Rahip Brunson Davası’nda gizli tanıklar aleyhte ifadeleri çekti ya da yalanladı. Savcı 10 yıl hapis cezası isterken, mahkeme 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi, Brunson’ı tahliye etti
Türkiye-ABD arasındaki gerilimin bir unsuruna dönüştürülen Rahip Brunson Davası’nın dördüncü duruşmasında iddia makamının tanıkları aleyhte ifadelerini ya çekti ya da yalanladı, suçlamalar boşa düştü. Savcı 10 yıl hapis cezası isterken, mahkeme 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi, yattığı süre göz önünde bulundurularak Brunson’ın tahliyesine hükmetti
Türkiye ile ABD arasındaki gerilimin unsurlarından biri haline getirilen, ABD’li rahip Andrew Craig Brunson’ın tutuklu yargılandığı davanın dördüncü duruşması İzmir’de görüldü.
Brunson’ın avukatı İsmail Cem Halavurt, duruşma öncesinde Deutsche Welle Türkçe’ye konuştu. Ev hapsinin ve adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını beklediklerini söyleyen Halavurt, beraat gibi beklentilerinin ise henüz olmadığını belirtti.
Yaklaşık 1,5 saat gecikmeyle başlayan duruşmada en çarpıcı bölüm gizli tanıkların ifadelerini değiştirmeleri oldu.
Büşra adlı gizli tanık, “yaralanan terör örgütü üyelerinin İzmir’e getirildiği ve John Folder’ın hastanesinde tedavi edildiği” iddiası için “İlk kez duyuyorum” dedi. Aynı tanık, “Diana Helen Fowler’ın Brunson’ın kilisesine üye olduğu” iddiasını nereden bildiği sorusuna “Gazeteden okudum” karşılığı verdi, arkasından da “Hangi kiliseye gittiğini bilmiyorum” diye ekledi.
Yılmaz Demircan adlı tanık, “15 Temmuz darbe girişimine katılan darbecilerin Alsancak’ta dua evinde saklandığı” iddiası için “Ben bu evde sadece Korelileri gördüm” yanıtı verdi.
İddianın sahibi Levent Kalkan adlı tanık da “Ben böyle bir şey söylemedim, beni yanlış anlamışsınız” dedi. Kalkan, “Brunson’ın PKK’nin bombacılarıyla ilişkisi” için Volkan Sürer adlı tanığı işaret ederken, Sürer ise “Ben bombacı, bomba, terörist falan görmedim. Aslında ondan duymuştum bu iddiayı” dedi. Kalkan ise bunun üzerine “Asıl ben ondan duymuştum, şaşırdım” karşılığı verdi.
Brunson tarafının tanığı ve Manisa’da bir kilise derneğinin başkanı olan Serhat ise gizli tanık ifadelerindeki “Brunson’ın cemaat oluşturup PKK ve FETÖ için para topladığı” iddiasına “Böyle bir şey yok, ben şahit olmadım” dedi.
İddialar ve yüzleştirme sonucunda Brunson’a atfedilen “FETÖ” ve “PKK” suçlamaları büyük ölçüde boşa düştü.
Tanık ifadelerinin ardından savcı esas hakkındaki mütalaasını sunmaya başladı. Soruşturmanın genişletilmesi talebi olmadığını bildiren savcı, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla daha önceki 35 yıl hapis cezası talebini 10 yıl hapis cezası olarak yeniledi, Brunson hakkındaki adli kontrolün ise kaldırılmasını talep etti.
Brunson, son savunmasında “Ben masum bir adamım. İsa’yı seviyorum. Türkiye’yi seviyorum” dedi. Av. Halavurt, ek savunma süresi istemeyip beraat talep etti.
Yeni tanık ve müdahil taleplerini reddeden mahkeme, Brunson’a 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi. Ev hapsi ve yurtdışı yasağı da kaldırılan Brunson’ın yattığı süre göz önünde bulundurularak tahliyesine hükmedildi.
Brunson’ın tahliye haberinin ardından ABD Başkanı Donald Trump da bir tweet attı:
Working very hard on Pastor Brunson!
— Donald J. Trump (@realDonaldTrump) October 12, 2018
İzmir’deki Protestan cemaatine ait Diriliş Kilisesi’nin rahibi, ABD vatandaşı Andrew Craig Brunson, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Ekim 2016’da eşiyle birlikte gözaltına alındı. Eşi Norine Brunson 13 gün sonra serbest bırakıldı. Rahibin ilkin sınırdışı edileceği söylense de iki aylık zaman zarfının ardından Aralık 2016’da “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.
Brunson hakkındaki iddianame tutuklanmasından ancak 1,5 yıl sonra hazırlandı.
İddianamede “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasi veya askeri casusluk amacıyla temin etme”, “TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” ve “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamaları yer aldı.
İddianamede dikkat çeken bir unsur da gizli tanık ifadeleriydi. Gizli tanıklar, Brunson’ın “din adamı görüntüsü altında terör örgütleri PKK ve FETÖ adına suç işlediğini ve bu örgütlerin genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğunu, bu örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek iş birliği yaptığını” ileri sürdü.
ABD, Brunson’ın serbest bırakılması talebini sıklıkla dillendirdi. Türkiye ise davayı Fethullah Gülen’in ABD’de konumlanması karşısında bir rehine siyasetine dönüştürdü. Tayyip Erdoğan’ın “Ver papazı, al papazı” cümlesi bu rehine siyasetinin en aleni söylemi oldu.
Trump ile Erdoğan’ın yaz başındaki ikili görüşmesinde Brunson’ın tahliyesi konusunda anlaşmaya varıldığı iddia edildi. Buna karşın Brunson’ın 25 Temmuz’daki duruşmada tahliye edilmeyip ev hapsine alınması gerilimi tırmandırdı.
Brunson gerilimi, ABD’nin YPG’ye desteği ve Türkiye’nin Rusya’dan S-400 silah alımı yapması ile paralel gelişince iki ülke ilişkilerinin tarihindeki en krizli dönemlerinden biri yaşanmış oldu. Trump, Erdoğan’ın aralarındaki uzlaşıya sadık kalmadığını, bundan sonra Türkiye’ye güven olmayacağını söyledi. Bunu, bir dizi ekonomik yaptırım kararı izledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ABD’deki malvarlıkları donduruldu. Washington, Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatına uygulanan gümrük vergileri ikiye katladı. Kararlar, ekonomide halihazırdaki kriz halini tetikledi.
Brunson davasının son duruşmasına doğru ise bir dizi dikkat çekici adım atıldı. İddianamenin savcısı Berkant Karakaya’nın yeri değiştirildi. İtiraz süreçleri reddedildi. Son olarak Av. İsmail Cem Halavurt, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
İlgili haberler:
Sendika.Org