MHP, Ergenekon ittifakı içinde “sabrının sınırlarını zorlayan” açıklamalar yapmak ve dengeler kurmak zorunda kalsa da Erdoğan, güç toplayabilmek ve yeni hedeflere ilerleyebilmek için buna mecbur
MHP, Ergenekon ittifakı içinde “sabrının sınırlarını zorlayan” açıklamalar yapmak ve dengeler kurmak zorunda kalsa da Erdoğan, güç toplayabilmek ve yeni hedeflere ilerleyebilmek için buna mecbur. İttifak halinde olduğu güçlerin de gerçek güçler olduğu, Erdoğan’ın yetmezliğini gördükleri yerde inisiyatif alacakları ve daha güçlü bir pozisyona gelmek için fırsat kollayacakları da şüphesiz
Dünya siyasi, ekonomik, ekolojik… kriz alametlerine binmiş gidiyor.
Gemiler fırtınada, Macron, May, Trump, Merkel, Erdoğan, Putin… vb. hepsi gemisini kurtaran kaptan olma peşinde…
Ülkemizde ise her şey harika, dünya bizi kıskanıyor.
Yollar, köprüler, havalimanı filan şahane, biraz dayansak ekonomi de şahlandı şahlanacak, “yerli milli” füze, uçak, tank zaten yolda… Tutmayın bizi, dirim dirim diriliyor, şahlanıyoruz!
Bu bize anlatılan masal…
İnanan var mı? Yok!
Tabii amaç inandırıcı olmak değil. Ustalık yola devam edebilmekte, nizamı bozmamakta, halkın sükunetini korumakta… Peki bu ne kadar mümkün?
Şimdi Erdoğan yeni statükonun başı olmuş durumda… Başkanlık hedefine ulaşan Erdoğan’ın bu ufka varırken bıraktığı safralar hanesinden gitmiş olacak ki, tek adamlıkla vardığı makamda, bir takatsizlik, nefes yetmezliği hasıl oldu.
Başkanlık makamına karşılık gelen bir güce sahip olamamanın açmazı dolayısıyla yeni hedeflerine, yeni yol arkadaşlarıyla yürüyor. Yeniden kurulan oligarşik ittifak içinde herkes yerini buldu. Bu melez yapıda bütün yüzler tanıdık, AKP, MHP, Ergenekon, ordu, TÜSİAD hepsi orada…
15 Temmuz’da kırılıveren kristal küreyi tekrar bir araya getiren “kutsal çıkarlar” demek bu kadar güçlüymüş!
Makyavel yaşasaydı Erdoğan onun en gözde Prensi olurdu.
Erdoğan’ın bugünlere iktidardan başka bir şeye bağlanmayarak geldi. Bugün “doğru” dediğine, ertesi gün “eğri” demekte beis görmedi.
Tek adamlık yolunda, “değerli yalnızlığı” göze alıp yol arkadaşlarını harcadı, her ittifakta güçlenmeyi esas aldı.
Ve belli ki güç olmanın şifresinin her kazanımında daha büyük oynamaya yönelmek, hep ileri gitmek olduğunu öğrendi.
MHP, Ergenekon ittifakı içinde “sabrının sınırlarını zorlayan” açıklamalar yapmak ve dengeler kurmak zorunda kalsa da Erdoğan, güç toplayabilmek ve yeni hedeflere ilerleyebilmek için buna mecbur.
İttifak halinde olduğu güçlerin de gerçek güçler olduğu, Erdoğan’ın yetmezliğini gördükleri yerde inisiyatif alacakları ve daha güçlü bir pozisyona gelmek için fırsat kollayacakları da şüphesiz.
Yaşanan gelişmelerden de çıkarttığımız, yeni rejimin başlıca hedeflerini şöyle sıralayabiliriz:
– İşçileri yoğun sömürü, açlık sınırında asgari ücret, iş cinayeti ve “tahtakurusu” koşullarında çalışmaya razı etmek.
– Kadınların bedenini, emeğini zapturapt altına almak ve kurtuluş mücadelesini söndürmek.
– Kürtlere karşı baskıyı arttırmak eksiltmemek ve özgürlük mücadelesini tasfiye etmek.
– Alevileri yoldan çıkarmak, Diyanetin bünyesi içinde devletin mezhebine içermek, asimile etmek.
– Toprağı, suyu, doğayı, şehirlerin yağmasını son noktasına kadar götürmek, açığa çıkacak rantı kendi kontrolünde tutmak.
– Her şeyi sermaye birikim rejiminin çıkarları yönünde dizayn ederek, bölgesel düzeyde hegemon olacak bir sermaye iktidarının hükümranı olmak.
Yukarıda, iktidarın kristal köşkünde bunlar olurken, aşağıda, işyerinde, hanede, pazarda kazan kaynıyor…
“Güllük gülistanlık hikayelere” sabrımız kalmadı. “Sarı yelek” sayımına kadar ince eleyip sık dokuyan iktidar, neyin nereden patlak vereceğinin öngörülemez yazgısı karşısında azıttıkça ve kontrol kaybı yaşadıkça öfkemiz büyüyor.
Ve rejimin, muhaliflerini, boks deyimi ile “grogi” duruma sokmak ve zaman kazanmak için uyguladığı “Şok!” hamleleri, sanatçılara gözaltı, şairlere saldırı, işçilere tutuklama… gibi uygulamalarla kendi küpüne zarar veren sirke tadı vermeye başladı.
Gezi’de sokakta olan, şimdi ise geçim derdi ve seçim derdine düşen halkız ve orta yerde duruyoruz.
Verili düzen içinde “kazara da olsa” yaşamaya razı olun, sükunetinizi bozmayın, “bize zorluk çıkarmayın” çağrılarını umursamıyoruz.
Her şeyi görüyoruz! Ve emeğimiz, hakkımız ve özgürlüğümüz için ittifakın ve güç birliğinin nasıl olacağını gösterebiliriz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.