Karar gazetesi yazarları iktidar cephesine uyarılar içeren yazılar kaleme aldı. Mehmet Ocaktan, irrasyonel yollara sapılması halinde darbe tehdidi ile karşılaşılacağını açıkça dillendirdi. Hakan Albayrak, belediye meclislerinde İmamoğlu ve Yavaş’ın önünün kesilmesinin iktidara zarar vereceğini belirtti. Ahmet Taşgetiren ise İmamoğlu’nun asıl sınavının muhafazakarlarla olduğuna dikkat çekti
Tayyip Erdoğan’ın “Kızgın demiri soğutma vakti, seçim tartışmalarını geride bırakmalıyız” sözleriyle seçim sürecine nokta koyma sinyali verirken; Davutoğlu’na yakınlığı ile bilinen Karar gazetesi yazarları uyarılar içeren yazılar kaleme almaya devam etti.
Ocaktan açıkça darbe uyarısı yaptı
Gazetenin önemli isimlerinden Mehmet Ocaktan, “Belki de her zorluk bir değişimin habercisidir” başlıklı yazısında iktidar cephesinin demokrasiyi tartıştırır hale getiren tavır ve açıklamalarına tepki gösterdi.
Ocak’ın yazısında şu vurgular öne çıktı:
Şimdi devran döndü ve dün demokrasiye bir kurtuluş olarak sarılanlar, bugün “beka” meselesini bir argüman olarak kullanarak “demokrasi olmasa da olur” tezlerini üretmeye başladılar. Bu son derece tehlikeli bir viraj, zira hepimiz biliyoruz ki demokrasinin alternatifinde selamet yok, tam aksine otokratik ve despotik rejimler vardır.
Unutmayalım, eğer ilk sarsıntıda hukukun üstünlüğünü askıya almak gibi irrasyonel yollara saparsak, demokrasiye galebe çalmayı planlayan oligarşik yapıların üstünlük sağlaması durumunda yapacakları ilk şey demokratik kazanımları budamak olacaktır.
Bugün demokrasi olmadan da işlerin yürüyebileceğine inananlar maalesef esas tehlikeyi görmüyorlar. 15 Temmuz ihanetiyle bu ülkenin “bekası”na göz dikenler, meşru demokratik iktidara karşı saldırı düzenlemişlerdi. Eğer devleti mutlaklaştırıp demokrasiyi feda edersek, işte o zaman gerçek “beka tehlikesi”nin kapımızı çalması mukadder hale gelecektir.
Ocaktan, darbe uyarısının yanı sıra ekonomi-demokrasi dengesine, hukukun üstünlüğüne, irrasyonel davranışlardan sıyrılma duyulan gereklilikten de söz etti ve seçimin yenilenmesinin ülkeyi izahı olmayan bir yola sokacağını belirtti.
Hakan Albayrak, “Musafahalaşma dönemi” başlıklı yazısında İstanbul ve Ankara belediye meclislerinde çoğunluğu elinde tutan Cumhur İttifakı’nın İmamoğlu ve Yavaş’ın önünü kesip kesemeyeceğini tartıştı. Albayrak böyle bir adımın yarar değil, aksine zarar getireceğini savundu:
Bunun AK Parti’ye faydası olur mu? Olmaz. Bilakis; “Onları denetliyorlar” yerine “Onları çalıştırmıyorlar” dedirtilirse maşeri vicdanda öyle bir yara açılır ki, bir dahaki seçimlerde CHP’li başkanların başarısızlığı değil AK Parti’nin onları başarısızlığa mahkum etme siyaseti cezalandırılır (“Mağdur olan halk bunlardan yaka silker, bize gün doğar” diye düşünen varsa -ki olmadığını ümit ederim- düşüncesini gözden geçirsin).
Ahmet Taşgetiren ise “İmamoğlu: Kendi üzerine çalışmış bir adam” başlıklı yazısında bir muhafazakarın gözünden İmamoğlu’nu yazdı.
Ekrem İmamoğlu’nu 1994 yılının Tayyip Erdoğan’ına benzeterek yazısına başlayan Taşgetiren, hem mazbata sonrası konuşmasını hem de Fox TV’de katıldığı programdaki açıklamalarını dikkatle izlediği İmamoğlu için “Bir yerde patlak verir CHP geni” diye düşündüğünü ancak İmamoğlu’nun kendi üzerinde derinlemesine çalışmış bir siyasetçi olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Taşgetiren, AKP’ye mesajlar da içeren şu değerlendirmeyi yaptı:
Seçmen çoğunluğunu “muhafazakar”ların oluşturduğu Türkiye’de siyaset yapacak, muhafazakarlardan oy alma zorluğu yaşayan CHP’de siyaset yapacak, CHP tabanının duyarlılıklarını dikkate alacak ve CHP’li bir idareden büyük endişe duyan, seçim gezilerinde “Senin partin beş para etmez” diyen, “Senin arkandakiler yaptırmaz” diyen muhafazakar toplum kesimlerine açılacak, Ak Parti’nin merkezi iktidar olduğu bir zamanda, Tayyip Erdoğan’ın “Aşkım” dediği , “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” dediği İstanbul’u yönetecek… Bu öylesine zor bir denklemdir ki, işte İmamoğlu kendini böyle zor denklemi çözmeye hazırlayacak…
Sendika.Org