Bir mekan düşünün, tüm toplumsal rol ve baskılardan azade, kadınların kadın kadına dilediğince ürettiği, konuştuğu ya da bir köşede kendini dinlediği… İşte 13 Ekim cumartesi günü böyle bir mekan, Mor Mekan, Kadıköy’de açılıyor
Bir mekan düşünün, tüm toplumsal rol ve baskılardan azade, kadınların kadın kadına dilediğince ürettiği, konuştuğu ya da bir köşede kendini dinlediği… İşte 13 Ekim cumartesi günü böyle bir mekan, Mor Mekan, Kadıköy’de açılıyor
Tam adıyla Mor Kadın Mekanı’nın açılışını kadınlar şöyle duyurdu: “Kadınların öznesi olabileceği, içinden geçen her kadının güçleneceği, içerisinde özgün üretimler, feminist çalışmalar yapabileceği ve bu çalışmaları farklı kadın topluluklarına yayabileceği; kendimizi rahat, özgür, eşit hissedebileceğimiz bir alanın, tüm kadınların rahatça girebileceği, tüm kadınlara kolayca ulaşabilecek bir mekan hayaliyle yola çıktık. Bu hayalimizi gerçekleştiriyoruz ve Mor Kadın Mekanı’nı açıyoruz!”
Biz de merak ettik, bu hayalin ayrıntılarını ve Mor Mekan’da kadınları neler beklediğini Mor Mekan’a emek harcayan, açılışına öncülük edenlerden Çağla Akdere, Fulya Dağlı ve Cansu Çeboğlu’na sorduk.
Çağla Akdere
Sendika.Org: Bir kadın çalışmaları mekanı, Mor Mekan’ı kurma fikri nasıl, hangi ihtiyaçtan ortaya çıktı?
Çağla Akdere: Hatırlayacağınız üzere iktidar 2016 yılının 8 Mart eylemini yasaklamaya çalışmıştı. O süreçte kadınlar hem 6 Mart’ta Kadıköy’de yapılacak olan 8 Mart mitinginde polis şiddetinin karşısında direnmiş ve bütün Kadıköy sokaklarını 8 Mart alanına çevirmişti hem de 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde Taksim’i mora boyamıştı. Ve biz o direnişin ve coşkunun verdiği ilhamla, kadınların yeniden aynı coşkuyla bir araya geleceği bir günü hayal ederek Nisan ayında Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda MorFest Kadın Festivali’ni düzenlemiştik. Morfest’le bir araya gelerek mücadelemizi konuşmuş, çeşitli üretim ve tartışma atölyelerimizde bilgi ve yeteneklerimizi kolektifleştirmeye gayret etmiştik. Morfest bize beklediğimizden daha fazlasını verdi. Yalnızca o dönem açısından kadınları bir araya getirme zemini olmakla kalmadı, işte şu an açmakta olduğumuz Mor Mekan fikrini yeşertti.
Morfest’te kadınların yeteneklerini paylaştığı ve sonucunda birlikte ürettiği atölyelerin kolektif üretime olan arzumuzu gerçekleştirdiğini gördük. Çeşitli tartışma atölyelerinde farklı sınıflardan, cinsiyet kimliği ve yöneliminden, etnik kökenden, farklı siyasi hareketlerden gelen kadınlar olarak deneyim ve bilgilerimizin bizi nasıl zenginleştirdiğini gördük. Ortak gerçekleştirilen forumumuzda mücadeleye yönelik fikirlerimizi ve eylemlerimizi tartışma olanağı bulduk. Bir de üzerine doyasıya şarkı söyleyip, sınırlar olmadan dans ettik. Tüm bunların toplamıyla açığa çıkan enerjinin kadın hareketi açısından ne kadar besleyici olduğunu ve feminist politika üretme süreçlerimizin nasıl verimli hale gelebileceğini görmüş olduk. Mor Mekan ilhamını Morfest’ten ve kadın hareketinden aldı.
