Sosyalist hareketin 23 Haziran İstanbul Seçimi’ne dair değerlendirmelerinde AKP’nin yenilgisi genel olarak toplumsal muhalefetin ve İstanbul halkının sömürü, talan, yağma ve ayrımcılık politikalarına karşı ortak zaferi olarak tanımlandı
Ekrem İmamoğlu, dün gerçekleşen seçimlerde ezici bir üstünlükle Binali Yıldırım’ı geride bırakarak ikinci kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. 23 Haziran seçimlerine ilişkin açıklama yayımlayan sosyalistler değerlendirmelerinde, AKP’nin yenilgisi genel olarak toplumsal muhalefetin ve İstanbul halkının sömürü, talan, yağma ve ayrımcılık politikalarına karşı ortak zaferi olarak tanımlandı.
“25 yıldır, İstanbul’u emeğiyle, doğasıyla tüm varlıkları ile sömüren haramilere, AKP faşizmine karşı mücadele ettik, halkın söz, yetki ve karar hakkını sokakta savunduk. 31 Mart’ta iktidarın İstanbul halkının kararını gasp etme girişiminin ardından mahalle mahalle, sokak sokak AKP-MHP ittifakını bir kez daha yenilgiye uğratmak için çalıştık. Ve kazandık. İstanbul halkı kazandı. İstanbul emekle, mücadeleyle, sosyalistlerle kazandı.”
“Hukuksuz ve adaletsiz biçimde iptal edilmesinin ardından yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonucu açık ve netti:
“Koltuk uğruna özgürlüğümüzü, ekmeğimizi, geleceğimizi çalmaya çalışan Saray faşizmi yenilmiş, direnen halk kazanmıştır.
“İstanbul’da ortaya çıkan sonuçlar Saray Rejimi’nin AKP iktidarının ve Tayyip Erdoğan’ın tüm meşruiyetini ve iktidar iddiasını kaybettiğinin kanıtıdır.
“Bu zafer, el ele veren, birlikte mücadele eden Türkiye halklarına aittir. Kurtuluşumuz da bu birlikteliğin eseri olacaktır.
“Bizzat Erdoğan’ın söylediği gibi ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.’
“Saray, kavgamızın şehri İstanbul’da kaybetmiştir, Türkiye’yi de kaybedecektir.
“Kavga bitmemiş, daha yeni başlamaktadır.
“Türkiye İşçi Partisi, özgürlük ve eşitlik iktidar olana kadar mücadelenin en ön safında olmaya devam edecektir.”
“Halkın iradesini defalarca görmezden gelenlere karşı, halk güçleri bir kez daha cevabını vermiş, halka krizden ve daha fazla sorundan başka vaat edecek bir şeyi kalmayan iktidar güçlerine kaybettirmiştir.
“Çaresizlikten ve umutsuzluktan başka vaadi kalmayan Cumhur İttifakı’na karşı halk kendi umudunu yaratarak karşılık verdi ve kazandı!
“Bu zafer bir sandık zaferinin ötesindedir.
“Demokratik özlemler içerisinde olan işçilerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, doğa savunucularının zaferidir.
“Şimdi sandıkta kazandık.
“Ancak daha gidecek çok yolumuz olduğunun da farkındayız.
“Şimdi durmanın değil, demokratik cumhuriyet ve demokratik anayasa için mücadele etmenin zamanıdır.
“Biliyoruz, bu daha başlangıç! Mücadele asıl şimdi başlıyor!
“İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, halklar, inançlar, yaşamlarına ve yarınlarına sahip çıkarak bu ülkenin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu, esas belirleyenin halk olduğunu bir kez daha göstermiştir.
“O yüzden şimdi, söz yetki ve karar bu ülkenin gerçek sahiplerine demenin tam vaktidir!
“Şimdi demokratik ülke, demokratik bir cumhuriyet şiarını yükseltme ve adımlarını atma vaktidir!”
“İstanbul seçimi bir yerel seçimden daha fazla anlama sahiptir. Halk sadece İstanbul’un belediye başkanını seçmemiştir. Aynı zamanda tek adam yönetimine önemli bir ders vermiştir. Bu seçim sürecinde bile AKP’ye oy vermeyen seçmenleri illet-zillet diye ayrıştıran, Karadeniz seçmenlerine Pontus diyerek hakaret ettiğini zanneden, bir yandan Kürtçe tabelaları sökerken öte yandan Kürdistan lafını telaffuz eden iki yüzlü politikalar da bu seçimde yanıtını almıştır. Dolayısıyla seçim zaferi asıl olarak İstanbul halkının oy birliğinin ve beraberliğinin zaferidir.
