Cumartesi Anneleri, 734. haftada gözaltında kaybedilen çocuklar ve Ermeni aydınlar için adalet istedi. Gebze’de açlık grevi direnişçilerinin ailelerine yönelik saldırıyı kınayan Cumartesi Anneleri, “Annelerin üzerinden elinizi çekin” dedi
Cumartesi Anneleri, 734. buluşmalarında gözaltında kaybedilen çocuklar ile 104 yıl önce kaybedilen Ermeni aydınları andı.
İHD İstanbul Şubesi binası önünde polis ablukası altında yapılan açıklamaya HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, tecridin kaldırılması talebi ile dönüşümlü açlık grevinde olan ESP, SGDF ve SKM üyeleri, 50 gündür açlık grevinde olan sosyalist tutsak Hülya Gerçek’in annesi Yıldız Gerçek de katıldı.
ETHA’nın haberine basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Tosun, 23 Nisan vesilesiyle devleti ve toplumu gözaltında kaybedilen çocuklar gerçeği ile yüzleşmeye çağırdıklarını belirtti.
“Bu topraklarda yaşam hakları devletin güvencesinde olan çocuklar, yaşam hakkının en vahşi ihlali olan gözaltında kaybetme fiiline maruz kaldılar” diyen Tosun, 1992-1997 yılları arasında OHAL yönetiminde Batman, Bitlis, Bingöl, Cizre, Dargeçit, Dersim, Şırnak, Kulp, Mardin, Nusaybin, Yüksekova, Silopi ve Lice’de 26 çocuğun gözaltında kaybedildiğini hatırlattı.
Çocukların gözaltında kaybedilişinin, savcılık fezlekelerinde, mahkeme tutanaklarında ve AİHM kararlarında detaylı bir biçimde yer aldığını dile getiren Tosun, “Ancak ailelerin başvuruları iç hukukta sonuçsuz bırakıldı. Devlet bugüne kadar etkin soruşturma yürüterek suçun açığa çıkartılması ve faillerin cezalandırılması yükümlülüğünü yerine getirmedi” dedi.
Tosun, Dersim Mirik Mezrası’nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin, Şırnak’ta kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril, Yüksekova’da kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Lice’de dedesi ile birlikte kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak ve diğer çocukların akıbetlerinin açıklanmasını istedi.
104 yıl önce evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınlarını hatırlatan Tosun, şöyle konuştu:
Nisan 1915 tarihinde İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey’in emriyle İstanbul’da 250 Ermeni evlerinden gözaltına alındı. Milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, siyasetçi olan bu aydınlar Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi.
Gözaltına alınanlar önce Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ ne götürüldüler. 25 Nisan 1915 tarihinde güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle Ankara’ya doğru yola çıkarıldılar. Neden tutuklandıklarına ve nereye götürüldüklerine dair kendilerine bilgi verilmedi.
“158 kişilik grup Çankırı’ya, 92 kişilik grup Ayaş’a sevk edildi. Gözaltına alındıkları andan itibaren başlarına geleceklerden hükümetin sorumlu olduğu bu insanlardan 174’ü, bir mezar taşları bile olmadan yok edildi” diyen Tosun, gözaltında kaybedilen Ermeni aydınlar ve çocuklar gerçeğinin tekçi zihniyetin sonucu olduğunu kaydetti.
İnsanlığa karşı suçlardaki inkar, unutturma ve cezasızlık politikasının hakikati ortaya çıkarma ve adaletin gerçekleşmesini engellemeye yönelik olduğunu vurgulayan Tosun, hakikat ve adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Galatasaray Meydanı’nın, 35 haftadır kendilerine kapatıldığını hatırlatan Tosun, Galatasaray’dan vazgeçmeyeceklerini ifade etti.
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Eminönü’nde gezerken mi kaybedildiler” sözünü hatırlatarak “Bugün burada akıbetini sorduğumuz 26 çocuğumuz annelerinin kucağından sökülüp alındı ve gözaltında kaybedildi. Ve sadece 7 tanesinin mezarı bulundu” dedi.
AİHM’in mahkumiyet kararına rağmen iç hukukta ne bir mahkumiyet ne de etkin soruşturma kararı alınmadığına değinen Ocak, “3 yaşındaki Dilek bizim çocuğumuzdu ve Dilek’in, Zeki’nin, İlyas’ın büyüdüğünü göremedik. Galatasaray’dan kimiz zaman onlar için balonlar uçurduk. Belki de hiç ellerinin değmeyeceği oyuncakları topladık onlar için” diyerek, sadece bir mezar ve faillerin cezalandırılmasını istediklerini dile getirdi.
“Evlat acısının ne demek olduğunu en iyi biz biliyoruz çünkü biz yaşadık” diyen Maside Ocak, Gebze Hapishanesi önünde tutsak annelerine yönelik polis saldırısını hatırlattı, “Onlar sadece evlatlarının yaşam hakkını savunuyor” dedi.
Ocak, AKP iktidara seslendi:
Tüm annelerin elinden, elinizi çekin artık. Anneler ki yaşamı doğurandır. Annelerden uzak durun.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, 24 Nisan 1915’te Çankırı ve Ayaş’ta gözaltına alınarak kaybedilen Ermeni aydın, yazar ve gazetecileri hatırlattı “Kötülük 24 Nisan 1915’te sıradanlaşmıştı ve o günden sonra devlet için yaptığı her kötülük teferruat haline geldi” dedi. Paylan, 24 Nisan’ın ardından Ermeni halkının sürgün kararının alındığını hatırlattı.
Gebze’de annelere yönelik polis saldırısını da hatırlatan HDP Milletvekili Paylan, “O polis de, o polise izin veren iktidar da büyük bir alçaklık yaptı” dedi.
Hrant Dink’in “23 Nisan bir çocuk bayramı, 24 Nisan da Ermeni halkının adalet günü olsun” sözünü hatırlatan Paylan, tüm çocuklar ve Ermeni aydınlar başta olmak üzere gözaltında kaybedilenler için adalet istedi.
Sendika.Org