İnsan Hakları Derneği ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, mültecilerin durumuyla ilgili yaptığı açıklamada, insani krizin yaşandığını, Türkiye ve Avrupa’nın suç işlediğini vurguladı. Kurumlar, sınırların acilen mültecilere açılmasını istedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Edirne sınırında mültecilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin İHD Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasını okuyan Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Başak Kocadost, İdlip saldırısıyla birlikte Türkiye için sonuçları çok ağır bir hal alan çatışmaların, Suriye’de yaşanan insani krizi daha da derinleştirdiğini söyledi. Kocadost, savaşın şiddetlenmesiyle, hayatını kaybeden, yaralanan ve yerinden edilen insanların sayısında dramatik bir artışın yaşandığına da dikkat çekti.
Türkiye sınırına yığılan yüz binlerce sivilin durumuna işaret eden Kocadost, mültecilerin oldukça zor koşullar altında hayatta kalmaya çabaladıklarını, sınırda yaşananların insani felaketin siyasi iktidar ve yaygın medya tarafından görmezden gelindiği ve üstünün örtülmeye çalışıldığını kaydetti. Kocadost, hükümetin Avrupa sınırından geçişlere müsaade edileceğini duyurması sonrasında çok sayıda mültecinin, Türkiye’nin dört bir yanından kalkarak, daha iyi bir yaşam kurma hayaliyle, ailesiyle birlikte Avrupa sınırlarına yöneldiğine vurgu yaparak, kendi imkânları ile ya da ücretsiz hizmet sağlayan otobüslerle sınırlara gitmeye çalışan mülteciler olduğu gibi, bir yandan da bu durumun propagandasını yapmak isteyen televizyon kanallarının, açıktan mültecilerin yaşamlarını tehlikeye attığını söyledi.
Kocadost, karadan geçişin sağlanabildiği İpsala ve Pazarkule sınır kapılarında yığılmış çocuk, kadın, yaşlı, engelli, hasta binlerce mültecinin içecek su, süt, mama, bebek bezi dahi bulamadığı, yağmur ve kış soğuğuna rağmen geceyi dışarıda geçirdiği, sağlık hizmeti alamadığı için hastalıkların baş gösterdiğini aktardı. Kocadost, “İnsan hayatını ve temel insan haklarından biri olan iltica hakkını bu şekilde, pazarlık konusu etmek gayri insani olduğu gibi, Türkiye devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerinin de ihlali niteliğindedir ve telafisi imkansız zararlara yol açan büyük bir suçtur” dedi.
Avrupa ülkelerine de benzer eleştirilerde bulunan Kocadost, “Kendi üzerlerinden sorumluluğu atmak için yıllardır göçmenlerin Türkiye’de yaşadıkları hak ihlallerini görmezden geldiler. Geri kabul anlaşmaları ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de düzenlenen mültecilik hakkını ihlal ettiler. Bugün ise sınırlarını daha da sıkı kapatarak, kendileri ve çocukları için daha iyi bir yaşam umuduyla Avrupa’ya gitmeye çalışan yüz binlerce göçmenin hayatını doğrudan tehlikeye atmakta ve bu suça ortak olmaktadırlar” ifadelerini kullandı.
Kocadost, Birleşmiş Milletlerin (BM) geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporda, bölgede yaşanan korkunç gerçeği gözler önüne serdiğini anımsatarak, şu bilgilere yer verdi:
Rapora göre, 1 Aralık-12 Şubat tarihleri arasında yüzde 60’ı çocuk olmak üzere 800 binden fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kadınlar ve çocuklar bu toplamın yüzde 81’ini oluşturuyor. Bu tarihler arasında yerinden edilen sivillerden yaklaşık 550 bin kişi İdlib bölgesinin diğer mahallerine giderken, diğer 250 bin kişi ise Afrin, Cinderes, Al Bab, Azez gibi bölgelere sığınmak zorunda kaldı. Sadece 9-12 Şubat tarihleri arasında yerinden edilenlerin sayısı ise 140 binin üzerinde. Bu kişilerin yüzde 17’si kamplarda kalırken, yüzde 12’si bireysel çadırlarda, yüzde 15’i ise bitmemiş binalarda kalıyor. 82 bin kişi ise açık havada ağaçların altında kalıyor.
Suriye’de milyonların içinde bulunduğu insani krizin “doğal felaket” olmadığını, hükümetlerin savaş politikalarının ve sınırlara ördükleri duvarların sonucu olduğunun altını çizen Kocadost, insani krizin son bulması için şu taleplerde bulundu:
Sendika.Org