İHD, yerel seçimler öncesi tespit ettikleri ihlaller ve oluşturdukları bağımsız seçim izleme heyetinin raporunu açıkladı. İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Tüm seçmenlerin oy kullanma haklarını kullanabilmeleri için sandığa gitmelerini ve oylarını kullanmalarını tavsiye ediyoruz” dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, 31 Mart Pazar günü yapılacak yerel seçimleri öncesi tespit ettikleri ihlaller ve oluşturdukları bağımsız seçim “İzleme Heyeti Raporu”nu Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla Genel Merkez binasında kamuoyuyla paylaştı.
Raporu okuyan İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan tespitlerinin daha önceki seçimlerden sonra bağımsız kurumlarca yapılan eleştirileri haklı çıkarır nitelikte olduğunu söyledi.
Türkdoğan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) kriterlerine göre hazırladıkları rapordan şu bilgileri verdi:
16 Nisan 2017 tarihinde OHAL ortamında yapılan referandumda YSK’nin kanuna aykırı olarak mühürsüz oy pusulası ve oy zarflarını geçerli kabul eden kararıyla ciddi bir güven sorunu ortaya çıkmıştır. 9 Şubat 2017 tarihinde çıkarılan 687 sayılı OHAL KHK’sıyla YSK’nin televizyon ve radyo üzerindeki yetkisi kaldırılmış ve böylece TV’lerin ve radyoların yanlı yayın yapması halinde cezalardan kurtulması sağlanmıştı. Bu KHK’yle YSK’nin anayasal yetkisi elinden alındı. Nitekim bu KHK’yle 24 Haziran 2018 seçim sürecinde iktidar partisi lehine muhalefet aleyhine basın yayın alanında bir durum yaratılmıştı.
13 Mart 2018 tarihinde 7102 sayılı kanun çıkarılmıştır. Bu kanunla 298 sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kanuna göre, aynı binada oturan seçmenler farklı sandıklara kaydedilebilecektir. Böylece aynı binada oturan komşuların hangi sandıkta oy kullandığını seçmen kütük listelerinden öğrenemeyeceğiz. Seçim güvenliği açısından vali veya il seçim kurulu başkanının talebi üzerine o yerde bulunan yerlerdeki sandıkların başka seçim bölgelerine taşınmasına veya sandık bölgelerinin birleştirilmesine YSK kararıyla imkan tanınmaktadır.
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda ağırlıklı olarak HDP seçmeninin bulunduğu illerde sandık taşınma ve birleştirme talepleri kabul edilmiştir. Ancak güvenlik sorunu var diye 98 bin seçmeni etkileyecek sandık taşınması ve birleştirilmesi kararlarının verilmesi iktidarın emrindeki valilerin isteği üzerine olmuştur. Böylece bu bölgelerde seçimlerin manipüle edilmesine zemin hazırlanmıştır. Seçmenlerin özellikle köylerdeki seçmenlerin il veya ilçe merkezlerine veya korucu köylerinin bulunduğu yerlere gidip oy kullanması oldukça zorlaştırılmıştır.
7102 sayılı kanunun 11. maddesi ile 298 sayılı kanunun 101. maddesinin 2. fıkrasına yeni bir bent eklenmiştir. Buna göre; sandık kurulunun ihmali ile mühürlenmemiş olan oy pusulalarına geçerlilik kazandırılmıştır.
YSK üyelerinin görev süreleri dolmuş olmasına rağmen yapılan yasa değişikliği ile kurul üyelerinin görev süresi en az bir yıl daha uzatılmıştır. Bu kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne açılan davada, söz konusu değişiklik Anayasa’ya uygun bulunmuş ve istem reddedilmiştir.
TÜİK’in 2009 yılı Türkiye nüfusu istatistiğine göre Türkiye nüfusu 72 milyon 651 bin 312 kişidir. YSK’nin 2009 yılı yerel seçimlerinde oy kullanma hakkı bulunan seçmen sayısı 48 milyon 6 bin 650 kişidir.
Aradan 10 yıl geçtikten sonra TÜİK’in Türkiye nüfus istatistiği 2018 yılı sonu itibariyle 82 milyon 3 bin 882 kişidir. YSK’nin 2019 yılı yerel seçimlerinde oy kullanma hakkı bulunan seçmen sayısı ise 57 milyon 58 bin 636 kişidir. Bu durumda Türkiye nüfusu 9,5 milyon artmasına rağmen seçmen sayısı 11 milyon artmıştır.
