Cumartesi Anneleri, Yüksekova’da 1996’da askerlerce işkence edilerek öldürülen iş insanı Abdullah Canan’ın faillerinin yargılanmasını istedi. Katillerin korunmasına tepki gösteren oğlu Tayyup Canan, “IŞİD’in aynısını bu çete 90’lı yıllarda bize yaptı. Bunlar IŞİD’in öğretmenleridir” dedi
Yıllardır meydanlarda kayıplarının akıbetini soran ve faillerinin cezalandırılmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nin 773. hafta eylemi polislerin Galatasaray Meydanı’na izin vermemesi nedeniyle 73 haftadır olduğu gibi yine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokağında yapıldı.
Polis ablukası altındaki eylemde aileler kayıpların fotoğraflarının üzerinde bulunduğu tişörtler giydi, karanfil taşıdı. Cumartesi Anneleri’ne bu haftaki eylemlerinde HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da destek verdi.
Eylemde açıklamayı gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. 43 yaşındaki Abdullah Canan’ın Hakkari Yüksekova’da yaşayan bir iş insanı olduğunu belirten Ocak, bölgede işlenen ağır hak ihlalleri nedeniyle Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında 7 akrabası ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve bu suç duyurusu sonrası tehdit edildiğini ve gözaltına alınarak kaybedildiğini anlattı.
Ocak, “Abdullah Canan şikâyetinden vazgeçmeyeceğini söyleyince Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi. Bu olaydan birkaç gün sonra, 17 Ocak 1996 sabahı Abdullah Canan, Hakkari’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı. Tanık beyanlarına göre Van karayolunda askerler tarafından otomobil durdurularak gözaltına alındı ve askeri araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldü. Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Abdullah Canan’ın bulunmasını istedi. Ancak onun gözaltına alındığı inkâr edildi” diye konuştu.
21 Şubat 1996 tarihinde Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeninin elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova-Esendere karayolundaki bir menfeze saklanmış halde köylüler tarafından bulunduğunu söyleyen Ocak, Abdullah Canan’ın yakın mesafeden 7 kurşunla öldürüldüğünün anlaşıldığını ifade etti.
Canan’ın ailesinin olay sonrası Binbaşı Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Ocak, sözlerine şöyle devam etti:
“Yüksekova Taburu’nda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç savcıya verdiği ifadede Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını, tabur komutanı Binbaşı Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak ‘Şubat 1996’da tabur karargâhında Abdullah Canan isimli şahsı başı sarılı vaziyette revirde gördüm’ dedi. Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldı. Bu kişiler Abdullah Canan’ı öldürmekle suçlandı.”
Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddialarının “yeterli ve inandırıcı” bulunmadığını aktaran Ocak, 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar Binbaşı Yurdakul için verilen beraat kararının Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi tarafından onadığını anlattı. İç hukuktan sonuç alamayan Canan ailesinin davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdığını söyleyen Ocak, sözlerinin devamında “AİHM 3’üncü Dairesi ‘Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarında da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan öldürülmeden önce ağır işkence görmüştür’ tespitinde bulundu” ifadelerini kullandı.
Açıklama sonrası konuşan Abdullah Canan’ın kardeşi Nuran Canan, kayıplar bulunup failler yargılanıncaya dek Cumartesi İnsanları’nın mücadelesini sürdüreceklerini vurguladı.
Abdullah Canan’ın oğlu Tayyup Canan ise, “IŞİD çetelerinin insanlara yaptıklarının aynılarını bu çete 90’lı yıllarda bize yaptı. Bunlar IŞİD’in öğretmenleridir. Çünkü bunlar insanlığa karşı suç işlediler. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar çelişkilerle doludur. Bu katliamın sorumlusu Mehmet Emin Yurdakul’dur. Bu katliam sorumlusu Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter insanlık suçu işlememişlerse babam nerede?” diye sordu.
Konuşmaların ardından faillere dönük yargı kararlarını protesto etmek için bir dakikalık sessizlik eylemi gerçekleştirildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı