediğinde benim çocuğumu hatırlıyor mu?
En baştan beri çocuklar ölmesin, analar ağlamasın dedim. ‘Adalet mülkün temelidir’ diyorlar ya o adalet bize yok. Adalet sağlanmış olsaydı çocuklar ölmeyecekti. Siz öldürün diye doğurmadım ben çocuğumu. Sofraya otururken hâlâ Berkin’i çağırıyorum.
Benim çocuğum 14 kilo haliyle sizi yargıladı. Mahkemenize, her şeye isyan ediyorum.”
Gülsüm Elvan’ın ardından söz alan Özge Elvan da “Dokuz ay boyunca neler yaşadığımı anlatsam yetmez. Annemin gözüne her baktığımda evladının acısını yeniden yaşamaması için ona sarılmadım. Bu salonda biz yargılanıyoruz. Berkin’in masumiyetini anlatmaya çalışıyoruz. Bu çok ironik” ifadelerini kullandı.
Elvan Ailesi’nin avukatlarından Can Atalay ise olay günü polislerin sokağın başındaki hareketlerine ilişkin video kayıtları eşliğinde yaptığı konuşmada, gaz tüfeği kullanan polislerin pusu kurduğunu, keşif yaptığını söyledi.
Av. Atalay’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Atış yapan polis bu toplantı ve gösteri yürüyüşüne usulüyle müdahale etmemeye karar veriyor. 80 metre kala atış yaparak kasten vuruyor Berkin’i.
Kasıt olduğu açık. Bilirkişi raporları da atış yapan polisin Fatih Dalgalı olduğunu ortaya koyuyor.
Keşif sırasında jandarma ve polis arasındaki kavga nedeniyle jandarma dosyadan çekildi. Bu yüzden keşif raporu yok. Buna rağmen görüntülerle hedef gözeterek atış yapıldığı ortada.
Atışın yapıldığı anda o sokakta bir toplantı ve gösteri yürüyüşü yok ama olsa bile Yargıtay içtihatlarına göre polisin önce uyarıda bulunması gerekirdi.”
Elvan Ailesi’nin avukatlarından Çiğdem Akbulut da soruşturma aşamasında dosyaya giren delillerin tutuklu olduğu veya hayatta olmadığı için salonda bulunmayan meslektaşları sayesinde toplandığını belirtti.
Av. Akbulut’un konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Barışçıl eylemlere karşı artan bir polis şiddeti vardı o dönem. Yapılması gereken her bir olay için ayrı bir soruşturma açılmasıydı ancak Berkin’in vurulmasıyla ilgili dosya yüzlerce dosyayla birleştirilmişti ilk başta. Etkin soruşturmanın önündeki bir engeldi bu.
Emniyet uzunca bir süre yanlış gün ve yanlış saatlerde Okmeydanı’nda görev yapan polislerin listesini gönderdi. Dosyanın eski savcılarından biri emniyete yazdığı yazıda olayla ilgili olmayan polislerin listesi gelmesi nedeniyle adeta isyan etti.
“Emniyet, görevli polis listesini göndermeyerek kasıtlı olarak dosyayı sürüncemede bıraktı. Olayın yaşandığı sokakta MOBESE kamerası olmasına rağmen kamera olmadığını bile yazdılar.
Soruşturma savcısı keşif talep ettiğinde Sulh Ceza Hakimliği talebi ‘şu aşamada gerekli olmadığı ve bu talebin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı’ gibi akıllara zarar gerekçelerle reddetti.
Şüpheliler vekili meslektaşlar soruşturma aşamasında dosyadaki işlemleri takip edebilirken bizim için gizlilik kararı getirildi.
Savcının olayla ilgili ismine ulaşılan ilk polisin nerede görev yaptığına ilişkin sorusuna bile bir yıl sonra yanıt verildi.
“Görüntülerde ismine ulaşılamamış bir ZET’çi (gaz fişeği tüfeği) polis daha var. Sanık Fatih Dalgalı’ya ve diğer polise atış emri veren bir amir var. Gezi eylemlerinde polisi kışkırtan bir siyasi iktidar var. Bu isimler soruşturulmadı.
Berkin Elvan’ın cebinden maytap çıktı diyerek onun masumiyetini karalayamazsınız. Bunu gerekçe yaparak hiç kimseyi öldüremezsiniz.
Berkin Elvan Davası, kamuya mal olmuş bir davadır. Bu dava kamunun adil yargılanma talebidir. Siz sanığı hiç görmediniz. Soru sorulduğunda nasıl tepki verdiğini hiçbirimiz göremedik, siz de göremediniz.
