Evde okullaşma okul dışında, evde ya da farklı bir mekanda aile ya da öğretmenler tarafından yapılan eğitimler için kullanılan bir kavram. Özellikle Avrupa’da sistem dışı alternatif eğitim arayışları esnasında bir dayanışma modeli olarak genellikle özgürlükçü çevrelerde yaygınlaşmış, çocuk bakım ve eğitiminin ailelerin dayanışmasıyla imece usulü gerçekleştirilmesi hali
Korona hepimizin hayatına sosyal ve ekonomik olarak bomba gibi düştü. Olumlu düşünme çabamızla ekmek yapmayı öğrenmek, pek çok konuda farkındalığımızı artırmak gibi entelektüel limanlara sığınsak da genel anlamda işlerimiz aksadı, durdu, ekonomik olarak epey kısıtlandık, sosyal yaşantılarımız biçim değiştirdi, yalnızlaştık, içe döndük, kaygılarımız arttı. Okulların kapanmasıyla birlikte çocuklar da eve kapandı.
Bütün bu süreçte onlar da bedensel, zihinsel ve psikososyal olarak paylarına düşeni yaşıyorlar.
Ben de 10 yaşında bir çocuk annesiyim. Aynı zamanda bir klinik psikolog olarak uzun yıllardır çocuk ve kadın çalışmaları içinde eğitim içerikleri geliştiriyorum.
Bu yazıyı; korona günlerinde çocuk gelişimi, bakımı ve eğitimi konusunda neler yapabiliriz diye düşünürken -okullar açılmıyor, ne yapacağım, çocuğa kim bakacak, ben nasıl çalışacağım paniğinde- gelişmiş bir model fikri sizlere aktarmak ve dayanışmayla üstesinden gelemeyeceğimiz bir şey yoktur hissimizi artırmak niyetiyle yazıyorum.
Korona döneminde çok çeşitli dayanışma mekanizmaları kuruldu. Bunlar aynı zamanda yeni bir toplumun filizleri gibi. Çocuklarımızın bakımı ve eğitimi konusunda da dayanışma mekanizmaları geliştirebiliriz. Okullar açılsın mı açılmasın mı tartışmasına daralmaktansa biz ne yapmalıyız sorusuna odaklanabiliriz.
Evde okullaşma (home schooling) okul dışında, evde ya da farklı bir mekanda aile ya da öğretmenler tarafından yapılan eğitimler için kullanılan bir kavram. Özellikle Avrupa’da sistem dışı alternatif eğitim arayışları esnasında bir dayanışma modeli olarak genellikle özgürlükçü çevrelerde yaygınlaşmış, çocuk bakım ve eğitiminin ailelerin dayanışmasıyla imece usulü gerçekleştirilmesi hali. Ülkemizde az da olsa okul öncesi dönem çocuk ailelerinin dar gruplarla bu tip dayanışma biçimlerini denediklerini duyuyor, görüyoruz. Başka bir okul mümkün gibi aile kooperatifi deneyimlerini biliyoruz.
Özellikle çalışan ebeveynler için çocukların bakımı, eğitimi ve sosyalleşmesi hepimizin ortak meselesi. Aynı dertlerden muzdarip bir anne ve eğitimci olduğum için bu konuda çok kişiyle konuşuyorum ve ailelerden pandemi sürecinde gelen cümlelerin kabaca şunlar olduğunu görüyorum.
Bütün gün elinde cep telefonu, biz de bıraktık artık.
Hareket etmediği için çok kilo aldı.
Çok sinirli, hiç söz dinlemiyor, içe kapandı. Biz de dayanamıyoruz artık. İlişkimiz bozuldu.
Kitap oku ders çalış diyoruz ama hiç yapmak istemiyor.
Hep başında durmam lazım. Tek başına uzaktan eğitimi takip etmek istemiyor, ödevleri yapmıyor.
Hep dışarı çıkmak istiyor. /Korkuyor, hiç dışarı çıkmak istemiyor.
Ne yapıcaz hocam? bu böyle devam edecek gibi görünüyor?
16 Mart’tan bu yana okullar tatil ve 31 Ağustos’ta uzaktan eğitim yoluyla başlayacak. 21 Eylülde kademeli ve seyreltilmiş yüz yüze eğitim hedefleniyor. Kademeli derken konuşulan; ilk bir ay anasınıfı, 1., 2., 8. ve 12. sınıflar açılacak haftada 2 gün yüz yüze diğer günler yine uzaktan, diğer aylarda duruma göre sırasıyla 3. ve 4. sınıflar ve diğerleri dönüşümlü devreye sokulacak.
