Mardin Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanları, açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiğine dikkat çekerek “Kızgın demiri soğutmak tecridi sonlandırmaktan geçer” dedi
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, HDP’li milletvekilleriyle birlikte 31 Mart seçimlerinde kayyumlardan geri alınan Mardin Büyükşehir Belediyesini ziyaret etti.
Ahmet Türk’ün Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı iken görevden alındığını ve yerine kayyum atandığını hatırlatan Buldan, “İradenizi gasp eden kayyumlar başta Mardin olmak üzere atandıkları her yerde sizin ve halkımızın iradesini gasp ettiler. Sadece gasp ile sınırlı da kalmadılar. Aynı zamanda sizin emeğinizi çaldılar, sizin hakkınızı çaldılar belediyenin içinde her şeyi talan ettiler ve büyük bir hukuksuzluğun altına imza attılar” dedi. Buldan kayyumların yaptıkları usulsüzlükleri halkla paylaşmaya devam edeceklerini belirtti.
AKP-MHP ittifakının seçim sürecinde kullandığı kin ve nefret dilinin yanlışlığını vurgulayan Buldan, “Toplum buna müsaade etmiyor, etmeyecektir. Seçim sandıklarından çıkan sonuç bunun bir göstergesidir. Ancak görüyoruz ki seçim sonuçlarından ders çıkarmayanlar aynı anlayışla kutuplaştırma ve ayrıştırmaya devam ediyorlar. Oysa bu ülkenin toplumsal barışa ve demokrasiye ihtiyacı vardır” dedi.
“Bu halkı ve toplumsal muhalefeti kabul etmek ve toplumsal muhalefetin önerilerini dikkate almak siyasi iktidarın birincil görevi olmalıdır” diyen Buldan, Türkiye’de adaletin, hukukun, demokrasinin ve demokratik siyasetin ayaklar altına alındığı bir dönemin yaşandığını sözlerine ekledi.
Leyla Güven’in açlık grevinin 171. gününde olduğunu hatırlatan Buldan, iktidarı talepler karşısında sessiz kalmamaya çağırdı:
Bugün insanlar bedenlerini açlık grevine yatırmış durumda. Leyla Güven açlık grevinin 171. gününde. İşte 171 gündür insanlar demokrasi gelsin, barış gelsin diye, tecridin kalkması için bedenlerini açlığa yatırdı. Ancak siyasi iktidarın, AKP’nin bunu görmezden duymazdan gelmesi asla kabul edilebilir değildir. Buradan da bir kez daha Adalet Bakanlığına çağrı yapmak isteriz: Bu yasal ve meşru talep karşısında sessizliğinizi bir an önce bozunuz. Bu ülkenin ihtiyacı olan barış ve demokrasiye hep birlikte katkı sunalım.
Tüm engellemelere, seçim hilelerine, baskı ve zulme rağmen güçlü bir direniş sergiledinerek 31 Mart seçimlerinde başarı elde edildiğini belirten Sezai Temelli, “31 Mart’a giderken ortaya koyduğumuz seçim stratejisi Türkiye halklarına ve toplumuna bir seçenek yaratmıştır; bir demokrasi ve barış barış seçeneği yaratmıştır. Türkiye halkı, Türkiye toplumu kadınları, emekçileri, kadınları bu seçenekte yan yana gelmeye devam edecektir” dedi.
Açlık grevi eylemcilerinin annelerinin hapishane önlerinde maruz kaldığı şiddete değinen Temelli, “Evet, siyah günlerden geçiyoruz, bu siyah günlere itirazımız var. Bu itiraz analarımızın beyaz tülbentleridir. Anaların bu direnişi ve itirazı Türkiye’nin önünü açacaktır. Buna inanıyoruz. Bugün cezaevi önlerinde annelerimiz beyaz tülbentleri ile ‘evlatlarımız çocuklarımız yaşasın diyor, çocuklarımız yaşasın ki bu ülkeye barış gelsin, demokrasi gelsin bu ölümler son bulsun’ diyor. O yüzden annelerimize sahip çıkıyoruz, onların yanında evlatlarımız ölmesin diye hep birlikte sesimizi yükseltiyoruz. Tıpkı 171 gündür sesi bütün dünyayı kaplamış olan Leyla Güven’in sesine ses kattığımız gibi bu mücadeleyi daha güçlü bir şekilde yükseltmeliyiz ve ifade etmeliyiz.”