Matematiksel olarak böyle bir şey imkansızdır. Son 10 yılda Türkiye’nin nüfus artış hızı göz önüne alındığında seçmen sayısında 1,5 milyonluk artış izah edilemez. Bu veriler bile Türkiye’deki seçmen kütüklerinin hatalı olduğunu, her türlü manipülasyona açık olduğunu göstermektedir.
Türkiye’deki seçimlerde önemli bir sorun ise “142 belgesi” ismiyle anılan seçimlerde görevli güvenlik görevlerinin kayıtlı olmadıkları sandıklarda oy kullanabilmeleri halidir. Bu seçmenlerin hem kayıtlı oldukları sandıklarda hem de görevli oldukları sandıklarda mükerrer oy kullanmalarını önleyecek sağlıklı bir mekanizma kurulamamıştır.
Türkiye’de ilk defa il ve ilçe seçim kurulları tarafından onaylanıp aday listesine konan belediye başkanı, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelik adayları ile ilgili olarak “istihbarat niteliğindeki gizli veriler” iktidar partisi tarafından ele geçirilmiş ve bu parti tarafından çeşitli basın yayın kuruluşlarında yayınlanarak bu kişilere yönelik kişilik hakları ihlal edilmiş. Kişisel verilerin gizliliği kuralı ihlal edilmiştir. Bu şekilde özelikle CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nden 234 adayın isimleri basın yayın kuruluşlarında yer almıştır.
Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler, kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarını kullanırken diğer partiler bakımından bu durum aleyhte sonuçlar yaratmıştır. Örneğin, partili Cumhurbaşkanı partisinin seçim kampanyasını sürdürürken Cumhurbaşkanlığı’nın her türlü imkanından yararlanmaktadır.
Bu seçim döneminde yürütülen seçim kampanyalarında öne çıkan en önemli konu nefret söylemidir. Türkiye’de nefret suçları düzenlenmemiştir. Bunun rahatlığı ve dokunulmazlığın zırhı ile özellikle iktidar sözcüleri nefret söylemini had safhaya vardırmış, özellikle İçişleri Bakanı muhaliflere yönelik hakaret, tehdit, karalama, hedef gösterme gibi söylemlerle seçim ortamını adeta zehirlemiştir.
Türkiye’deki medyanın %90’ından fazlası siyasi iktidarın denetimi altındadır. Dolayısıyla medya taraflıdır. Örneğin devlet televizyonu olan TRT’nin HDP’nin hiçbir propaganda faaliyetine yer vermemesi gibi. TRT’nin şubat bültenlerinin dökümü şöyle:
İHD Dokümantasyon Birimi’nin yapılan başvurular ile partilerden edindiği bilgiler ve basına yansıyan haberlere dayanarak oluşturduğu bilançoya göre 31 Mart yerel seçim öncesi partilerin seçim bürolarına, araçlarına, adaylarına, mitinglere ve çalışanlarına yönelik baskın saldırı tehdit ve polis baskınları şöyle:
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nden bir heyetin sınırlı olarak gözlem yapacağını belirten Türkdoğan, AGİT’in gözlem yapamayacağını aktardı.
“Bağımsız Seçim İzleme Platformu”nu oluşturan İHD ve ESHİD’in bağımsız seçim gözlemi taleplerinin ise YSK tarafından yine reddedildiğini vurgulayan Türkdoğan, şunları söyledi:
31 Mart günü İHD şubelerinin bulunduğu seçim bölgelerinde bağımsız izleme yapılacaktır. İHD Genel Merkezi ve şubeleri açık tutulacaktır. Dolayısıyla seçim günü İHD’ye başvuru yapılabilecektir. Türkiye’deki tüm seçmenlerin oy kullanma haklarını kullanabilmeleri için sandığa gitmelerini ve oylarını kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Seçmenler, sandıklar kapandığında “gizli oy-açık sayım” ilkesine uygun olarak kendi sandıklarının sayım ve döküm işlemlerini izlemeli, sandık sonuç tutanağının ıslak imzalı nüshasının fotokopisini veya fotoğrafını alma hakkı olduğunu unutmamalıdır.
Sendika.Org