16 Mart’tan 21 Eylül’e kadar çocuklar zaten 6 aydır korona koşullarında evde durmuş olacaklar ve büyük bir ihtimalle en az 4 ay daha. Sürecin belirsizliği ve 6 aydır okullaşma dışında kalan çocukların durumu, özellikle çalışan anne ve babaları oldukça endişelendiriyor. İçinde yaşadığımız toplumun yüklediği cinsiyet rolleri icabı anneler, işten ayrılıp evde çocuklarla ilgilenmeyi düşünüyor ya da yine cinsiyetçi bir düsturla oklar anneanne ya da babaannelere dönüyor.
Devlet okulları anlamında, uzaktan eğitimden kasıt EBA TV’de haftada 20 şer dakikalık 5-6 videoyu izleme, haftada 2 canlı ders ve EBA TV’den önerilen ders dışı aktiviteleri isteğe bağlı takip etme ve verilen ödevleri yapma halidir.
Cep telefonundan yapılacak bir şey değildir, internet ve bilgisayar ya da tablet gerektirir. Evde birden fazla çocuk olması durumunda işler zorlaşmaktadır. Herkesin internet ve teknolojiye ulaşımı mümkün değildir ve özellikle ilkokul çocukları için bu süreci yürütecek bir yetişkin, çocuğun başında bulunmalıdır. Kendi tecrübemden örnek verirsem, tüm bu teknik donanıma sahip olmamıza rağmen, uzaktan eğitim döneminde uzun uğraşlardan sonra 3 kere canlı derse bağlanmayı başardık, onlarda da 3-5 çocuk bağlanabilmişti.
Özel okullarda aile memnuniyeti üzerinden ekonomiyi ayakta tutmak esas olduğu için daha uzun süreler, daha interaktif canlı dersler zorlanıyor ama orada da çalışan anne babalar için çocuğun tam gün evde yalnız veya bakıma muhtaç olması özel okulların cazibesini de bitiriyor. Zaten sadece parası olanlar için bir seçenek.
Eğitim sadece bilgilenme değildir, öyle olsaydı Google’da zaten tüm dünya bilgisi mevcut, izletirdik hepsini çocuklara, olur biterdi. Çocukların diğer çocuklarla bir arada olmaya ihtiyacı var.
Eğitim bedensel, zihinsel ve psikososyal etkileşimli bir gelişim sürecidir. Toplumsal yaşamın içinde, gelişimin bir parçasıdır. Akranla birlikte öğrenme, toplumsallaşma halidir. Sosyal yaşam becerileri, bedensel aktivite, tek başına okulda var olmak için gerekli özbakım becerileri, iletişim bu eğitim sürecinin önemli kazanımlarıdır. Bir çocuğun ekrandan bilgi aktarımlarını izlemesi bu anlamda eğitim değil, uzaktan bilgilendirme olabilir ancak.
Çocuklar zaten büyük zamanlarını oyun, video izleme gibi aktivitelerle ekran başında geçiriyorlar. Eğitimin de ekran başında olması uzun vadede pek çok ruhsal ve fiziksel soruna yol açabilir.
Uzaktan eğitim materyalleri video ve oyunların renkli, eğlenceli enerjisini yaratamayacağı için bilgilenme sürecine dair motivasyonu da azaltacaktır ki çocukların ekran başında eğitime karşı isteksizliklerini görüyoruz.
Eğitim herkes için anayasayla güvence altına alınmış temel bir haktır. Her zamanki gibi bu zorlu süreçte de devletin verdiği eğitime zorunlu olan yoksul çocuklar ve özel okullarda eğitim alma şansına sahip zengin çocuklar arasındaki fark iyice açılıyor. Bir gün aynı üniversite sınavına girecekler.
Uzun lafın kısası özellikle ilkokul çocukları için uzaktan eğitim olmuyor.
“Ee devlet ne yapsın bütün dünya pandemiyle savaşıyor” diyenler oluyor. Devletin eğitim gibi temel hak alanına dair vizyonunu yeniden yapılandırması, eğitime bütçe ayırması, korona koşullarına uygun ortam ve okullar yapması, eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması gerekiyor. Yani bu defteri kapatıp yeni bir defter açması… Bu da pek olası görünmüyor.
Oğlum ilkokula gittiği için kendi planlamam onun yaş gurubuna uygun. Yukarıda bahsettiğim ihtiyaçların oluşturduğu bakış açısı ve dayanışma esasıyla okul öncesi ve 12 yaş üzeri çocuklara, yaşadığınız bölge ve duruma uygun hale getirilebilir.