“Ancak İstanbul’u kazanmak her şeyin çok güzel olmasına yetmeyecektir. İktidar krizin yükünü emekçilere daha fazla yüklemek için adımlar atmaya hazırlanmaktadır. Kıdem tazminatının kaldırılması, esnek çalışmanın yaygınlaştırılması bu adımların başında yer alıyor. Bu bakımdan halkımızın İstanbul seçimlerinde gösterdiği dayanışmayı bu hak gasplarına karşı direnmek ve mücadele etmek için de göstermesi gelecek için hayati önemdedir. Önümüzdeki günlerde temel hak ve özgürlüklerin korunması, insanca yaşam ve çalışma koşulları için mücadeleyi büyütmeliyiz.
“İstanbul seçim sonuçları Türk, Kürt bütün işçi ve emekçilerin sandıkta birleştirdiği ortak sonucudur. İhtiyaç olan, bu ortaklığın kalıcı bir beraberliğe dönüşmesidir. İstanbul emekçileri bunu başaracak güçte ve yetenektedir.”
“YSK darbesiyle halk iradesinin gasp edilmesine, seçimsiz bir diktatörlük kurma arayışına karşı birleşerek direnen halk kazandı!
“31 Mart ve 23 Haziran siyasal İslamcı rejim için artık sonunun gelmeye başladığını da göstermektedir. Ortaya çıkan bu durum karşısında, muhalefet siyasal İslamcı rejimle uzlaşma anlamına gelecek, 31 Mart seçimleri sonrasında da ortaya atılan ‘Türkiye İttifakı’ gibi zorbalık düzenine güç verecek her türlü adımdan uzak durmalıdır.
“Şimdi, emekçi halkın başına musallat olan bu faşist iktidardan kurtulmak için halkın örgütlü ve birleşik mücadelesini eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık ekseninde, devrimci ve sosyalist düşünceleri güçlendirerek sürdürmek tarihsel sorumluluğumuzdur.
“17 yıldır her türlü zorbalığa rağmen birleşerek direnmeye devam eden milyonlar, ülkemizin güzel ve aydınlık geleceğinin en büyük güvencesidir.
“Birlikte başardık! Birlikte kazandık!
“Türkiye’yi birlikte yeniden kuracağız!”
“Seçimi kazanmak için sürekli şapkadan tavşan çıkarma sihirbazlığı peşinde olan Saray faşizmi son “sihirbazlığında” örgütlü halk gerçeğine çarpmıştır. Kürt halkı faşizme karşı tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. HDP faşizme karşı mücadelede gereken tavrı almış ve bu noktada tüm ısrarıyla durmuştur. Bu duruş halkların bir arada verdiği demokrasi mücadelesine önemli bir katkı sunmuştur.
“Seçimlerle ‘rıza üretme’ konusunda ‘ısrarcı’ olan faşizme karşı mücadelede ezilenler, emekçiler, kadınlar, gençler şimdi daha avantajlıdır. Bu avantajın faşizmin ortadan kaldırılmasına dönüşmesi örgütlü gücümüzü büyütmeye bağlıdır.
“Demokrasiden yana olan herkesin faşizme karşı mücadelede yan yana gelmesi artık kaçınılmazdır. Faşizm ağır bir darbe almıştır ancak henüz gitmemiştir. Bunun bilinciyle tüm demokrasi güçlerini bir arada mücadeleye çağırıyoruz.
“Ekonomik krizle açığa çıkan işsizlik ve hayat pahalılığına karşı zenginliğin paylaşımı mücadelesi demokrasi mücadelesinden bağımsız düşünülemez. Her dört gençten birinin işsiz olduğu ülkemizde faşizme karşı mücadele eşitlik talebimizin örgütlü bir güce dönüşmesiyle geleceğe dönük umut olacaktır.”
“AKP artık nereye elini uzatsa tokadı yiyor. Yenilgiyi reddedemeyecek kadar gerideler, bu nedenle tebrik etmeleri gayet normal bir durum.
“Başka planların içine girmeye kalksalar bile artık kendi isteğine göre davranabilecek ve sonuç alacak bir AKP-MHP bloku yoktur.
“Etrafına doluşacak bir AKP ve güç kalmamıştır.
“Çözülecekler, kaçışları yok.
“‘Ne yapar ederler kazanırlar’, ‘Kazanamayacakları seçimi yaptırmazlar’, ‘Bir şey değişmez’ gibi değişimi ve insan aklını reddeden yıldın iddialar da aynı şekilde yenilmiştir. Yıllarca seçimlerin deneyiminden geçen toplum, değişmiştir.
“Ekonomik çöküntü AKP’nin örgütlü gücünü dağıttığı gibi AKP’nin yalanlarına karnı doyanlara da örgütlü hareket etmeyi öğretmiş, yenilgi psikolojisinden çıkartmıştır. Bu deneyim, başka başarıların önünü açacaktır.
