Gezi Davası’nın beşinci duruşması Silivri’de başladı. Duruşmada sanık avukatlarının “reddi hakim” talebi öne çıktı. Ali İsmail Korkmaz’ın katili Mevlüt Saldoğan’ın davaya “zarar gördüğü” gerekçesiyle katılmasına Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz tepki gösterdi. Mahkeme heyeti reddi hakim talebini reddedip, milletvekillerini salondan çıkarmaya çalışınca, CHP milletvekili Sera Kadıgil tepki göstererek, “Tanıkları alacak Çağlayan’da dinleyeceksiniz. Meslektaşlarımızı çıkaracaksınız. Sonra buna karar mı diyeceksiniz? Müsamereye çevirdiniz” diye tepki gösterdi. Mahkeme heyeti Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma 18 Şubat’ta yapılacak
Aralarında 819 gündür tutuklu yargılanan Osman Kavala’nın da olduğu ve 16 kişinin yargılandığı Gezi Davası’nın 5. duruşması Silivri 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Gezi Davası’nın dördüncü duruşmasında Kavala için serbest bırakılma yönünde bir karar vermesine rağmen, mahkeme heyeti Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetmişti.
Bugün başlayan duruşmada Gezi Direnişi’nde polis ve sivil faşistlerce katledilen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinden polis Mevlüt Saldoğan da “zarar gördüğü” iddiasıyla dosyaya dahil edildi.
Gezi parkı davasında sanıklar, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemiyle toplamda 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor. İddianamede 746 müşteki yer alıyor.
Duruşmanın başlamasıyla mahkeme başkanı dosyaya giren belgeleri okudu. Bakanlığın, AİHM kararı hakkındaki cevabı gönderdiği ama kararın henüz kesinleşmediğini belirtti.
Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz aldı ve heyetin reddine ilişkin konuştu. Bayraktar şunları söyledi:
Usul Kanunu (CMK), Murat Pabuç’un dinlenmesiyle tam 7 yönden ihlal edilmiştir. CMK’nın 58/3 gereğine dayandırıyorsunuz kararınızı ama bu bir gerekçe değil. Bu kanun maddesinin tıpa tıp nakledilmesi. Böyle gerekçe olmaz. Maddeye bakıyoruz, tanığın dinlenmesi sırasında ise ses ve görüntü ile aktarma yapıp soru sorma hakkı saklıdır. Dinlemelerinizde hiçbir şekilde sesli aktarma bulunmadınız bu birinci hata. İkinci hata; görüntülü aktarma yapın. Biz başka bir yerde bulunacağız. O ekrandan bize aktarma yapılacak. Üçüncüsü, soru sorma hakkı hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır.
Söz alan avukat Turgut Kazan da, şunları söyledi:
Biz o dilekçede size Murat Pabuç’un LinkedIn’den müdafilere davet gönderdiğini açıkladık Bunu bilirkişiye de bildirdik. Sanık müdafiilerine davet gönderen ve o koşullarda dinlenen tanığın durumunun ne olduğuna bakmanız gerekmez mi? O davetin sadece sanık müdafiilerinden Aslı Kazan’a değil başka müdafiilere de gönderildiğini bilgilerinize sunmak istiyoruz. LinkedIn sitesinden Murat Pabuç, Aslı Kazan’a davetiye gönderiyor ve “bağlantı kurmak” istiyor. Hayati tehlike var diye dinlediğiniz Murat Pabu��. LinkedIn’de kişilere bağlantı kurma başlığı altında -uzman (Bilirkişi) sistemin kendi uyarısını aktarıyor. Bağlantı kurmak istediğiniz kişiye davet yollayarak profesyonel ağınıza katılmanızı isteyebilirsiniz. Davetinizi kabul eden kullanıcılar birinci derece bağlantı olur. Sayın Başkan, sayın üyeler hayati tehlikeden bahsettiğiniz kişi için bu uyarılar yapılıyor. ‘Sizin bilgilerinize ulaşabileceği için yalnızca tanıdığınız kişilere davet gönderin’ uyarısı yapıyor. Ama hazır bulunma hakkına sahip Av. Aslı Kazan, o dinlemede hazır bulunursa hayati tehlike yaratacağını düşündüğünüz bu olayda Aslı Kazan’ı tanıyormuş. Ona davet yolluyor ancak Aslı Kazan kabul etmiyor. İkinci bir örnek var. Sadece Aslı Kazan’la yetinmiyor. Av. Evren İşler’e de davet yolluyor. Sunduğumuz bu iki davet, can güvenliği nedeniyle yoklukta alınan ifadenin ne kadar yanlış olduğunu apaçık gösteriyor. Murat Papuç Mahkemeyi yanıltmıştır, mahkeme yanılmıştır Sizin can güvenliği nedeniyle verdiğiniz karar, avukatlara tehlike yarattı. Murat Papuç’la ilgili suç duyurusunda bulunulmalıdır.
