İddianamede, milyonların AKP iktidarına karşı demokratik itirazını Otpor’dan “FETÖ”ye uzanan bir yelpaze ile ilişkilendirerek itibarsızlaştırma çabası dikkat çekiyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, milyonların AKP iktidarına karşı demokratik itirazını Otpor’dan “FETÖ”ye uzanan bir yelpaze ile ilişkilendirerek itibarsızlaştırma çabası dikkat çekiyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Mayıs-Haziran 2013’te AKP iktidarının baskıcı ve yağmacı politikalarına karşı demokratik bir itiraz olarak yükselen ve haftalar boyunca milyonlarca yurttaşın katılımıyla gerçekleşen Gezi Direnişi’ni dar bir grubun yönlendirdiği dış bağlantılı bir komplo olarak sunan iddianamesi kabul edildi.
İddianamede 16 aydır tutuklu bulunan Osman Kavala’nın yanı sıra Memet Ali Alabora, Ayşe Mücella Yapıcı, Can Dündar, Ayşe Pınar Alabora, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay, Şerafettin Can Atalay ve Tayfun Kahraman için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Bu 16 kişiye yöneltilen suçlama ise şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı yasaya muhalefet, nitelikli yağma, nitelikli yaralama, 2863 sayılı yasaya muhalefet.”
Savcılık, şüphelilerin, Gezi Direnişi ya da Haziran İsyanı olarak bilinen Mayıs-Haziran 2013 eylemlerini “2011 yılından başlayarak yönlendirmeye çalıştığını” da iddia ediyor.
Müştekiler arasında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile bakanlar Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Fatma Şahin, Egemen Bağış, Nihat Ergün, Faruk Çelik, Erdoğan Bayraktar, Ahmet Davutoğlu, Taner Yıldız, Suat Kılıç, Mehdi Eker, Hayati Yazıcı, Muammer Güler, Cevdet Yılmaz, Ömer Çelik, Mehmet Şimşek, Nabi Avcı, Veysi Eroğlu, Mehmet Müezzinoğlu, Zafer Çağlayan, Emrullah İşler ve Sadullah Ergin de yer alıyor. Toplam müşteki sayısı 746.
İddianamede, milyonların AKP iktidarına karşı demokratik itirazını Otpor’dan “FETÖ”ye uzanan bir yelpaze ile ilişkilendirerek itibarsızlaştırma çabası dikkat çekiyor.
İddianamede 6 Haziran’dan 15 Haziran’a kadar park içinden canlı yayın yapan Çapul TV’ye de sayfalarca yer veriliyor. Çapul TV’nin sonraki bir yıl içinde yayınını devam ettirdiği aktarılarak “kalkışma kapsamında yararlanılmak üzere medya yapılanması gayreti içerisinde olunduğu anlaşılmaktadır” denilen iddianamede, sansürü kıran bir yayın yapmak dışında neyin suç unsuru olarak görüldüğü belirsiz.
Çapul TV medyanın parkın içinde yaşananları göstermediği ya da göstermesinin engellendiği koşullarda, Sendika.Org’un kardeş yayını olarak parkın içinde kurulan bir sahra stüdyosundan 6 Haziran’da yayına başlamış, Halk TV gibi dönemin en çok izlenen uydu kanallarının da bu yayınları eş zamanlı olarak paylaşmasıyla milyonlara ulaşmıştı.
Daha sonra Eylül 2013’te İstanbul ve Ankara’da birer stüdyo kurarak yayınını iki yıl boyunca da stüdyo programları ile sürdürmüştü. İlkesele olarak reklam ve fon almayan Çapul TV bütünüyle gönüllü emek ve katkılarla yayınını sürdürmüştü.
İddianamenin tam metni için tıklayınız!
Sendika.Org