Bu fikri geliştirirken açık çağrılı toplantılar düzenledik ve toplantılara katılan arkadaşlarımızın tasarıları, yetenekleri ve emekleriyle kadın mekanının nasıl bir mekan olması gerektiğini, neler yapması gerektiğini, kadınlara nasıl hissettirmesi gerektirdiğini ortaya çıkardık. İstiyoruz ki bütün kadınların öznesi olabileceği ve içinden geçerken güçlenebileceği bağımsız bir kadın alanı yaratalım. Bu alanda kendimizi rahat, özgür, eşit hissedelim. İçerisinde özgün üretimler yapabilelim ve birbirimizle paylaşabilelim.
Cansu Çeboğlu: Nasıl kısmını Çağla detaylıca anlattı ben daha çok hangi ihtiyaçtan oluştuğu kısmına yönelmek istiyorum. Kendi adıma açıklıkla söyleyebilirim ki, yalnızlıktan. Bu yalnızlık kalabalığın zıttı olan bir teklik değil elbette. Sokağa çıktığımda yalnızım, tacize uğradığımda yalnızım, şiddet gördüğümde, bir şeyler başarma isteği duyduğumda, belki de en önemlisi bir şeyler başaramadığımda yalnızım, düşüncesinden… Fakat tacize, tecavüze, istismara susan da biziz. Biz susuyoruz ve sustukça bunu meşrulaştırıyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor, bunun dönüşmesi gerekiyor. Bizim yüksek sesle konuşmamız gerekiyor.
Birçok feminist oluşum var ve hepsi çok güzel işler başarıyor. Biz de güzel şeylere bir yenisini eklemek ihtiyacı duyduk. Kadın, politik gerçekliğinden bağımsız algılanabilecek bir konumda değil. Feminist mücadele de uzun zamandır var ve uzun bir süre de olacak. Fakat sorulması gereken şu: Sürekli değişen, sürekli tükenen, tüketen bir sistemin karşısında zayıf kalma ihtimali var mı? Tartışılması gereken kısım bu bence. Peki, bu tartışmaları neden biz yapmayalım, neden bir mekanımız olmasın, bu mekan lokalin ötesinde neden içimizde yeşermesin?
Fulya Dağlı
Fulya Dağlı: Hepimiz yaşamlarımızda erkek egemenliğinin, ailenin, dinin ve tek adamın baskısını hissediyoruz. Cansu’nun bahsettiği his yani yalnızlık gerçek bir çıkış noktası. Bu baskı ve denetim mekanizmaları ile sürekli olarak yalnızlaştırılıyor ve güçsüzleştiriliyoruz. Her birimiz kendi hayatımızın direnişçisiyiz elbette ancak tek başına olmak zorunda değiliz. Tüm bunlara karşı birlikte direnebilir ve dayanışmamızla birbirimizi güçlendirebiliriz. Aynı zamanda kadın hareketini de güçlendirebiliriz. Zira bu alanda çeşitli feminist çalışmaları sürekli tutmak, feminist politika üretmek ve bu çalışmaları farklı kadın topluluklarına yaymak hedefindeyiz. Yani yaşamımızda gündelik olarak karşılaştığımız erkek baskısı ve şiddeti ile ataerkinin bir sistem olarak üzerimizde kurduğu baskıyı ve bunun özgün uygulayıcısı olan Erdoğan diktatörlüğünün kadın düşmanlığını topyekûn karşısına alacak bir feminist politikayı üretmek ve yaymak niyetindeyiz.