“Sanık Fatih Dalgalı’nın duruşmaya katıldığı ekranda gözlük ve bıyık taktığını gördük. Çünkü teşhis yapılacaktı. Küçücük ekranda gördüğünüz yüzünü bir de bu aksesuarlarla kapattı.
Sanığın cep telefonu sinyallerine ulaşıldı. Berkin’in vurulduğu anda Fatih Dalgalı’nın telefonu atış yapılan yerden sinyal verdi.
14 yaşında bir çocuğu polis tüfeğiyle vurdular. Dosyaya sürekli müdahale ediliyor. Delilleri karartmak istiyorlar çünkü öldürülen bir halk çocuğuysa, öldüren devletin imkânlarını kullananlarsa karşılaştığımız hep cezasızlık oldu.
“Kolluğun öldürdüğü çocuklar için adalet sağlanmadığından çocuklar öldürülmeye devam ediyor. Bir polisten hesap sorulursa diğer polislerden de hesap sorulur ve devletin otoritesi sarsılır diye düşünüyorlar.
Berkin’in katili cezalandırılmazsa çocuklar öldürülmeye devam edecek. Bu duruşmayı Berkin’in tutuklu avukatlarından ve Ebru Timtik’ten bahsetmeden bitiremem. Ona yöneltilen suçlamalardan biri sanık duruşmaya getirilsin diye açlık grevi yapmasıydı.
O açlık grevi eyleminin sonrasında dosyada hareketlilik başladı. Resimler, isimler önümüze geldi. Bir avukat adaleti 14 yaşındaki müvekkili için açlığıyla istemek zorunda kaldı. Ebru Timtik, Berkin Elvan’ın avukatıydı. Bütün halk çocukları için adalet sağlansın diye ölüm orucu tutarken öldü.”
Elvan Ailesi’nin avukatlarından Deniz Özen ise “Sonda söyleyeceğimi başta diyeceğim. Fatih Dalgalı peruk da taksa, b��yık da taksa Berkin Elvan’ı vurmuştur” diyerek sözlerine başladı.
Av. Özen, Berkin Elvan’a atış yapan kişinin Fatih Dalgalı olduğunu, görüntülerdeki kişinin Dalgalı’yla olan fiziksel benzerliğinin de bunu kanıtladığını anlattı.
Av. Akçay Taşçı da ZET silahının kullanımıyla ilgili teknik bilgileri hatırlatarak, “Bu silahın öldürücü olmadığına ilişkin raporların bir hükmü yoktur. Bu silah pek çok olayda kafa travmalarına neden oldu ve eğer iyi kullanılırsa birini de öldürebilir” dedi ve ekledi: “Bu kadar hedef alınarak yapılan atış kasti olarak yapılmıştır. Olası kast ortadan kalkmıştır. Sanık doğrudan kastla karar vererek Berkin’i öldürmüştür.”
Duruşmada bir kez daha söz alan Av. Can Atalay, Ulusal Kriminal Büro raporunda sanığın boyunun uzunluğuna kadar bilgi verildiğini belirterek “Fatih Dalgalı kasıtlı olarak tetiği çekmiştir” dedi.
Berkin Elvan’ın inancı ve ailesinin kökeni nedeniyle dosyada delil karartıldığını belirten Av. Atalay, “Berkin Elvan’ı kasten öldürdüğü için sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz. Sorumluluğu bulunan tüm sıralı amirlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. Yetmez, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İçişleri Bakanı Muammer Güler hakkında da suç duyurusunda bulunulmalıdır. Yetmez, ‘Emri ben verdim’ diyen dönemin Başbakanı Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunulmalıdır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden Av. Ayşenur Demirkale de sanığın cezalandırılmasını ve soruşturmanın derinleştirilmesini talep etti.
Elvan Ailesi’nin avukatlarından sonra söz alan sanık polis Fatih Dalgalı ise “Baştan beri karşı tarafın avukatlarının söyledikleri standarttır. Konuştukları varsayım ve hayalidir. Keşif esnasında polis ve jandarmanın kavga ettiğini söylüyorlar. Bunu da ispat edemiyorlar. Kimsenin yaralanmasıyla bir ilgim yok” diye konuştu.
Sanık polisin avukatları da Elvan Ailesi’nin avukatlarının beyanlarına itiraz etti.
Ardından duruşmaya ara verildi.
Aranın ardından mahkeme heyeti, bir sonraki duruşma 9 Aralık 2020 Çarşamba günü, saat 9.30’da yapılacağını açıkladı.
Mahkeme, dosyayı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi.
Sendika.Org