Yandaş Anadolu Ajansı, sonuçları açısından iflas erteleme aynı olan konkordato uygulamasının “iflas” olmadığını, hem borçluyu hem de alacaklıyı koruduğunu ileri sürdü
Yandaş Anadolu Ajansı, sonuçları açısından iflas erteleme aynı olan konkordato uygulamasının “iflas” olmadığını, hem borçluyu hem de alacaklıyı koruduğunu ileri sürdü
Her geçen gün etkisi daha da artan ekonomik krizle birlikte işten çıkarmalara ve konkordato ilan eden şirketlere bir yenisi daha eklenirken yandaş Anadolu Ajansı’nın (AA) bugün (6 Ekim) yayımladığı bir haber dikkat çekti. AA, yayımladığı haberde iflas erteleme kurumunun dengi olan konkordatonun “borçluyu da alacaklıyı da koruduğu”nu ileri sürdü.
Haberde şirket ve kişisel olarak konkordato başvurusunda bulunan ilk şirketlerden Özel Mersin Ortadoğu Hastanesi’nin avukatı Avni Sönmez’in demeçlerine yer verildi. Sönmez, konkordatonun borçluyu koruduğu kadar bundan fazla alacaklıyı da koruduğunu, alacaklıların alacaklarına sahip olmasını sağlayan bir sistem olduğunu ileri sürdü.
Sönmez, konkordato başvurusuna ilk kişisel başvuruyu kendilerinin yaptığını ve mahkemenin 3 aylık mühlet talebini kabul ettiğini belirterek “yeni bir enstrüman” elde ettiklerini söyledi. Sönmez, konkordatonun bir iflas olmadığını ileri sürmekten de geri kalmayarak şunları söyledi:
Bu yasayla birilerine avantaj sağlanmadı. Finansal yapısı bozulan şirketlerin ayakta kalabilmesi için bu yasa çıkarıldı. Ülke olarak bir ekonomik savaşın içerisindeyiz. Dış etkenlerden kaynaklı ekonomik sıkıntılarda birbirimizi korumak ve kollamak zorundayız .Bunun içinde herkesin bir dayanışma içerisinde ayakta kalabilmesi için mücadele vermesi gerekiyor. Bu yasada tam bu bağlamda bir yasa. Yoksa bu yasayla alacaklıların hak kaybı olmuyor. Aksine alacaklıların hakları korunuyor. Borçlu malını kaçıramıyor çünkü her şeyine tedbirler konuluyor.
15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin ardından AKP iktidarı ilan ettiği OHAL’de çıkardığı kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile mevcut yasaların birçoğunda değişiklik yaptı. Bu değişikliklerden bir tanesi ise aslında konkordatonun denk uygulaması olan iflas erteleme idi. Yapılan değişikliğin gerekçesi FETÖ’ye bağlı olduğu iddia edilen şirketlerin, FETÖ mensubu olduğu iddia edilen hakimler aracılığı ile şartlar oluşmamasına rağmen alacaklıların, şirkete haciz uygulamasının önüne geçmek için hukuka aykırı iflas ertelem kararı aldırdıkları, bu yolla da şirketlerin kasasında bulunan paraların paravan şirket/hesaplar aracılığıyla hortumlandığı, alacaklıların ise alacaklarının tahsil imkanlarının ortadan kalkması, yani İcra İflas Kanunu’nun kötüye kullanılması iddiasıydı. Çıkarılan KHK ile İcra İflas Kanunu’nda iflas ertelemeye ilişkin kanun maddeleri tamamen kaldırıldı. Böylece geriye – Sönmez’in ifadesi ile – tek “enstürman” kaldı, bu enstrüman da konkordatoydu.
Sönmez her ne kadar konkordatonun “yeni bir enstrüman” olduğunu iddia etse de iflas erteleme de konkordato da sonuçları açısından aynı yere veren iki uygulama. Her ikisi de başvuran şirketi her türlü icra takibi ve haciz tehdidi baskısından korumakta. Konkordato başvurusu yapan şirket aleyhine icra takibi başlatılmasını engellediği gibi var olan takipler hakkında iptal ya da durdurma kararı verilmesini sağlıyor. Bu bağlamda Sönmez’in iddia ettiği gibi “hem borçluyu hem de alacaklıyı koruyan” bir uygulama değil.
Ayrıca konkordato şirketin taahhütünü karşılayamaması durumunda mahkeme tarafından verilen 3 aylık sürenin sonunda iflas süreci başlıyor.
Değişiklik öncesinde iflas ertelemeye başvuracak olan şirket asliye ticaret mahkemesine başvuruyor, mahkeme iflas erteleme kararı verebiliyordu. Mahkemenin aldığı karar, aynı mahkemenin aksi yönde karar vermesine kadar sürebiliyordu.
Sendika.Org