Can Atalay’ın avukatı İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da reddi hakim talebinde bulunarak şunları kaydetti:
Önceki celse verilen kararda akıl sağlığı tartışmalı olan kişiyi savunmadan kaçırarak ifade aldınız. Biz İstanbul Barosu tarihine böyle bir utancı yazmak istemiyoruz. Burası yüksek güvenlikli bir yer bunu geçiyorum ama avukatlar hiçbir biçimde olayın, sanığın, tanığın kendisiyle özdeşleştirilebileceği kişiler değildir. Bu konunun zabıtlara geçmesinin savunma tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Heyetinizin vaktiyle özel olarak kurulmuş olması, uygulamaların da bizim açımızdan çok özel anlamlar teşkil etmesi dolayısıyla bugün itibariyle tahammül noktasını geçtiğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu karardan dönülmesini ve bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını aksi halde meslektaşlarım tarafından dile getirilen reddi hakim talebinin yerine getirilmesini talep ediyorum.
Mahkeme Başkanı, iddianameye göre polise taş attıkları için polisin katılma talebinin kabul edildiğini ifade etti. Salonda bulunan Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Mahkeme Başkanı’nın sözlerine itiraz etti. Mahkeme Başkanı’nı “Acınızı anlıyorum” demesi üzerine salondan tepkiler yükseldi.
Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Ayhan Erdoğan söz aldı. Meslektaşlarına katıldığını ancak ek beyanda bulunacağını belirten Erdoğan şunları söyledi:
Ali İsmail Korkmaz davasında ailenin avukatıydım. Size kesinleşen karar ve mahkemenin gerekçeli kararını sunuyorum. Biraz evvel iddianamede “taş ya da sopayla ilişkili” dediniz. Mevlüt Saldoğan’a soruşturma aşamasında denk gelmedim. Gezi süreci denen toplumsal muhalefetin, en büyük muhalefet hareketi içindeki süreçte, kurumlarda çalışan kendisine rapor almış kişilerin savcılıklara bildirmesi sonucu elde edilmiş Mevlüt Saldoğan’ın bir raporu var doğru. Raporu ayak başparmağıyla ilişkili. Ayak parmağının zedelenmesidir. O yaralanma cinayet sebebidir. Ali İsmail’i öldüren tekme o kadar şiddetliydi ki ayak başparmakları hasar görmüştür ve o nedenle hastaneye gitmiştir. Yani o ayak, o tekme cinayet silahıdır. Siz o rapora dayanarak ifade ettiniz. Taş ve sopa diye ifade yok. Tek bir şikâyeti var. Ali İsmail Kormaz’ı öldürmekten dolayı mahkum edilmesinden dolayı meslekten atılması, hapis yatmasından ötürü mağduriyet bildiriyor. Biz Ali İsmail Korkmaz ailesi olarak heyetiniz hakkında HSK’ya şikayette bulunduk. Öncelikle bu katılma kararının kaldırılmasını, ayrıca red sebepleri arasında bunun da bir red sebebi olduğunu belirtiyoruz. Çünkü o zaman bu siyasi bir süreç olduğunu gösteriyor, katılma durumunu sürdürürseniz, Gezi sürecinde suç işlemiş kamu görevlilerini de savunmuş oluyorsunuz.
