Halkevleri eş genel başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan “Gezi iddianamesi”ne ilişkin yazılı açıklama yayımlayarak “Gezi iddianamesindeki ‘davacı listesi’ sanık listesi olmalıdır” dedi
Halkevleri eş genel başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan “Gezi iddianamesi”ne ilişkin bir yazılı açıklama yayımlayarak “Gezi iddianamesindeki ‘davacı listesi’ sanık listesi olmalıdır” dedi
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, milyonların AKP iktidarına karşı demokratik itirazı olan Haziran İsyanı’nı dar bir grubun dış bağlantılı bir komplosu olarak sunan iddianamesi kabul edilmişti.
Halkevleri eş genel başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, yazılı basın açıklaması yaparak “Onur ve özgürlük direnişinden suç üretilemez” ve “Gezi iddianamesindeki ‘davacı listesi’ sanık listesi olmalıdır” dedi.
Yapılan yazılı açıklamada Gezi’nin “Türkiye halklarının, onur ve özgürlük” direnişi olduğu kaydedilerek şu ifadelere yer verildi:
Gezi Direnişi ne açıklanan ve adına “Gezi iddianamesi” denilen kurgu iddianame ile ne de Gezi günlerinden beri tekrarlanan ve iddianamenin merkezine yerleştirilen “dış güçlerin tezgahı” tekerlemesi ve komplo teorileri ile karalanabilir, değersizleştirilebilir.
Kendi suçlarını örtmek isteyenler kendi adlarını “mağdur” listesine yazdırmış; Gezi’yi, dolayısıyla halkı “yargılamaya” kalkmıştır.
Gezi Direnişi nedeni ile birileri yargılanacaksa o da bugün adı iddianamenin “davacı/mağdur” listesinde yazanlar olmalıdır.
İktidarın halka karşı işlediği, Gezi’ye “neden olan” suçlar ve cemaatiyle, AKP kadroları ile iktidar edenlerin ve onların tetikçiliğini yapan valiler, kaymakamlar, kolluk görevlileri, yalan haber yapan iktidar medyasının Gezi sırasında işlediği suçlar tek tek Türkiye halklarının hafızasındadır. Milyonlar bu suçların tanıdığıdır.
Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik’in cansız bedenleri; gözlerini kaybeden, sakat bırakılan onlarca direnişçi tanıktır.
Milyonlar, iktidarın “yönetme” biçimine isyan etmiştir. Bu “isyan” açık ve örtük biçimlerde halkın içinde sürmekte, Erdoğan bunu iyi bilmektedir.
“Başkanın adamları” suçluyu mağdur yapmaya, sokağa çıkan milyonlarca insanı dış güçlerin figüranı olarak göstermeye çalışmaktadır!
Yayımlanan iddianame de bugünün “yönetme” biçimine, Erdoğan iktidarına yönelecek herhangi bir isyanı önden engelleme girişimidir. Halka bundan sonra her hak arama mücadelesini, her direnişi “dış güçlerle” iltisaklı ilan edeceklerini söylemektedirler.
İktidar, halkın isyan edecek çok gerekçesi olduğunu bilmektedir.
Gezi ne dava dosyalarına, ne hapishane hücrelerine sığar!
O, halkın onur, adalet ve özgürlük mücadelesidir.
Mücadele sürüyor, sürecek!
İlgili haberler:
Sendika.Org