Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, işyerlerinde kurdukları TİS sandıklarından çıkan talepleri yaptıkları basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Açıklamada sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin güvenceli çalışma koşulları ve ücret taleplerini ön plandaydı
Milyonlarca kamu emekçisini ilgilendiren 1 Ağustos’ta yapılacak olan toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine sayılı günler kaldı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) bugün genel merkez binasında yaptığı basın açıklamasıyla, 15-20 Mayıs 2018 tarihleri arasında 69 ilde, işyerlerinde kurdukları sandıklar aracılığıyla sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin TİS taleplerini duyurdu.
Basın açıklamasını SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara yaptı. Kara, toplanan talepleri bağlı oldukları KESK ile toplu sözleşme masasına taşıyacaklarını, taleplerinin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine ulaşması için hazırlanan broşürlerin aktif bir şekilde dağıtımının sürdürüldüğünü kaydetti.
Kara, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin taleplerinde öne çıkan başlıkları şöyle sıraladı:
-Biz kamu emekçileri, kamu hizmeti yürütmemize rağmen yıllardır izlenen istihdam politikaları ile parçalı ve sözleşmeli istihdam biçimi, temel bir istihdam biçimine dönüşmüş durumda olması ve KHK hukuksuzluğu ile yaşanan ihraçlarla birlikte emekçiler için güvenceli çalışma talebini öne çıkmıştır.
Bu nedenle farklı istihdamlar biçimleri (4/B, 4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdırlar.
Hukuksuz OHAL/KHK’leri sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. Mahkemeye gitmenin önünü tıkayan OHAL komisyonu lağvedilmeli, ihraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilmelidir.
İşe alımda, görevde yükselmede ve unvan değişikliğinde güvenlik soruşturmaları ve mülakat kaldırılmalıdır.
-Kamu emekçileri, ücretleri bakımından yıllar içerisinde çok ciddi kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Bu kayıplara bugün ekonomik krizin etkileri de eklenmiştir. Her ne kadar ülkeyi yönetenler kriz kavramını duymak istemeseler de, bizler temel tüketim maddelerine yapılan ciddi zamlarla; kriz nedeniyle emekçilerin birikimlerine göz dikilmesi ile gelir gücümüzün her geçen gün azalması ile krizi yaşıyoruz. Emekçiler açısında bugün temel ücret en temel talep haline gelmiştir.
Performans dayalı ücretlendirme sitemi kaldırılmalı en düşük temel ücretin yoksulluk sınırı üstünde olacağı şekilde yani bugünün verileri ile 6 bin 750 TL’nin üzerinde olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.
Bununla beraber temel ücret dışında her tür isim adı altında alınan yan ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Gelir vergisindeki adaletsizlik giderilmeli asgari ücretin vergi dışı bırakılması sağlanmalı, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan %15 oranı uygulanmalıdır.
Komik miktarda olan yardımlar (çocuk, aile, giyecek vb.) artırılmalı, emekçilerin insanca bir yaşan sürdürmeleri için gerekli olan yeni yardımlar (yol ücreti, gıda, yakacak, tatil) eklenmelidir.
Kamu emekçilerine yılda iki defa tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.
Ayda 5 gün, yılda toplam 12 günün üzerinde olan yıllık izinlerde ek ödemelerden yapılan kesinti kaldırılmalıdır.
Çalıştırma zorunluluğu doğduğunda nöbet ücretleri saat ücretinin en az 2 katı olmalıdır.
Gece vardiyasında çalıştırılanların ücretleri %50 arttırılarak ödenmelidir.
Genel Sağlık Sigortası priminin tamam işveren devlet tarafından ödenmelidir.
-Kadük çıkan yıpranma payı yasası tüm emekçileri ve geçmiş çalışılmış süreler kapsayacak ve hesaplamalarda fiilen çalışma şartı kaldırılarak düzenlenmelidir.
-İşkolumuzdaki tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır.
-Zorunlu BES sistemine son verilmeli ve tekrar gündeme getirilmemelidir.
-İş kolumuz ağır ve çok tehlikeli işler kapsamındadır. Fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında, çalışma sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit etmektedir.
Uzun çalışma saatlerinde vazgeçilmelidir. Atama bekleyen yüzbinlerce sağlıkçı ve sosyal hizmet meslek mezunları varken, üç kişinin yapması gereken iş bir kişiye yaptırılmasını kabul etmiyoruz. Personel eksikliği, kadrolu çalışanlar istihdam edilerek giderilmelidir.
Çalışma rejimi bizleri öldürülürken çalışma koşullarımızın toplu sözleşme konusu yapılmalıdır.
Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli; zorla fazla çalışma yasaklanmalı; kişilere verilebilecek nöbet sayılarında sınırlama getirilmelidir.
Yıllık izin miktarları artırılmalı; yıllık izinler iş günü üzerinden hesaplanmalı, yıllık izinlerde yol süresi de izne eklenmelidir.