Mahkeme heyet, reddi hakim talebine dair ara kararı açıkladı. Reddi hakim talepleri CMK 23-24’e dayanmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı reddedildi. Mahkeme başkanı avukatların reddi hakim talebini reddetmesinin ardından bir süreliğine avukatlara söz hakkı da tanımadı.
Av. Deniz Tolga Aytöre kararın ardından “Gerekçenize itiraz ediyoruz. Tanığın hayati tehlikesini tahmin etmeye yönelik kabul edilebilir değildir” diyerek salonu terk etti. Avukatlar salonu terk ederken izleyiciler alkışlamaya başladı. Mahkeme başkanı izleyicilerin de dışarı çıkarılmasını istedi. Duruşma avukatlar ve izleyiciler olmadan gerçekleştirilmeye devam etti.
Heyet duruşmaya ara verdi.
Aranın ardından mahkeme başkanı Kavala’ya söz hakkı verdi ve Murat Papuç’un ifadesinin çözümünün kendisine tebliğ edilip edilmediğini sordu. Kavala edilmediğini söyledi. Mahkeme başkanı okuyup okumadığını sorunca Kavala, “Beyan yasaya uygun alınmadığı için cevap veremeyeceğim” dedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Murat Papuç’un ifadesini okudu. Bu sırada CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu “Avukat olmadan sanık dinlenemez. Duruşmaya devam edemezsiniz” diyerek itiraz etti.
Mahkeme başkanı Tanrıkulu’nu salondan çıkartmaya çalışınca CHP milletvekili Sera Kadıgil ve HDP milletvekili Garo Paylan da itiraz etti. Kadıgil “Tanıkları alacak Çağlayan’da dinleyeceksiniz. Meslektaşlarımızı çıkaracaksınız. Sonra buna karar mı diyeceksiniz? Müsamereye çevirdiniz” diye tepki gösterdi.
Bunun üzerine heyet salonu yine terketti.
Heyet salona döndükten sonra Osman Kavala söz alarak şöyle konuştu:
Müdafiilerim olmadığı için beyanda bulunmak istemiyorum. Ayrıca müdafiilerimin ve diğer yargılananların müdafiilerinin dediği gibi tanık dinlemesi yasaya uygun olmamıştır. Kendisine soru sorma imkanım olmadı. Tanık dinlemesi yasaya uygun yapıldığı halde kendisine sorular sormak istiyorum. Değerlendirmemi de ondan sonra yaparım. Müsade ederseniz tahliyeme ilişkin beyanda bulunmak istiyorum.
Mahkeme başkanının “Tanık beyanına karşı susma hakkınızı kullanabilirsiniz demesi üzerine Kavala söz alarak şunları söyledi:
Tanık yasaya uygun dinlendiği takdirde beyanda bulunacağım. Hükümete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlali ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda AİHM’in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra “kesinleşmediği” gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi. Bu kararla birlikte AYM’nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir. Buna rağmen mahkemenizin AİHM’in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS’i ihlal eden bir merci olarak görülecektir. AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece 3 yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır.
Osman Kavala’dan sonra Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi’ye söz hakkı verildi. Avukatlarının yokluğunda beyanda bulunmayı uygun görmediklerini, bunun hukuka aykırı olacağını söylediler.
Duruşma savcısı, dosyanın gelmiş olduğu aşama ve dosya kapsamı gereğince esas hakkındaki mütalaayı hazırlaması için süre verilmesini, Osman Kavala’nın da tutukluluk halinin devamını talep etti.
Karar için ara verildi.
Adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebinin reddine karar verildi. AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması, AYM’nin de hak ihlali bulunmadığı kararına da istinaden Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmedildi. Bir sonraki duruşma 18 Şubat’ta yapılacak.
Sendika.Org