Sansürün yoğunlaşıp kurumsallaşacağı tartışmalarını beraberinde getiren ve sektörün sorunlarını çözmekten uzak olduğu gerekçesiyle eleştirilen “sinema yasası teklifi” TBMM Genel Kurulunda kabul edildi
Sansürün yoğunlaşıp kurumsallaşacağı tartışmalarını beraberinde getiren ve sektörün sorunlarını çözmekten uzak olduğu gerekçesiyle eleştirilen “sinema yasası teklifi” TBMM Genel Kurulunda kabul edildi
“Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” TBMM Genel Kurulu oturumunda kabul edilerek yasalaştı. Kanun teklifi, sektörün hem ekonomik ve sanatsal sorunlarını çözmekten uzak olduğu ve sinema dünyasında sansürün yoğunlaşıp kurumsallaşacağı gerekçeleriyle eleştirilmişti.
Kanuna göre, proje geliştirme, ilk uzun metrajlı kurmaca film yapım, uzun metrajlı sinema film yapım, ortak yapım, senaryo ve diyalog yazım, animasyon film yapım, kısa film yapım, belgesel film yapım, çekim sonrası, dağıtım ve tanıtım ile yerli film gösterim gibi alanlarda yapılan destek başvurularını değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere, sayısı dördü geçmemek üzere “destekleme kurulları” oluşturulacak.
Söz konusu destekleme kurulu sekiz üyeden oluşacak. Üyeler, ilgili meslek birlikleri tarafından belirlenecek dört sektör temsilcisi ile yapımcı, yönetmen, senaryo ve diyalog yazarı, oyuncu, sinema salonu işletmecileri, film dağıtımcıları, yayıncı kurum veya kuruluş temsilcileri ve üniversitelerin sinema bölümlerinde görev yapan öğretim üyeleri arasından, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenecek üç üye ve bir bakanlık temsilcisi olacak.
Dizi film ile yabancı film yapım destek türlerinde de yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere yine Dizi ve Yabancı Filmleri Destekleme Komisyonu oluşturulacak.
Kanuna göre, sinema salon işletmecileri, sinema filmi bileti ile başka bir ürünün satışını aynı anda yapamayacak. Böylece, bilet ile patlamış mısır veya başka bir ürün birleştirilerek satışa sunulamayacak.
CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, kanuna ilişkin Meclis’te yaptığı konuşmada “Mesele ne sadece mısır kavgasından ibaret, ne de biz vekillerin tek görevi, küçük sermayeyi büyük sermayeye karşı korumaktan ibaret. Hakkını savunmamız gereken seslerini duyuramayan binlerce sinema emekçisi de var” dedi.
Kadıgil, piyasanın tekelleşmesinde piyasada eşit koşulların sağlanmasını denetlemekle görevli Rekabet Kurulu’nun da sorumluluğu olduğunu vurgulayarak “Bu tekelleşme şikayetleri kendisine taşındığında Rekabet Kurulunun kendi raportörleri dedi ki ‘Bunu yapmayın’ Yani Mars grubu ile AFM grubunun birleşmesi söz konusuydu ve Rekabet Kurulu’nun kendi raportörleri ‘Bu, tekelleşmeye yol açar ve yapılmaması gerekir’ diye rapor verdi. Buna rağmen Rekabet Kurulumuz bir şekilde bunun önünü açtı ve aslında, süreç buradan sonra kopmaya başladı. Yapımcılar bu gruba yani tekelleşen gruba ihtar çektiğinde Rekabet Kurulumuz bu tekelleşen grubu denetim altına almak yerine yapımcılarımıza ne yazık ki denetim gönderdi. Rekabet Kurulu’nun bu tutumunun sebebi üzerine bir inceleme yapmakta da fayda olduğu kanaatindeyim” dedi.
Kadıgil, setlerde yaşanan iş cinayetlerini, çocuk işçilerin sömürülmesini ve set çalışanlarının da sorunlarını anlatarak tüm emekçiler için de aynı gayretle çözüm üretilmesi gerektiğini ifade etti. Kadıgil konuşmasına şöyle devam etti:
Bir sürü insan çalışıyor bu sektörde, set emekçileri çalışıyor, oyuncular çalışıyor ve bu insanların çok büyük sorunları var. Sosyal güvenlik dertleri var mesela. İzlediğiniz oyuncuların tamamı ya usulsüz ya kaçak çalıştırılıyor televizyon dizilerinde. Çünkü açık bir kanun hükmü var, buna rağmen “Maliyetler artar, iş yapamaz oluruz.” vesaire diye açık kanun hükmü uygulanmıyor. SGK zarara uğratılıyor, sinema emekçileri zarar görüyor. İnsanlar emekli olamıyorlar, insanların sağlık güvencesi yok. Yani ayda bölüm başına 500 liraya çalışan insanlar bile gidip 4/B üzerinden sanki büyük, yıldız oyuncuymuş gibi defter açmaya zorlanıyorlar. Gidiyorlar, muhasebecilere her ay para veriyorlar ve bu manasızlığı düzeltmek için bizim bir yasal değişiklik yapmamıza gerek yok, bizim sadece var olan yasal düzenlemeyi uygulamaya ihtiyacımız var ama bunu ne yazık ki yıllardır yapamıyoruz. Çalışma süreleri insan haklarına aykırı, tedbirsizlik nedeniyle can güvenliği olmayan setlerde kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmaktan yorulduk. Sadece yetişkinler değil çocuk oyuncular bile gözümüzün önünde sömürülüyor. Biz bunun hazırlığını yaptık yönetmeliğini Çalışma Bakanlığına sunduk, 4 yıldır bekliyor, bekletiliyor, çocuk oyuncular yönetmeliği nerede?
Sendika.Org