TÜSİAD’ın yeni başkanı Simone Kaslowski, önümüzdeki dönem mesajlarını sıraladı: İstihdam teşvikleri işe yarasın, Erdoğan çok konuşmasın, batık şirket, proje ve krediler ayıklansın!
TÜSİAD’ın yeni başkanı Simone Kaslowski, başkanlığı sonrası ilk konuşmasında önümüzdeki döneme ilişkin mesajlarını sıraladı: İstihdam teşvikleri işe yarayacak şekilde birleştirilsin, serbest piyasa dışına çıkmak akıldan dahi geçirilmesin, gerekirse Erdoğan sussun, batık şirket, proje ve krediler ayıklansın!
TÜSİAD’ın yeni başkanı Simone Kaslowski, görevi devralması sonrası ilk konuşmasını derneğin düzenlediği “İşgücü Piyasası Dinamikleri ve İşsizlik Sorunu” etkinliğinde yaptı.
Kaslowski’nin konuşması, TÜSİAD’ın önümüzdeki dönem beklenti ve talepleri için işaretler verdi.
Konuşmasına son açıklanan işsizlik verilerindeki vahim tabloya dikkat çekerek başlayan Kaslowski, tarım dışı, kadın ve genç işsizlik oranlarındaki tırmanışın ciddiye alınması gerektiğini, buna paralel olarak kayıtdışılığın da önüne geçilmesi gerektiğini belirtti.
İktidarın istihdam teşvikleri ile ilerlemeler kaydettiklerini ve bazı yeni teşviklerin de gündemde olduğunu söyleyen Kaslowski, buna karşın “istihdam teşviklerinin bir düzenleme altında birleştirilerek uygulamanın sadeleştirilmesi ve kullanım etkinliğinin geliştirilmesi” çağrısı yaptı.
Kaslowski’nin konuşmasında esas vurgu yaptığı bölüm, ekonomik kriz karşısında alınan tedbirlere ilişkin oldu.
Küresel krizin üçüncü dalgasında yurtdışı faizlerinin artmasıyla dış borç maliyetinin ekonomiye büyük yük bindiğini, yatırımların ertelendiğini, üretimin düştüğünü, ekonominin de küçüldüğünü belirten Kaslowski, süreci tersine döndürebilmek için iki temel koşulun yerine getirilmesi gerektiğini kaydetti.
İlk koşulu “güven ve istikrarı sağlamak” olarak tanımlayan Kaslowski, hem yurtdışından hem de yurtiçinden ekonomiye olan güvenin pekiştirilmesi gerektiğini ifade etti, bunun serbest piyasadan taviz vermeden, bağımsız-şeffaf kurumlar ve öngörülebilir politikalarla yapılması gerektiğini söyledi. Bu sözler, Erdoğan’ın yer yer Merkez Bankası’nı, faiz sistemini hedef alan, örtülü ekonomiyi dayatan çıkışlarına yönelik bir mesaj anlamına geldi.
İkinci koşulu ise geri dönülemeyecek kredileri bilanço dışına çıkaracak bir mekanizma olarak niteleyen Kaslowski, “Bu sayede reel kesimde sağlıklı ve verimli alanlara taze kredi sağlanmasının önünü açabiliriz” sözleriyle batık şirket, proje ve kredilerin ayıklanmasını istedi.
Kaslowksi, konuşmasını da mesajlarla bitirdi:
Serbest ticaret yerine ekonomik korumacılık, özgürlükçü demokrasi yerine siyasal popülizm, kültürel çoğulculuk yerine kültür savaşları kimseye yaramayacak ve uzun vadede durumu sadece kötüleştirecek. Küreselleşme ve teknolojik dönüşüm geri çevrilemez. Yapılması gereken bunları kapsayıcı reformlarla ilerletmektir. Biz de politikalarımızı günübirlik gelişmelere göre değil kalıcı trendler ve değerler üzerine inşa etmeliyiz.
Batı ve AB ile olan ilişkilerimiz iniş çıkışlı bir seyre sahip. Bu ilişkilerin toparlanarak ortak çıkar ve değerler anlayışıyla yürütülmesi ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. Demokrasi ve hukuk devletinin korunması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi için her zamankinden fazla çaba ve hassasiyet göstermemiz gerekiyor.
Sendika.Org