Kamu emekçisinin yakının ayaktan veya yatarak tedavide refakate ihtiyacı olduğu durumlarda refakat eden kamu çalışanı ücretli mazeret izinli sayılmalıdır.
Sağlıkta şiddeti artıran sağlık emekçilerini değersizleştiren, sistemin sorunlarını emekçilere yükleyen, vatandaş ile sağlıkçıyı karşı karşıya getiren söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun tam olarak uygulanması sağlanmalıdır.
-Çocuk sahibi olmak, özellikle kadınlar için çalışma hayatını ve diğer yaşam koşullarını zorlaştırmakta, çalışma hayatındaki eşitsizlikleri artırmakta, kadınları yüksek bir oranda da çalışma hayatından çekilmeye zorlamaktadır.
0-3 yaş çocukları da kapsayacak şekilde ücretsiz, 7/24 hizmet veren, nitelikli ve anadilinde çocuk bakım merkezleri ve kreşlerin oluşturulması güvence altına alınmalıdır.
Kreş hizmeti sağlanamayan yerlerde günün ihtiyaçlarına uygun şekilde kreş ödeneği sağlanmalıdır.
Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay anne sütünün bebek beslenmesinde asli olduğu göz önünde tutularak doğum sonrası 24 hafta doğum izni verilmelidir.
Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emeklilikten sayılmalıdır.
Doğum nedeniyle babaya verilen ücretli izin 20 güne çıkartılmalıdır.
Kadınların regl olduğu dönemler için ayda 2 gün izin verilmelidir.
-Ayrımcılık emekçiler için temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrımcılıktan kaynaklı birçok emekçi dışlanmayı yaşarken diğer çalışanlar ise yandaşlık ve kayırmacılıkla birlikte hak edilmeyen konumlara geliyor. Bu durum kamu hizmetini de olumsuz etkilemektedir. Bu duruma neden olanlar hakkında kişisel sorumlulukları ile ilgili idari, mali, hukuki ve cezai sorumluluk düzenlenmelidir.
-İşe gidiş gelişlerde zorunlu servis sağlanmalıdır. Servis olmayan birimlerde gündüz için aylık abonman bedeli, gece çalışması için de taksi ücreti ödenmelidir.
-Yılda bir kez 1.5 asgari ücret tutarında tatil ödeneği verilmelidir.
Farklı kurumlardan oluşan bir işkolu olduğumuzdan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerin ortaklaşan taleplerini yukarıda ifade ettik. Ancak kurumlara göre de farklılaşan taleplerde bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçını söyle sıralayabiliriz:
-Sağlık Bakanlığı’na bağlı işyeri içindeki birim değişikliklerinde yaşanan keyfiliğin önüne geçilmesi için objektif kriterler getirilmelidir. Kurum içi görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları her kadro ve pozisyonu kapsayacak şekilde en az yılda bir kez yapılmalıdır.
-Şehir hastanelerinin mekânsal büyüklüğü ve çalışan sayısının fazlalığı nedeniyle kanundaki sınırlama kaldırılarak işyeri sendika temsilci sayısı artırılmalı ve sendika işyeri temsilcisi izni haftada 2 gün 4’er saat olmalıdır.
-Sosyal hizmetlerdeki meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışmacı” tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır. Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.
-Sosyal hizmetler mesleki çalışmalara ve meslek elemanları tarafından hazırlanan raporlara yöneticiler tarafından bilimsel ve mesleki olmayan biçimlerde müdahale edilmesi engellenmelidir.-Geçtiğimiz toplu sözleşme ile “ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda” çalışanların ek ödeme oranlarına 10 puan ilave edilerek artış sağlanmış, benzer koşullarda ve risk altında hizmet vermesine rağmen kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanlara puan ilavesi yapılmamıştı. Bu maddenin düzletilmesi ve kadınlara hizmet veren yatılı kurumların da aynı puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.
-Yine sosyal hizmetlerde görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat kaldırılmalıdır. Ek ders karşılığı çalışma kaldırılmalı, personel ihtiyacı kadrolu istihdamla karşılanmalıdır.
-Atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmeli, tayin ve yer değiştirmede hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.
-ASM sözleşmeleri, bireysel olmamalı, toplu sözleşmeye dahil edilmelidir.
-Nüfusa ve performansa dayalı sağlık hizmeti yerine bölge tabanlı hizmet sunumu yapılmalıdır.
-Kamu dışı ve taşeron olarak istihdam edilen çalışanlar kadroya alınmalıdır.
-Aile hekimlerine eş ve çocuk yardımı verilmelidir.
-Üniversitelerdeki en önemli sorunların başında çalışanların tayin taleplerinin karşılanmaması gelmektedir. Bu sorunun giderilebilmesi için başta üniversiteler olmak üzere kurumlar arası naklen atama kurasının yılda en az 4 defa yapılması, mazeretlerde (sağlık, eğitim, eş durumu vb.) mazeret atamalarının yapılması sağlanmalıdır.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin taleplerinin tamamına ulaşmak için buraya tıklayın.
Sendika.Org/ Ankara