AKP-Saray faşizminin kurucu ayaklarından birini kadın düşmanlığının oluşturduğunu görüyoruz. Halihazırdaki eşitsiz ve kadın düşmanı politikalara ek olarak bir dizi kadın düşmanı politikanın ardı ardına uygulanacağını söylemek yanlış olmaz. Biz kadınları şiddete karşı korumayı hedefleyen yasalardan biri olan 6284 sayılı yasanın Erdoğan’ın hedefi olduğunu biliyoruz, boşanma ve nafaka haklarımıza yönelik saldırıların geleceğini öngörebiliyoruz, cinsel istismara karşı sözde çözüm olarak tartışılan hadım ve idamın ne gibi sonuçları olacağını kestirebiliyoruz, ekonomik kriz sürecinde emeğimizin tümden sömürüye açık hale geleceğini ve geçim derdi ile erkek şiddeti kıskacına sıkıştırılacağımızı tahmin etmek çok zor değil. Tüm bunlara ve dahasına karşı savunmasız değiliz. Bu mekan bizim için feminist öz savunma ağları kurmak ve birlikte güçlenmek için de bir araç aynı zamanda.
Mor Mekan’da nasıl faaliyetler olacak?
Fulya: Çağla’nın bahsettiği toplantılarda her birimiz elimizdeki yeteneği ve imkanı ortaya döktük. Sonuç olarak elimizde uzun bir etkinlik ve atölye listesi bulunuyor. Atölyelerin bizlerin ilgi alanlarını, yeteneklerini, becerilerini ortaya çıkarmasını, bunları geliştirmesini ve paylaşmaya olanak sağlamasını hedefliyoruz. Seramik atölyesinden flamenkoya, düzenli film gösterimlerinden masal atölyesine, satranç atölyesinden resime, takı yapımından el işine, ritim atölyesinden koro çalışmalarına kadar çeşitli atölyelerimiz var. Bir kısmına hemen başlıyoruz, bir kısmına ilerleyen zamanlarda başlayacağız. Bu çeşitliliği sayarken aslında bir sınırımızın olmadığını ve tamamlanmış bir süreç olmadığını ifade etmeye çalışıyorum. Tüm kadınlar bu atölyelere katılımcı olarak gelebileceği gibi kendisi bir atölye başlatmak üzere de bu mekana gelebilirler.
Çağla: Bunların yanı sıra feminist tartışma ve uygulama atölyelerimiz var. Bunlardan bir kısmı Feminist Öz Savunma Atölyesi, Beden-Cinsellik-Dans Atölyesi, Flört Şiddeti Atölyesi. Bu atölyelerde toplumsal cinsiyeti, ataerki ve denetim mekanizmalarını, beden ve güzellik politikalarını, romantik-cinsel ilişkilerimizdeki baskı unsurlarını ve daha birçoğunu tartışmaya açarak farkındalık artırmayı hedefliyoruz. Bu atölyelerin önemli bir ayağı tartışmak ise diğer ayağı da uygulamaya geçirmek. Buradan edindiklerimizle ve birbirimize verdiğimiz güçle yaşamı dönüştürmek üzere adımlar atmak istiyoruz.
Atölyelerin dışında çeşitli başlıklarda panel, söyleşi ve seminerler de gerçekleştireceğiz. Bunların bir kısmını gündemle paralel konularda, ilgili alanlarda çalışmalar yapan kadınları davet ederek gerçekleştireceğiz. Bir kısmını ise yaşamımızı, bedenimizi ve emeğimizi nasıl savunabileceğimize yönelik haklarımızı ve yöntemlerimizi paylaşabileceğimiz içerikte gerçekleştireceğiz.
Cansu: Aynı zamanda çeşitli okuma-tartışma grupları ile kendimizi geliştirmek istiyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerindeki kadın hareketlerini takip edebilmek ve tartışmalara hakim olabilmek için bir çeviri ekibi kurduk. Başlamak üzere olan bir kadın medya çalışmamız var. Mekanımızda bir de “kendine ait bir oda”mız var. Kadınların nefes alabileceği, dinlenebileceği, düşünebileceği, yazabileceği, müzik dinleyip kitap okuyabileceği, birkaç saat kestirebileceği ya da hiçbir şey yapmadan sakinleyebileceği bir oda.