“Toplum bir kez daha tiranları titretmenin yolunu her şeye rağmen bulmuş, başarmıştır. Örnek ve değişmez olan budur. Bu örnekle esas uzlaşmaz olan çelişkinin taraflarını, patronları titretmeyi ve yıkmayı da başaracaktır.
“Biz bu başarıyı; toplumun her yolu denemesinin, bu deneyimleriyle başarıya ulaşmasının sonucu olarak görmeliyiz. Ve bu başarı, bugün AKP’yi İstanbul’da devirdiği gibi yarın ülke genelinde hegemonyasına son verecektir. En nihayetinde emekçilerin yönettiği günlere ulaşacağız.
“En sonunda gerçek sonu; emek verenlerin sadece oylarıyla seçtiklerinin değil kendilerinin yönettiği şehirleri, ülkeyi ve dünyayı kazanmak olacaktır.
“Üretenler yönetecek.
“İstanbul emek verenlerin olacak.
“Şehirler emek verenlerin olacak.”
“AKP-MHP faşizmi İstanbul seçimini sandıkta kaybetti! Ancak işçi sınıfı ve ezilen halklar faşizmi gerçek bir yenilgiye uğratmak için sokakta birleşmeli! Eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadeleyi sokakta büyütelim!”
“30 Mart 2019 Yerel Seçimlerini kaybetmesine rağmen yönetimi bırakmak istemeyen AKP-MHP ittifakına cevabı halk verdi: Söz, yetki, karar bizde!
“Halk yapılan darbeye ve haksızlığa geçit vermedi.
“Bu mesaj sadece İstanbul’a değil tüm ülkeye verildi. Bu mesajı tüm seçmen verdi. “Bize rağmen iktidarda kalmaya kalkışmak boşunadır. Ben yetki vermezsem siz bir hiçsiniz” dedi.
“İstanbul halkı yapılan tüm manipülasyonlara rağmen kararını açık olarak, tartışmaya yer bırakmayacak şekilde verdi. Bu sonucun alınmasında haksızlığa, iktidar hırsına dur diyen, geçmişte farklı partilere oy vermiş tüm seçmenlere ve özellikle de yapılan tüm manipülasyonlara rağmen demokrasi, kardeşlik ve barış taleplerinden vazgeçmeyen HDP’li seçmenlere teşekkür ediyoruz.
“İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimleri etnik kökeni, dini inancı ve siyasi görüşü her ne olursa olsun tüm yurttaşların özgürlük, eşitlik, adalet ve barış istediğini ortaya koymuştur. Bu talebi tüm ülkede hayata geçirmek için önümüzdeki süreç değerlendirilmelidir. Şimdi görev bu mesajı İstanbul’dan tüm ülkeye yaygınlaştırmaktır.”
“Göz göre göre ve açıkça gelen bu teslimiyete karşı direnç noktalarının bir bir etkisizleştirilmesi ve İslamcı bir patronun halk kahramanı olarak görülmesi TKP’nin sorumluluğunu artırmış ve partimiz adayını geri çektiği 23 Haziran seçimlerinde, meşru belediye başkanı olarak gördüğü İmamoğlu’nu desteklememe kararı almıştır.
“Seçimlerin hemen ardından gerek iktidar, gerek muhalefet ve gerekse sermaye çevrelerinden yapılan açıklamalar bütün kesimleri kapsayacak bir normalleşme sürecinin hızlandırılmak istendiğini göstermektedir. Ekonomik ve siyasal krizin boyutları ve dış politikadaki tıkanma bu süreçte öngörülmedik kırılmaları mümkün kılsa da, Türkiye’de çok geniş bir toplumsal kesim halkın gerçek sorunlarına çözüm getirmek bir yana, onları ağırlaştıracak bir büyük uzlaşmaya razı hale getirilmiştir.
“TKP, bugünkü siyasal iktidarın temel özelliklerini sürdürecek her seçeneğe karşı ve gerçek bir düzen değişikliği için mücadeleyi yoğunlaştırırken, bilerek ve isteyerek halkın sahte umutların peşinden gidişini kolaylaştıranların peşine düşmekle, onlarla bir ‘haklılık’ tartışmasına girmekle zaman yitirmeyecektir. Türkiye’de sermaye eliyle yürütülen bu büyük operasyon karşısında konumlanacak her unsur ve enerjiye gereksinim olduğunu bilerek yolumuza devam ediyoruz.
“TKP’yi de teslim almaya dönük kampanyalara boyun eğmeyen, TKP’ye samimi duygularla kızan ya da kırılanlara karşıysa büyük bir olgunlukla davranan üye ve dostlarımıza teşekkür ediyor, bu süreçte partimize katılan yüzlerce TKP gönüllüsüne hoş geldin diyoruz.”
Sendika.Org