Konda’nın yayımladığı bilgi notunda toplumun yüzde 97’sinin mesele hakkında duyuma sahip olduğu, yüzde 86,5’inin virüsün nasıl yayıldığını ve yüzde 85’inin tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiğini bildiği fakat bilindiği halde pratiklerde gerekli şeyleri yapanların oranının ise yalnızca yüzde 55 olduğu belirtildi
Konda Araştırma ve Danışmanlık, toplumun Koronavirüs salgını hakkında bilgi düzeyi ve tutumuna ilişkin 11 Mart tarihinde abonelerine yolladığı bilgi notunu kamuoyu ile paylaştı.
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın imzasıyla yayımlanan bilgi notunda toplumun yüzde 97’sinin mesele hakkında duyuma sahip olduğu, yüzde 86,5’inin virüsün nasıl yayıldığını ve yüzde 85’inin tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiğini bildiği fakat bilindiği halde pratiklerde gerekli şeyleri yapanların oranının ise yalnızca yüzde 55 olduğu belirtildi.
Bu farkın siyasi kutuplaşmaya bağlı olarak devlet kurumlarına karşı gelişen güvensizlikten kaynaklandığına dikkat çekilen bilgi notunda toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumlarının bu virüse karşı yeterli önlem aldığına ve yine yüzde 45’i ilgili kurumların topluma doğru bilgi verdiğine inanmadığı kaydedildi.
Konda’nın bilgi notunun tam metni:
Koronavirüs (COVID-19) Salgını Hakkında Bilgi Notu
11 Mart 2020 tarihinde abonelerimize yolladığımız bilgi notunu kamusal sorumluluğumuz gereği sizlerle paylaşıyoruz;
Sayın Abonemiz,
KONDA BAROMETRESİ’nin 107’ncisi olan Mart 2020 araştırmasının saha çalışmasını 7-8 Mart tarihlerinde gerçekleştirdik. Bu ayın temalarından birisi de Koronavirüs (COVID-19) salgını hakkındaki bilgi ve pratikleri öğrenmek idi. Bu notu Sağlık Bakanlığı’nın açıklamaları ve gelişmelere karşı olası senaryo çalışmalarınıza katkısı olabileceği önkabulüyle abonelerimizi acil bilgilendirme amacıyla yazıyorum.
Bulgularımıza göre toplumun yüzde 97’sinin mesele hakkında duyuma sahip olduğu, yüzde 86,5’inin virüsün nasıl yayıldığını ve yüzde 85’inin tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiğini bildiği anlaşılmaktadır. Fakat bilindiği halde pratiklerde gerekli şeyleri yapanların oranı ise yalnızca yüzde 55’dir.
Yine bulgularımıza göre toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumlarının bu virüse karşı yeterli önlem aldığına ve yine yüzde 45’i ilgili kurumların topluma doğru bilgi verdiğine inanmamaktadır.
Bu bulgulardan yola çıkarak şu iki noktanın altını çizmeliyim:
– Riskin ne olduğu ve tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiği bilinmekte ve fakat toplumun yarıya yakını pratikte bu tedbirleri almamakta veya uygulamamaktadır.
– Ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ve buna bağlı olarak da devlet kurumlarına olan güvenin böylesi bir toplum sağlığı ve salgın meselesinde bile etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Halbuki, tüm siyasi tercih ve pozisyonlarımızdan bağımsız olarak tehlike ve mesele gerçektir. Bu noktadan hareketle karar verici pozisyonlarda olan abonelerimize önerilerimiz şöyledir:
– Virüs ve salgının ne olduğuna dair bilgi amaçlı çabadan daha çok tedbirlerin uygulanması amaçlı çabaların yoğunlaştırılması ve hatta sorumlu olduğumuz alanlarda tedbir amaçlı uygulamaların zorunlu hale getirilmesi daha yararlı olacaktır.
– Salgına karşı güvenli ortamı sağlamanın yolunun çalışanların, katılımcıların, yani tüm paydaşların arzulu ve gönüllü gayretlerinin ön koşul olacağından hareketle güven ortamının sağlanması, şeffaflık, açıklık ilkelerinin esas alınmasının elzem olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bilgi notumuzun iş ve karar süreçlerinizde yararlı olacağını umar, işlerinizde başarılar, ülkemiz için sağlıklı günler ve esenlikler dilerim.
Sevgi ve saygılarımla,
Bekir Ağırdır
Sendika.Org