Eğitim, bakım ve akranlarıyla bir arada olma giderilmesi gereken temel ihtiyaçlar olarak düşünüldüğünde somut önerim şudur.
- Öncelikle birbirine yürüme mesafesinde oturan 8-12 yaş arası, ailesiyle dünyaya benzer yaklaşımlarda olduğumuz 4 çocuk ve ailesiyle bir araya gelmeliyiz. Bu sayı sahip olduğunuz ev ya da mekanlara göre daha fazla da olabilir ben 2 kız 2 oğlan çocuğu şeklinde daha dengeli olacağını ve pandemi koşullarını düşünerek 4 diyorum. Yani 4 kişilik küçük bir sınıf oluşturuyoruz, çocukların gelişim ve uyum özelliklerine göre aynı yaş da olabilir +1, -1 gibi de.
- Olabilir diye düşündüğümüz ailelerle bir toplantı yapıp her şeyi konuşuyoruz. İhtiyaçları tespit ediyoruz. Herkesin hijyen, beslenme ve eğitim içerikleri, zamanı yapılandırma gibi konularda ortaklaşması önemli. Güven esas.
- Haftada 4 gün, her gün bir çocuğun evinde 9.00-17.00 saatleri arasında çocuklar bir araya geliyor. O gün hangi evdelerse, kahvaltı, öğlen ve akşamüzeri yemekler o ev tarafından karşılanıyor. Haftada bir gün de şehir gezileri.
- Bizim planlamamızda çocuk çalışmaları yürüten, sınıf öğretmeni, çocuk gelişimci vb. 2 kişi çocuklardan sorumlu. 9.00- 17.00 saatleri arasında çocuklardan sorumlu olacak. Eğitimcilerden biri kadın, biri erkek olursa güzel olur. Haftada 2 gün biri, 2 gün diğeri, 1 gezi günü de dönüşümlü.
- Bu durumu MEB müfredatına indirgenmiş eğitim anlayışına bir açılım fırsatı gibi de görebiliriz. Müfredat, aile ve çocukların ihtiyaçları doğrultusunda eğitime destek olacak kadroyla hep birlikte oluşturulabilir. MEB in zorunlu içeriğini de takip ederek, çalışmaları çocuklarımızın gelişimini sanat ve spor yoluyla destekleyen tematik bir bilgilendirme süreci ve yaşantıları şeklinde planlayabiliriz. Kaba bir örnek olarak; çocuklar sabah kahvaltıdan sonra EBA TV’den izlemeleri gereken videoları izler, verilen ödevleri yapar, sonrasında parka gider, oynar. Eve döner, öğlen yemeği, öğleden sonra 1 saat müzik, drama, yaratıcı el işleri gibi konularda birlikte yapılandırılmış nitelikli vakit geçirirler gibi.
- Aileler de sürece becerileri doğrultusunda bireysel destek verebilirler. İngilizce bilen bir veli İngilizce çalıştırabilir, yaratıcı okuma yazma gibi biçimlerle çocukları destekleyebilir. İçerik ve süreler ihtiyaçlar çerçevesinde detaylı planlanır.
- Bizim planlamamızda çocukların bakım ve eğitiminden sorumlu olacak kişilere emekleri karşılığı aylık 3.000 TL ödemeyi düşünürsek bu durumda her bir aile başına düşen rakam aylık 750 TL’dir ki bir çocuğun haftada 5 gün bakım ve eğitimi için çok ama çok uygun bir rakam.
- Çalışmayan ve bu konu için ayıracak bütçesi olmayanlar için haftanın her bir günü çocuklardan bir ebeveyn sorumlu olabilir ve diğer 3 veli boşa çıkabilir. Ya da 2 kişi çocukların başında bulunur, böylece herkes haftada 2 gün boşa çıkar. Sivil toplum çalışmaları yapan guruplardan gönüllü destekçiler sağlanabilir.
Bu modelin faydaları nelerdir?
- Eğitim ve bakım konusunda ihtiyaçlar dayanışma yoluyla giderilmiş olur.
- Dayanışma yaşatır, annelere zaman kalır, çocuklar ve aileler birbiriyle yakınlaşır ve bu sistem dışında da bakım emeği konusunda birbirine destek olur, çocuklar birlikte öğrenir, dost olur, dayanışma büyür.
- Ekonomik kriz içinde olduğumuz böyle bir dönemde 1-2 kişiye istihdam sağlanmış olur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.