Kadınlar buraya neden gelsin?
Cansu: Çünkü bu mekan kadınlara ait. Elbette mülkiyet ilişkilerinin ötesinde bir aidiyetten söz ediyoruz. Hele de bugün doğduğumuz topraklara bile ait hissetmezken, birilerinin bizim adımıza yaşamlarımız hakkında kararlar aldığı bir dönemde, bin bir zorlukla edinilmiş kazanımlar elimizden alınmaya çalışılırken biz olmaya, beraber olmaya çok ihtiyacımız var. Benim mesela kişisel olarak ihtiyacım olan şey ait olduğum bir toprak parçası veya sınırları tarihsel süreçte her daim değişebilecek olan bir vatan algısı değil. Bu dünyanın her köşesine aitim; bu yüzden zaman, mekan ve kimlik buhranı yaşamadan var olabilmek istiyorum. Eğer bunu sağlayacak aygıtlar elimden alınmışsa yapacağım şey harekete geçmek olur. 23 yaşındayım ve 23 yılımın heba edildiğini hissediyorum. Harekete geçtiğim ilk alan öncelikli olarak saldırıya uğradığım alan olan kadın kimliğim. Mor Mekan’daki atölyeler yardımıyla birçok kadın birbiriyle temas edebilecek ve birbirini çoğaltabilecek. Yani özetle kadınlar var olma mücadelesini beraber kazanmak için buraya gelsin.
Bu mekan özel olarak hangi kesimlere hitap ediyor?
Fulya: Etkinliklerimiz ve toplam olarak mekanımız tüm kadınlara açık. Her yaştan, cinsel yönelimden, etnik kökenden, ırktan, sınıftan, meslekten kadının katılımı bizi zenginleştiren ve güçlendiren bir etken olacaktır.
Cansu: Ataerki ve onun uygulayıcıları -alkışçıları- yaş, kesim, meslek ayırt etmeksizin biz kadınları her türlü siyasi, ekonomik, sosyolojik vakanın öncelikli mağduru haline getiriyorsa elbette bizim buna karşı mücadelemizin davetinde de seçicilik olmaz. Hatta bu bir davet bile değil. “Gelin, birlikte olalım, güçlü olalım” çağrısı.
Çağla: Hatta bazı yaş, meslek, cinsel yönelim grupları açısından daha özel tasarlanmış etkinlikler yapmayı istiyoruz. Flört şiddeti atölyesinde özellikle kız çocuklarının ve genç kadınların katılımını sağlamak istiyoruz. Beden-cinsellik- dans atölyesinde mesela translar, cisler, lezbiyenler, biseksüeller, heterolar olarak çeşitlenen deneyimlerimizi paylaşabilmek isteriz. Özellikle bazı ortak paydalarımızı bir araya geliş zemini olarak kurmak ve birbirimizi güçlendirme aracına dönüştürmek istiyoruz. Mesela çeşitli meslekler arası dayanışma ağları kurmayı hedefliyoruz. Avukat olanımız, psikolog olanımız var. Hem bu meslek gruplarındaki kadınların yaşadıkları sorunlara karşı mücadele edebilecekleri bir dayanışma ağı olsun hem de bu ağlar diğer kadınların yaşamlarındaki sorunlara karşı mücadelesini kolaylaştırsın.
Mekanın ve faaliyetlerin maddi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaksınız?
