MEB’in atamasını yaptığı 20 bin öğretmen COVID-19 salgını sebebiyle eğitime ara verilmesi sonrası görevlendirilmedi. Şu anda atanıp göreve başlayamayan pek çok öğretmen geçim sıkıntısı yaşıyor. Asya T. bu örneklerden yalnızca biri. Onun hikâyesi bu süreçte atanıp da kararname bekleyen tüm öğretmenlere ayna tutuyor
26 yaşında genç bir sosyal bilgiler öğretmeni. Mezun olduktan sonra aile bütçesine katkı sunmak için çeşitli işlerde senelerce güvencesiz çalışıyor. Atanacağını düşünerek uzun süre kayıtdışı çalıştırılıyor, yoğun sömürüye maruz kalıyor.
Sigortasız çalıştığı işyerinde öğleden önce mutfakta çalışıyor, öğleden sonra ise patronun evine gidip çocuklarına bakmak zorunda kalıyor.
Atanıp yaşadığı sıkıntılardan kurtulmak için aynı zamanda KPSS’ye hazırlanan genç öğretmenin sınav hazırlık serüveni yoğun ve yorucu bir şekilde sonuçlanıyor. Genç öğretmen bütün bu zorlukların arasında atanıyor, büyük umutlarla yeni hayatına hazırlanıyor.
Ancak şimdi de kararname engeline takılmış durumda. Karamsarlığın getirdiği büyük bir umutsuzluk içinde.
Siz okuyucularımızı Asya Öğretmen’le baş başa bırakıyoruz. Asya Öğretmen’in hikayesi bu süreçte atanmayan ya da atanıp da kararname bekleyen tüm öğretmenlere ayna tutuyor.
“Atama zorluklarını bildiğim halde okuyup öğretmen olmak istedim”
Yedikardeşli bir ailede büyüdüm ben. Benden önce ailemde ilkokuldan öteye kimse okumadı. öğretmenlik mesleği benim çocukluğumdan beri istediğim yegâne meslek. Atama zorluklarını bildiğim halde okuyup öğretmen olmak istedim. Toplumlara çekirdeği aşılayan bir meslektir öğretmenlik. Çekirdek ne kadar verimli olursa meyvesi de o derece verimli olur. Her öğrenci işlenmemiş bir çekirdektir ve toplumun temelidir. Buna inanarak bu mesleği tercih ettim.
“Emeğimin karşılığını alacağım derken kararname engeline takıldım”
2016 yılında sosyal bilgiler öğretmenliğinden mezun oldum. Mezun olduğumdan bu yana aile bütçesine katkı sağlamak için evimizin yakınında peçete imalat fabrikasında çalışmaya başladım, önce fabrikanın üretim bölümündeydim sonra mutfak bölümüne baktım işçilere yemek yapıyordum öğlene kadar, öğlenden sonra patronun evine gidip çocuklara ablalık yapıyordum. Sonrasında garsonluk, bulaşıkçılık gibi bir sürü iş değiştirdim. Tabii bütün bu işlerde çalışırken sigortasız çalıştım çünkü patronlar atanacağıma olan inancımdan çekiniyorlardı. Benden kendi işleri ve mesleğim arasında bir seçim yapmamı istiyorlardı. Bir yandan KPSS’ye hazırlanıyordum aynı anda farklı iki kitap alacak parayı çoğu zaman denkleştiremiyordum, ben de aldığım bir kitabı karalamadan ikinci el olarak satıp onun parasıyla yeni bir kitap alıp KPSS’ye bu şekilde hazırlandım. Alanımda derece yaparak atandım, tam emeğimin karşılığını alacağımı düşünürken pandemiden dolayı ertelenen kararname engeline takıldım. Kararname isteyince gerek sivil insanlar gerekse öğretmenlik mesleği içindeki bazı yetkililer bizi paragöz ilan etti. Kimse ocak ayı ataması adı altında bizi neden mart ayında atadılar diye sormuyor. Kimse şu an 4 kardeşli, sıfır çalışanlı bir aile