Hapishanelerdeki binlerce insanın açlık grevinde olduğunu ve bunların 300’den fazlasının kritik sınırda olduğunu hatırlatan Temelli, “Başta Leyla Güven başta olmak üzere bu kritik sınırı geçildiği, kalıcı hasarın yaşanacağı durumlar söz konusu. Bu ülkenin ihtiyacı olan ölümler değil, acil barıştır, demokrasidir, toplumsal barıştır. 31 Mart’ta halkın sandıklara yansıyan iradesi de bu olmuştur” dedi.
Temelli, tecrit başladığından bu yana her gün yeni bir hukuksuzluk ve adaletsizliğin yaşandığını belirterek şunları söyledi:
Bütün ülkeyi tecritleştirmiş bir zihniyet var karşımızda. O yüzden iktidara kez daha sesleniyoruz. Gelin bu tecridi kaldırın, bu ülke bu tecritten, bu hukuksuzluktan kurtulsun. Talep meşrudur, haklıdır, yasaldır. Hiç kimse diyemez ki bu talep meşru değildir. Adalet Bakanı’na, Meclis Başkanı’na sesleniyoruz. Bir an önce inisiyatif alın haktan, hukuktan, adaletten yana görevinizi yerine getirin. Yani yasayı uygulayın. Bir an önce Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile görüşebilsin. Bunun bu ülkeye zerre kadar zararı olmaz çok önemli katkısı olur. Mutlak tecrit başlamadan önce bu ülkede yaşanan iki yıla dönüp baktığımızda ne dediğimiz çok iyi anlaşılacaktır. Mutlak tecridin başladığı günden beri 4 yılda ne yaşandığına bakılırsa yine ne dediğimiz ortaya çıkacak, siyah günler dediğimiz tablo önünüze çıkacaktır.
Erdoğan’ın “kızgın demiri soğutma zamanı” sözlerine de değinen Temelli, “Evet kızgın demiri soğutmak istiyorsanız bu tecride son verin. Kızgın demiri soğutmak istiyorsanız bu OHAL uygulamalarına son verin. YSK’yi bile alet ettiğiniz KHK’lilerin mazbatalarını çalmaya son verin. Kızgın demiri soğutmak istiyorsanız hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını tanıyın. Toplumsal barış adına adımlar atın. Ama niyetiniz bu değil. Siz bırakın kızgın demiri soğutmayı ateşin üzerine benzin dökmek niyetindesiniz. Bu kızgın demiri soğutmak siyasete de barışı getirmek toplumsal barışı var etmek ve hukukun üstünlüğünü savunmaktan geçer, demokrasiyi savunmaktan geçer” dedi.
Ülkedeki iktisadi ve siyasi krize değinen Temelli sözlerini şöyle sonlandırdı:
Bu krize son vermek için demokrasi ittifakında buluşma zamanıdır.Buna son vermenin yolu Cumhurbaşkanın kendi sınırlarına çekilmesi, partili cumhurbaşkanı sisteminden vazgeçmektir. Buna son vermenin yolu eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı bir an önce var etmektir. Buna buradan başlayacağız. Tam da olduğumuz yerden yerel demokrasiyi güçlendirerek hayata demokrasiden barıştan yana müdahale ederek, ilmek ilmek barışı da demokrasiyi de bu ülkeye öreceğiz. Buna inanıyorum bu güç bir kez daha 31 Mart’ta kendisini ifade etmiştir. Biz bu gücümüzle, gelecek umut dolu günlerin inşasında her zaman en önde olmaya devam edeceğiz. Gelin hep birlikte Türkiye’yi özlemini duyduğu barışa, demokrasiye kavuşturalım.
Sendika.Org