Çağla: Anlattığımız her şey birer hayal olarak ilk varlığını oluşturmuştu. Ancak şu an itibariyle bir hayal değil, gerçekliğe dönüştü. Tabii bunun devamlılığı için doğalında maddi bir dizi ihtiyaçlarımız da oluyor. Ama biz bu sürecin de dayanışmayla üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Kirasından faturalarına, günlük rutin gereksinimlerden atölye ihtiyaçlarına ve daha fazlasına kadar çeşitli gider kalemlerimiz de var. Bu mekan bütün kadınların ise, bu giderlerin karşılanması sorumluluğu da aslında bütün kadınların. Bunun için ilk önce bir aidat sistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Kim ne kadar verebiliyorsa… Bu ekonomik koşullarda komik gelebilir ama ben sadece 1 TL verebilirim de diyebilir bir arkadaşımız ya da mekana girdiğinde tuvalet kağıdı bittiyse tuvalet kağıdı alarak gelebilir. Yoldan geçerken bir paket çay bırakabilir. Dediğimiz gibi bu mekan kadın dayanışmasıyla beslenecek ve tek tek herkesi de kadın dayanışmasıyla besleyecek.
Bir de bunun dışında, çeşitli atölyelerimizin maliyeti için, yürütücülerin giderleri için çok cüzi miktarlar talep edilecek. Ama dediğim gibi bu mekan, kar amacı güden bir kuruluş olmayacak; sadece kendi varlığını devam ettirmeyi ve bütün kadınların hayatına dokunmayı hedefleyecek.
Burada etkinlikler olacak mı? Olacaksa neler?
Fulya: Bu alanda çalışma yapan kadın kurum ve kuruluşlarının, derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin, feminist yapılanmaların veya lokal kadın gruplarının da mekanı kullanmasını ve etkinlikler yapmasını isteriz. Birlikte de çeşitli etkinler yapma planlarımız var. Biz isteriz ki mekanımız bu alanda mücadele eden, çalışmalar yapan kişi ve kurumlar arasında bir köprü vazifesi görsün. Mesela çocuğun cinsel istismarını önleme konusunda uzmanlaşmış kurum ve kişilerle düzenleyelim panellerimizi ya da cinsel sağlık üzerine uzmanlardan seminerler alalım. Yahut biz Mor Mekan olarak başvuru almıyoruz mesela ama şiddete uğrayan ve bizimle iletişime geçen bir kadını Mor Çatı gibi yerlere yönlendirelim. Mahalledeki kadınlar ikinci el pazarı, takas pazarı düzenlemek istediğinde ya da bir kadın tiyatro grubu çalışacak yer bulamadığında gelip mekanımızı kullansın.
Etkinliklere, faaliyetlere katılım için ne gerekiyor?
Cansu: Atölyelerimiz ve etkinliklerimiz için katılım formlarımızı doldurmaları yeterli aslında. Çalışmalarımıza tüm kadınların katılımını sağlayabilmek için parasız şekilde gerçekleştirmek istiyoruz. Yalnızca atölye eğitmeninin yahut atölye içeriğinin ihtiyacı durumunda cüzi bir miktar belirlemek zorunda kaldığımız atölyeler de oluyor. Bunu karşılayamayan kadınlar açısından etkinliğe yahut atölyeye katılmasına engel oluşturmayacak elbette.
Başka şubeleriniz olacak mı, İstanbul ya da farklı illerde?
Çağla: Olmasını çok isteriz tabii. İlerleyen zamanlarda bu gibi girişimlerimiz olabilir. Şu an Ankara’da bir kadın mekanı için somut adımlar atılmaya başlandı mesela. Ancak mekanla ilgili en önemli bulduğumuz noktalardan birisi aynı zamanda bir dağıtım merkezi görevi üstlenmesi. Sonuçta Kadıköy’de açılan bir kadın imkanına İstanbul’un farklı semtlerinden katılımı ulaşım itibariyle kolay olmayacak. O yüzden istiyoruz ki yaptığımız etkinliklerin neredeyse hepsini, katılan kadınlar aracılığıyla farklı semtlere ya da alanlara yayabilelim. Gidip oralarda da atölyeler yapalım ya da paneller düzenleyelim.
Mor Mekan’ın adresi: Kuzu Kestane Sokak, Moran Apt., B Blok, Daire 7, Kadıköy
Sendika.Org
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.