Nezavisimaya gazetesine konuşan Siyaset Bilimci Pyotr İskenderov, Ankara’nın sondaj krizini tırmandırdığını iddia etti. İskenderov bugünkü krizin iki nedeni olarak da “Kıbrıs’ta çözüm sürecinin çıkmaza girmesini” ve “Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinin gergin olması”nı gerekçe gösterdi
Regnum yazarı Stanislav Tarasov Türk-Amerikan ilişkilerini kaleme alırken Ankara’nın, Washington ile arasını Erdoğan ile Trump’ın yüz yüze görüşmesi zarfında onarmaya çalışacağını öne sürdü.
“Eşi görülmemiş” propaganda baskısı altında kalan Türkiye artık Batı ile yakınlaşırsa “siyasi ve psikolojik yenilgiye” uğrayacak, Rusya’ya doğru adım atarsa “Batı’dan kopmuş” olacak.
Yazara göre S-400 hikayesi söz konusu baskının sebebi değil, bahanesidir. “Çok sayıda uzman”a atıfta bulunan Tarasov, “Batı’nın hoşuna gitmeyen asıl şey Türkiye’nin bölgede jeostratejik rolünün artması, ABD’nin buyruklarına kulak vermemesi” ifadesini kullandı.
Tarasov’un deyişiyle iki lider Osaka’da bir araya gelirse Türkiye’nin çıkarlarını savunmakta ne kadar kararlı olduğunu göreceğiz, dedi.
“Bu arada, Türkiye S-400’leri ne yapacak” diye soran yazar, Makedonya uluslararası haber ajansının iddialarına atıfta bulunarak darbe sırasında Erdoğan’ın uçağını düşürmeye hazırlanan darbeci uçakların, Rusya tarafından Suriye’de konumlanan S-400’ce hedef alındığını ve “yanlış davranırlarsa” ateş açılacağı uyarısını aldıktan sonra takibi bıraktığını iddia etti. Bu haberin doğruluk ihtimalinin büyük olduğunu öne süren Tarasov, Türkiye’ye yerleştirilen S-400’ler “ilk etapta” Cumhurbaşkanı’nın güvenliğini sağlayacak. İşte bu nedenle Rus füzeleri NATO savunma sistemine entegre olmayacak, dedi.
Öte yandan Voyennoye obozreniye yazarı Evgeniy Damantsev Suriye’de Rus-Türk ilişkilerini yorumladı.
Bir aydan beri İdlib’de Tahrir eş Şam ve Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne karşı taarruz yürüten Suriye ordusunun pek başarılı olamadığına dikkat çeken Damantsev, bunun esas sebebinin Moskova’nın Ankara ile yaptığı S-400 kontratı ve olası Su-57 anlaşmaları olduğunu iddia etti.
Durumu iyi değerlendiren Türkiye, yazarın deyişiyle 9 ve 10 No’lu gözetim noktaları bölgesinde Şam yanlısı birliklere ateş açtı, 9 No’lu gözetim noktasına takviye ve “İslamcı militanlara” büyük miktarda silah gönderdi. Böylece TSK’nin İdlib’i “bölgede stratejik ileri karakol” konumuna getirdiğini öne süren Damantsev, “Erdoğan bu şekilde Moskova ile yeni Suriye pazarlığına hazırlanıyor” ifadesini kullandı.
Nezavisimaya gazetesi yazarı Femida Selimova Avrupa’nın Doğu Akdeniz zenginliklerini Türkiye’ye bırakmak istemediğini iddia etti.
Güney Kıbrıs’ın kendi ekonomik alanı saydığı bölgede sondaj yapan Türkiye AB’nin yaptırımları ile karşı karşıya gelebilir. 2011’de Kıbrıs açıklarında keşfedilen “Afrodit” gaz yatağından Kıbrıslı Türklerin de faydalanma hakkının olduğunu savunan Ankara geri adım atmadı, tam tersine bölgeye ikinci sondaj gemisini gönderdiğini duyurdu.
Kriz tırmanırken Yunanistan Başbakanı Çipras “stratejik çıkmaza giren” Türkiye’nin bölgede izole olduğunu açıkladı.
Gazeteye konuşan Siyaset Bilimci Pyotr İskenderov, AB-Türkiye diyaloğu rafa kaldırıldığı için AB’nin Ankara’ya baskı aracının azaldığını, sondaj krizinde ABD’nin sözünün çok daha etkili olacağını belirtti.
İskenderov’un dediği gibi bugünkü krizin iki nedeni var. Birincisi, Kıbrıs’ta çözüm sürecinin çıkmaza girmesi, ikincisi, Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerinin gergin olması. Dolayısıyla Ankara göz göre göre durumu daha da kötüleştiriyor. Maksadı, Washington ile yapılması planlanan müzakerede S-400, İncirlik vs. konularında pozisyonunu güçlendirmek.
Sondaj krizi AB ile yürütülen diyalog için de değerlendirilir. Uzmana göre Avrupa Türkiye’deki mültecilere harcanmak üzere mali yardım verirse ve Türkiye’de insan hakları sorununa göz yumarsa Erdoğan Brüksel’e bölgede çatışma çıkarmayacağına dair güvence verecek.
Kalaşnikov makineli tüfeği bundan tam 70 yıl önce Sovyet ordusu tarafından kullanılmıştı. O zamandan beri Kalaşnikov birçok ülkede en yaygın hafif silah ünvanını korumakta.
1947 yılında kendi ismini verdiği silahı icat eden çavuş Mihail Timofeeviç Kalaşnikov 28 yaşında idi. Kendisinin deyişiyle ana maksadı, basit ve güvenilir silah üretmekti.
18 Haziran 1949’da askerlere dağıtılmaya başlayan ilk Kalaşnikov modeli 4.3 kilogram ağırlığındaydı ve dakikada 100 el ateş edebiliyordu. Zamanla ağırlığı 3.1 kilograma düşürülen Kalaşnikov kısa zamanda Varşova Paktı ordularının ana hafif silahı konumuna geldi, Latin Amerika, Afrika, Asya ülkelerine girdi.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.