TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamaları gerekçe gösterilerek “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan 2’şer kez 10’ar ay hapis cezası verilmesine karar verildi
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklaması nedeniyle bir hafta gözaltında tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bir önceki dönemin TTB Merkez Konseyi üyeleri, üçüncü kez hakim karşısına çıktı. 1 Eylül 2016 tarihli “Bu topraklarda eşitlik ve barış içinde yaşamamız çok mümkün” başlıklı açıklamayı da karara dâhil eden mahkeme, her iki açıklama dolayısıyla dönemin 11 Merkez Konseyi üyesine “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan 2’şer kez 10’ar ay hapis cezası verilmesine karar verdi.
Mahkeme, Dr. Hande Arpat’a 2016 yılındaki bazı sosyal medya paylaşımlarında “terör örgütü propagandası” yaptığı gerekçesiyle ayrıca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verdi. Dr. Şeyhmus Gökalp ise “terör örgütü propagandası” suçundan beraat etti.
Mahkemenin kararını açıklamasının ardından, çıkışta kısa bir açıklama yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Biz hekimliğin evrensel etik ilkeleri doğrultusunda hareket ettik. Savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledik” diye konuştu. Bundan önceki duruşmalarda da mahkeme heyetine bunun bir suç olmadığını söylediklerini belirten Adıyaman, karara itiraz edeceklerini de bildirdi. Adıyaman, “Mahkemeden ceza çıktı biz bunu kabul etmiyoruz. Bunu iptal ettirmek için elimizden geleni yapacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. TTB savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyecektir” diye konuştu.
TTB davası sona erdi. Konsey üyelerine mahkeme heyeti tarafından oy birliği ile cezalar verildi. Bugünü tarih unutmayacaktır. #BarışYargılanamaz pic.twitter.com/1U45Bt3TeT
— İstanbul Tabip Odası (@istabip) May 3, 2019
CHP Milletvekilleri Selin Sayek Böke ve Sezgin Tanrıkulu ile TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, ve çok sayıda emek ve meslek örgütü temsilcisi davaya katıldı.
2016-2018 yıllarında TTB Merkez Konsey’de yer alan isimler şöyle:
Mehmet Raşit Tükel, Sinan Adıyaman, Ayfer Horasan, Bülent Nazım Yılmaz, Dursun Yaşar Ulutaş, Funda Barlık Obuz, Hande Arpat, Mehmet Sezai Berber, Mustafa Tamer Gören, Selma Göngür, Şeyhmuz Gökalp.
Dönemin TTB Başkanı Raşit Tükel, savunmasında “Hekimler olarak en temel görevimiz halk sağlığını korumaktır. Meslek örgütümüz kurulduğu günden beri savaş durumlarına mesleki olarak karşıdır. Suçlamaya konu edilen deliller suç oluşturmamaktadır, beraatimi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
Üçüncü kez hakim karşısına çıkan TTB Merkez Konseyi Üyeleri’nin savunmaları şöyle:
Bize bu açıklamayı yaptıran şey insan sevgisinden başka bir şey değildir. Savaş bir halk sağlığı sorunudur dediğimiz için ellerimize kelepçe vuran ve hakkımızda ceza talep eden hukukçuların torunlarının gelecekte dedeleri hakkında ne düşüneceğini merak ediyorum.
Suç işlemediğini düşünüyorum. Biz hekimler için insan sağlığı çok önemlidir. İnsanların sağlığını önceleyen talebimiz suç değildir. Beraatimi talep ediyorum.
Sağlık, bedensel ve ruhsal iyilik halidir. Açıklamamız da evrensel değerlerin bizlere yüklediği sorumluluktur. Beraatimi talep ediyorum.
Savcılık makamının mütalaasını kabul etmediğini belirterek başlamak istiyorum. Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz bir suç bulunmamaktadır. Açıklamamızın ana hattı barışı savunmaktır. Her T.C. vatandaşının olduğu gibi bizim de barış arzusu içinde huzurlu yaşam talep etme hakkımız vardır. “Savaş kötüdür” dediği için TTB Merkez Konseyi üyelerinin yargılanmasını istemiyoruz. Beraatimi talep ediyorum.
Savaşa karşı olmak hekimlik değerlerini, yaşamı önceleyen barıştan yana tutumdur. Evrensel hekimlik değerlerin yargılandığı bu davada beraatimi talep ediyorum.
İddianamede yer alan sosyal medya paylaşımlarının tekrar değerlendirilmesini istiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum ve beraat talep ediyorum.
Bizlere istinat edilen suçları istemediğimizi beyan eder beraat talep ederim.
Savaşın yarattığı kötülükler nedeniyle barışı savunduk. Barışı istemek suç olmadığı gibi anayasal bir haktır beratımızı istiyorum.
Yaşam hakkını savunduk. Bütün hayatımızı bu çaba ile sürdürürken terör ile suçlanıp yargılanmaması kabul etmiyorum. Ölümün bile adil olmadığı dünyada yaşamın adil olmasını istiyoruz. Suçlamaları kabul etmiyor ve beratımızı talep ediyorum.
İnsanlar savaşlarda yaşam alanlarını ülkelerini terk etmek zorunda kalır. On binlerce insan göç sürecinde yaşamını kaybetti. Savaşta en başta bebekler çocuklar ve kadınlar etkilenmektedir. Barışa yönelik yaptığımız açıklama tarihsel sorumluluğumuzdur. Beratımızı talep ediyorum.
Hekimlerin savunmalarını yapmasının ardından TTB avukatlarının savunmalarına geçildi.
Avukat Ziynet Özçelik, “Biz mütalanın önceden hazırlanmış olması ve bir harici bellekten sunulmasının müvekkillerimizin haklarını gasp ettiğini belirterek 29 Nisan’da Hakimler ve Savcılar Kurulu’na suç duyurusunda bulunduk. Bu mütalaa adil yargılanma hakkını gasp ediyor. Delil niteliği taşımayan öğelerle mütalaa verildi” dedi.
Avukat Mustafa Güler de TTB merkez konseyi üyelerinin yargılanmasına gerekçe oluşturan açıklamasını okudu ve “Bütün kıyamet bu metin üzerine koptu. Bu açıklamayla İçişleri Bakanı suç duyurusu bulundu. içişleri Bakanlığının şikayetçi olduğu soruşturmayı İçişleri Bakanlığı’nın polisleri yaptı. Ortaya iki açıklama çıkardılar ve burada suç var dediler. TTB iktidarların sağlığı etkileyecek politikalarına karşı objektif dengeli ve eleştirel yaklaşan kurumdur. İktidarın arka bahçesi olmayan kurum olması TTB’nin terörle anılmasını gerekli kılmaz. Sağlıkla yaşatmakla görevli kurulun terörle anılması haksızlıktır” diye konuştu.
Sendika.Org