İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, yaşanan mülteci krizine ilişkin Çeşme’de yaptıkları incelemeye dair bilgi vererek, devletleri sığınmacıların haklarını korumaya yönelik daha titiz davranmaya davet etti
Suriye’nin İdlip kentinde Rusya’nın hava saldırısında 36 askerin yaşamını yitirmesini ardından AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, “sınırları açtık” açıklamasıyla on binlerce mülteci sınır kentlerine taşındı.
İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, baronun yönetim kurulu üyeleri, göç ve iltica komisyonu üyeleri ile insan hakları merkezi üyelerinden oluşan bir heyet, mültecilerin akın ettiği yerlerden olan Çeşme’de dün incelemelerde bulundu.
Baro Başkanı Av. Özkan Yücel, çok sayıda sığınmacının sahillerde başka ülkelere geçmek üzere beklediği haberleri üzerine durumu yerinde görerek bir durum tespiti yapmak üzere Çeşme’ye geldiklerini ifade ederek, “Bugün öğleden sonra yaptığımız incelemede gözlemleyebildiğimiz kadarıyla sahiller boştu. Ancak, mültecilerden arta kalmış konserve kutularını ve can yeleklerinin boş paketlerini gördük. Konakladıkları söylenen birkaç yeri dolaştık, insani koşullar değil hiçbiri. Tarafı olmadıkları bir savaşın tarafı olmadıkları bir zulmün sonucunda evlerini kaybetmiş, işlerini kaybetmiş belki de yakınlarını kaybetmiş insanlardan söz ediyoruz. Daha insanca bir hayat, daha insanca yaşam koşullarının beklentisi ile buradalar. Türkiye’de beklentileri karşılanmayıp, başka ülkelere gitmek için çaba harcadıklarını görüyoruz. Sınırların açılması kararından hemen sonra açıklamıştık, burada önemli olan yaşam hakkı başta olmak üzere sığınmacıların hak ve özgürlüklerine titizlikle önem gösterilmesiydi. Söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuz bugün ortaya çıkıyor. Yunanistan’a gitmek isteyen sığınmacılardan vurulanlar oldu, aynı şey denizlerde de yaşanıyor maalesef. Bütün ülkelerin, özellikle Yunanistan’ın çok sert bir tavrı olduğunu biliyoruz, devletleri sığınmacıların haklarını korumak üzere daha titiz davranmaya davet ediyoruz. Mülteci meselesinin siyasi bir pazarlığın konusu yapılamayacağı inancındayız” dedi.
Baronun İnsan Hakları İle Göç ve İlticadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Deman Güler de tabloyu anlamak üzere otogarda görüştükleri Afgan bir ailenin yanı sıra taksici esnafı ve otobüs işletmecileriyle irtibat kurduklarını ifade ederek, “Sığınmacılar, yapılan siyasi açıklamalardan umutlanıp kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de canlarını riske atıyorlar. Yunanistan’daki durumun çok fecaat olduğunu söylemek lazım. Yunanistan’daki meslektaşlarımızla İzmir Barosu olarak irtibat halindeyiz. Önümüzdeki günlerde de durumu değerlendirmek üzere bir araya geleceğiz” dedi.
Yunanistan’da ırkçı bir dalganın da hızla yayıldığını belirten Güler, “Mültecilik sınırları aşan bir mesele. Ortak bir eylemlilik içinde cevap vermek gerekiyor. Avukatlar olarak bunun da arayışındayız. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan bir açıklama olsa da göçmen kaçakçılığı Türk Ceza Kanunu’nun açık bir şekilde suç olarak nitelendirilmi�� durumda” diye belirtti.
Adalara geçen mültecilerin buralarda sıkışıp kaldığını vurgulayan Güler, bu durumun Edirne’de bir yoğunluk yaşanmasına sebep olduğunu ifade ederek, “Bugün Yunanistan’ın açıkladığı üzere bir aylık süre için kendi iltica mevzuatını uygulamayacakları görülüyor. Bu durum uluslararası hukukun ciddi bir ihlalidir. Geri gönderme yasağının açıkça çiğnenmesidir. Adalara kaçıp sıkışmak istemeyenler yoğunlukla kara sınırına yönelmiş durumdalar. O yüzden aslında daha büyük krizin Edirne tarafında olmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Heyet üyeleri, alanda çalışan sivil toplum görevlileri ile Çeşme Otogarı’nda faaliyet gösteren otobüs firmalarından bilgi aldıktan sonra, sürecin takipçisi olacaklarını ve mültecilere hukuki, insani yardım için hazır olduklarını söyledi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı