İngiltere’nin Brexit’in ertelenmesi talebini görüşen AB iki seçenekli plan sundu. Mevcut anlaşma onaylanırsa 22 Mayıs’a kadar süre olacak. Aksi halde 12 Nisan İngiltere’nin ne yapacağına karar vermesi için son tarih.
İngiltere’nin AB’den ayrılması (Brexit) sürecinde İngiltere Parlamentosu’nun May’in planını iki defa reddedip erteleme talep etmesinin ardından gözlerin çevrildi AB cephesinden şartlı ve seçenekli bir adım geldi.
Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Brexit’in 30 Haziran’a kadar ertelenmesi talebinin kabul görmediğini belirtip iki tarihli seçenek sundu:
Tusk ayrıca liderler zirvesinde Brexit anlaşmasının yeniden görüşmeye açılmaması kararının alındığını da bildirdi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise May’in elindeki taslak metnin AB liderlerince bir kez daha onaylandığını ve yeni eklemelere kapalı olduklarını söyledi, “Verebileceğimiz başka bir şey kalmadı” diye ekledi.
Theresa May’in AB yetkilileri ile müzakereler sonucu hazırladığı taslak metnin en önemli anlaşmazlık noktası “Backstop” adı verilen düzenleme oldu.
Düzenlemeye muhalefetin yanı sıra May’in azınlık hükümetine dışarıdan destek veren Kuzey İrlanda’nın muhafazakar Demokratik Birlik Partisi ve May’in partisindeki çok sayıda vekil karşı çıkıyor.
“Backstop” esasında bir acil durum mekanizması. Brexit sonrası AB ile İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşması müzakereleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Birleşik Krallık’ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasının garanti altına alınmasını amaçlıyor.
Ancak İngiltere ile AB arasında varılan anlaşma, taraflardan herhangi birinin bu sürece tek taraflı olarak son verememesini öngörüyor. İngiltere’de anlaşmaya karşı çıkanlar da bunun, Birleşik Krallık’ın tamamında gümrüklerin kontrol edilememesi anlamına geleceğini vurguluyor.
En büyük korku, Kuzey İrlanda Cumhuriyeti’nin fiili olarak İrlanda Cumhuriyeti’nin parçası haline gelmesi ve Kuzey İrlanda gibi 2016’daki referandumda Brexit’e karşı çıkan İskoçya’da 2014’ten sonra yeniden bir bağımsızlık referandumu yapılması. Yani, Birleşik Krallık’ın parçalanması.
İrlanda adasındaki çatışmalara son veren 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşması, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda’nın ortak bir ekonomik pazarda yer almasını; sınırın iki tarafında serbest yaşamı, dolaşımı ve çalışmayı sağlamıştı. Zira Birleşik Krallık ve İrlanda Cumhuriyeti AB üyesiydi. Ancak Brexit ile beraber bu durum noktalanacağından; hem İngiltere hükümetini hem AB’yi hem İrlanda Cumhuriyeti’ni hem de Kuzey İrlanda’daki tüm tarafları tatmin edecek bir formülün bulunması gerekiyor.
İngiltere’de 23 Haziran 2016’daki referandumda katılımın %72’de kalmasının da etkisiyle Brexit oyları %52’yi bulmuş, birlikte kalma yanlılarının oyları ise %48’de kalmıştı. Oylama sonucu ile birlikte AB’de “parçalanma” endişesi su yüzüne çıkmış, İngiltere’de ise birlikten yana olan dönemin başbakanı David Cameron istifa etmişti.
Referandumdan üç hafta sonra Muhafazakar Parti’nin ve hükümetin başına geçen Theresa May ise hızla Brexit sürecini başlatmıştı. Yaklaşık iki yıl süren müzakereler sonucunda hazırlanan anlaşma metni, 25 Kasım’da Avrupa Konseyi’nde kabul edilmiş ve gözler İngiltere Parlamentosu’na çevrilmişti.
Theresa May’in müzakereler sırasında hükümetin topyekun anlaşmanın arkasında olduğunu söylemesi üzerine pek çok bakan May’i “uzlaşı varmış görüntüsü vermekle” suçlayarak istifa etmiş ve böylece hem hükümet ve parti krizi baş göstermişti. May, aralık ayında yapılması gereken oylamayı 15 Ocak’a erteleyerek zaman kazanmak istediyse de bir yol kat edememiş ve 15 Ocak’taki oylamada iktidar olmasına karşın 202’ye karşı 432 oyla ülke tarihinin en ağır yenilgisini yaşamıştı. Oylama sonrası hem muhalefet hem de başında olduğu partinin vekilleri May için güvenoylaması istemişti.
Güvenoylamasından az bir farkla kazanımla çıkan May, Brexit anlaşmasını revize etmek için kolları sıvasa da AB yetkilileri ile yaptığı görüşmelerden ilerletici bir sonuç alamamıştı. Küçük değişikliklerle 12 Mart’ta parlamentoya sunulan anlaşma bu defa da 242’ye karşı 391 oyla reddedilmişti. Bunun üzerine Brexit’in ertelenmesi süreci devreye sokulmuştu.
İlgili içerikler:
Sendika.Org