geçimini nasıl sağlıyor diye sormuyor. Bakan sürekli diyor okula bir gün bile gitmiş olsalar kararnameleri gönderilecekti. Ancak daha önceki dönemlerden biliyoruz ki atanmış ancak askerde olduğu için gidip sözleşme imzalaması yaz dönemine denk gelen öğretmenler var kimse onlara siz okullar kapalıyken geldiniz diye sözleşmenizi okullar açılana kadar erteledik demedi. Ya da ataması sömestr tatiline denk gelen öğretmenler kimse onları da ertelemedi. Ama söz konusu biz olunca kapılar suratımıza kapanıyor. 20 bin öğretmenin bütçesinin 2019 yılında belirlendiğini ve hazineden payını aldığını biliyoruz. Cumhurbaşkanı bizi istihdamın devam ettiğinin göstergesi olarak kendisi duyurdu. Kararnamemin gelmemesi kendi suçummuş gibi ailemden utanıyorum artık. Atamanın açıklandığı gün evimiz bayram yeri gibiydi ama şimdi neredeyse keşke o günü hiç yaşatmasaydım diyecek durumdayım. Atandıktan sonrası için büyük umutlarımız vardı şimdi ise yerlerinde yeller esiyor. Karamsarlık içindeyiz. Işıksız kalmış gibiyiz ne yapacağımızı gerçekten bilmiyorum.
“Evimizde çalışan kimse yok, 1400 lira işsizlik maaşı ile geçiniyoruz”
Pandeminin ülkemizde görüldüğü henüz ilk günlerde babamı işten çıkardılar, annem ev hanımı olduğu için çalışmıyordu. Pandemi sürecinden dolayı bankalar kredi vermeye başlamıştı, oraya başvurmuştum onaylandı 5 bin TL kredi çektim onu da aileme verdim mutfak masrafları için herhangi bir gelirim yok. Hâlihazırda evimizde çalışan kimse yok, devletin babama verdiği aylık 1400 TL’lik işsizlik maaşı ile hayatımızı idame etmeye çalışıyoruz. 4 kız kardeşim, annem ve babamla birlikte oturmuş kararname bekliyoruz.
“Hastalığıma rağmen hala bekliyorum”
Atama sonuçlarının açıklanmasından sonra göreve başlamak için gerekli olan sağlık raporunu almak için devlet hastanesine gitmiştim, orada verdiğim bir tahlil sonucu tesadüfen hipertiroidi hastası olduğumu öğrendim. Tedavi süreci için bir kaç tahlil daha verdim ancak pandemiden dolayı poliklinikler acil hasta dışında randevu vermeyi erteledi. Özel hastaneye gidecek maddi imkânım da olmadığı için hastalığıma rağmen hâlâ bekliyorum. 26 yaşındayım kendi sigortam hiç olmadı, babamın sigortası üzerinden sağlık gereksinimlerimi karşılıyordum ancak şu anki süreç ona da müsaade etmiyor.
“Elde ettiğimiz haklarımızın tanınmasını istiyoruz”
Bir an önce kararnamelerimizin gönderilmesini talep ediyorum. Eğer okullar açılırsa örgün eğitime katılırız, okullar açılmazsa uzaktan eğitime dâhil oluruz, sosyal destek gruplarına dâhil olabiliriz. Biz, bize verilecek her türlü göreve hazırız ve açığız yeterki kararnamelerimiz gönderilsin. 20 bin öğretmenin ailesiyle empati kurulması gerekiyor. Pandeminin faturasının bize kesilmesini doğru bulmuyorum. Mevcut durumdaki kazanılmış olan hakkımızın bize teslim edilmesini talep ediyorum. Biz kimsenin sırtındaki kambur değiliz. 16 yıllık emek 2 yıllık bekleyiş sonucu elde ettiğimiz haklarımızın tanınmasını istiyoruz.
ATANIP GÖREVE BAŞLAYAMAYAN ÖĞRETMENLER ANLATIYOR (I): “KAZANDIĞIM ÖĞRETMENLİK HAKKINI İSTİYORUM”
Sendika.Org (Nur Kaplan)